Fehmi KORU
Yapılan ölçümlere göre, dün, Yenikapı’daki ‘Demokrasi ve Şehitler Mitingi’ sırasında meydanda tam 5 milyon kişi varmış…
Doğrudur-yanlıştır, bilmem, hiç kuşkusuz, o gün, ‘bir meydanda en büyük kalabalık rekoru’ İstanbul’da kırıldı.
İstanbul’un bütünü oradaydı ve denizin önünde insan bedenlerinden bir başka deniz daha vardı.
Hiç kuşkusuz, insanlarımızın ülkelerinin bugünü ve geleceğini bu denli yakından ilgilendiren bir konuda gösterdiği bu hassasiyete hayran olmamak elde değil.
Bir şeyi daha unutmayalım: Kalabalığın büyüğü İstanbul’da Yenikapı’daydı, ama ülkemizin diğer kentlerinde de, insanlar, mitingi evlerinde değil, illerindeki en geniş meydanlara kurulmuş dev ekranlarda hep birlikte izlemeyi tercih ettiler.
Aynı rekor, ‘en kalabalık miting rekoru’, büyük kentlerimizde de kırıldı dün.
Rekor başarıyı bir kenara yazalım.
Yazalım, çünkü üzerinde durulması gereken başka özellikleri de vardı mitingin…
Göz kamaştıran özellikler
Partiler lider düzeyinde ilk kez halk karşısında aynı platforma çıktılar ve kendi tabanlarından daha fazlasını ifade eden kalabalıklara konuşup ortak mesajlar verdiler.
Milletin bütününe konuştu partilerin liderleri; verdikleri mesajlar da herkeseydi…
Herhalde, son zamanlarda sıkça ‘başkomutan’ olduğu gerçeği vurgulandığından, davet sahibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğu için, mitinge Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar da katıldı.
Kuvvet komutanlarıyla birlikte…
Asker-sivil herkes oradaydı.
Sonradan Tv ekranından mitingin özetini izlerken, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın da katılımcılar arasında eşiyle birlikte oturduğunu gördüm.
Muhtemelen yüksek yargı da meydandaydı.
Bu, devletin bütün organlarının mitingde temsil edilmesi, bir yönüyle ‘devletin bütünlüğü’nün sergilenmesi anlamına geliyor…
Eski cumhurbaşkanı (Abdullah Gül) ile eski başbakan (Ahmet Davutoğlu) da oradaydı.
Onların meydandaki varlığı ise ‘devlette devamlılık’ ilkesinin çalıştığının göstergesi sayılabilir.
Görkemli bir olaydı dünkü miting.
Sevinmeliyiz
Esarete ve zillete asla boyun eğmeyen bir millet bizim milletimiz; dün meydandaki varlığıyla bunu bir kez daha göstermiş oldu.
Devlet zaafa düştüğü anda onu ‘koruma ve kollama görevi’ni başkalarına bırakmadan hemen milletin kendisinin üstlenmesi de önemli. ‘Devlet-millet kaynaşması’ denilen ve düne kadar yalnızca sözü edilen gücü, ete kemiğe bürünmüş halde, herkesin gözüne soktu insanlarımız…
Elbette sevineceğiz.
Başarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarısı
Tabii dünkü miting bir başarıysa –ki kuşkusuz başarıdır– o başarının sahibini de işaret etmemiz gerekiyor: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan…
15 Temmuz gecesi, darbe girişimini başarısız kılmada, bulunduğu yerde TV ekranına görüntülü çıkıp verdiği mesajlar ve halkı sokağa davet etmesi en büyük etkiyi sağlamıştı; o gün bugündür sokakları canlı tutan‘demokrasi nöbeti’ de dünkü mitingle bütünleşince, her eğilimden insanı ülkenin sorunlarıyla ve geleceğiyle ilgilenir hale Cumhurbaşkanı Erdoğan getirdi.
Bunu sağlamak gerçekten takdir edilmesi gereken büyük bir başarıdır.
Muhalefet partisi liderlerinin o meydanda kalabalıklara hitap etmelerini sağlayan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘darbe girişimi’ sonrası takındığı toplumun bütününü kapsayıcı söylem ve davranışları oldu.
İlk ve son kez olmayacağı ümidine kapıldığım bu kapsayıcı söylem devam ederse, Türkiye, uzun yıllar boyunca bir türlü gerçekleştirme imkânına kavuşturamadığı kırılgan demokrasisini ‘olgunlaştırma’ yönünde önemli adımlar atabilir.
Kalabalık var… Kalabalık var…
Kalabalıklar iki yönlü sonuçlar doğurabilir.
Demokrasi, Allah vergisi hak ve özgürlüklere sahip olmaya kararlı bir kişi veya grubun arzusu ve kalabalıkları yanına çekme gayretiyle başlar; pek çok ülkede öyle başlamıştır.
İnsanlar meydanlara çıkarak demokrasi talep ettikleri için ‘kontrollü’ sistemlerin sonu gelmiştir.
Siz onlara ‘baskıcı rejimler’ de diyebilirsiniz.
‘Baskıcı bir rejimi’ bulunan Sovyetler Birliği’nden demokrasiye geçiş öyle olmadı mı?
Ancak aynı kalabalıklar, onları meydana toplayan irade farklı bir yönü işaret ettiği için, sonunda kendi hak ve özgürlüklerini kontrol altına almayı da getirecek baskıcı rejimleri de doğurmuştur.
İtalya’da Mussolini faşizmi ile Almanya’da Hitler nazizmi, liderlerin kalabalıkları arkalarına alabilme becerisiyle Avrupa’nın başına belâ olmamış mıydı?
O yüzden kalabalıklar… İnsanların belli bir amaç için gövde gösterisi yapması… Meydanları doldurması… Tek ses haline dönüşmesi… Bayraklar ve flamalar dalgalandırması… Bir ve beraber olduğu görüntüsünü o meydandan bütün dünyaya yansıtması…
Hiç kuşkusuz göz kamaştırıcı bir güzellik ve muazzam bir mesajdır da, o mesajın hayırlara vesile olması için, gösteriden sonra yapılanlar ve yapılacakların istikameti de önemlidir.
Demokrasiyi olgunlaştıracağımız yöne doğru mu gideceğiz sözgelimi?
Evet, o yöne gideceğiz. İrademiz o yönde.
Mitingin isminden başlayarak, davet sahibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşmadan Başbakan Binali Yıldırım, MHP lideri Devlet Bahçeli ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarında kullandıkları mesajlara kadar, hepsi, istikametin demokrasi olacağı işaretini vermekteydi.
İnsanlar demokrasi tehdit altına düştüğü için o meydan/lar/ı doldurdular. Aynı insanlar daha az demokrasi ile tatmin olmayacaklarını da haykırmış oldular.
Hayranlık uyandıran bir günün ardından, kendi kendimi ikna gayreti gibi görünebilecek bu ara notun sebebini de açıklayayım: Muhteşem miting hepsinin de ‘Türkiye-düşmanı’ veya ‘Türkiye-karşıtı’ olduğu söylenemeyecek ülkelerin başkentlerinde değişik yorumlara yol açtı.
Özellikle de baskıcı rejimler yaşamış şimdinin demokratik ülkelerinde…
Türkiye bu bâdireyi yalnız bir darbe girişimini başarısız kılarak atlatmakla kalmamalı, bir demokrasinin başına gelebilecek en büyük belâ başından geçtiği halde, o belâyı demokrasisini güçlendirerek geride bıraktığı için demokrasisi zayıf başka ülkelere ‘örnek’ de olabilmeli.
Kalabalıklar, birlik-bütünlük görüntüleri buna yaramalı.
Ne kadar sevinsek az
Türkiye’ye zarar verme amacıyla girişilen bir eylem, başarılı olamayınca, Türkiye’nin hayrına olacak mthiş bir gelişmenin önünü açma istidadı taşıyor.
Buna sevinmezsiniz de ne yaparsınız, tabii deli değilseniz…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025