Fehmi KORU
Sonunda Türkiye’yi sınırları dışına asker göndererek müdahaleye sevk eden gelişmelerin yaşandığı ülke orası olduğu için bütün dikkatimiz hayli zamandır Suriye üzerinde; bu doğal. Oysa Suriye’nin kendisi 2010 yılında Tunus’ta basit bir halk hareketlenmesi olarak başlayan ve sonrasında neredeyse bütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı içine alan bir büyük olayın sadece bir parçası…
Literatüre ‘Arap baharı’ olarak geçmiş olan olayın…
Tunus’ta başlayan hareketlilik Mısır’ı, Libya’yı, Yemen’i de içine çektikten sonra Suriye’ye sıçramış oldu. [En keskin değişiklikler bu beş ülkede yaşandığı için sadece onların isimlerini vermekle yetindim; oysa bildiğiniz gibi, olay Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki hemen bütün ülkelerde etkisini göstermişti.]
Adındaki ‘bahar’ yerinde kaldı kalmasına, ancak bugünden geriye bakıldığında, o olayın bölgedeki etkileri daha çok ‘kışı’ hatırlatıyor…
Suriye ve Esad farkı
Olaydan en fazla etkilenen dört ülke -Tunus, Mısır, Libya, Yemen- ile en son olarak onlara katılan Suriye arasında önemli bir fark bulunuyor; nedir o fark?
İlk dört ülkede yönetimler değişti, ‘Arap baharı’ ortaya çıktığında o ülkeleri yönetenlerin hiçbiri artık yerlerinde değil; buna karşılık, üzerinden geçen bunca yıldan sonra, yüzbinlerce ölü, milyonlarca insanın mülteci haline dönüşmesi ve tarihi kentlerin harabeye dönmesine mal olmasına rağmen, Suriye’de Beşşar Esad’ın rejimi yerli yerinde duruyor.
Tunus’ta Zeynelabidin bin Ali gitti, Mısır’da Hüsnü Mübarek gitti, Libya’da Muammer Kaddafi gitti, Yemen’de Ali Abdullah Saleh gitti, onlardan önce de Irak’ta Saddam Hüseyin gitmişti; Beşşar Esad ise gitmediği gibi “Çözüm” denildiğinde hemen herkes “Beşşar Esad’sız olmaz” diyor…
ABD de, Rusya da, İran da sadece ‘Beşşar Esad’ isminde birleşebiliyorlar çözüm için…
‘Barış Pınarı’ operasyonunun beşinci gününde Esad’ın ordusunun kuzeye doğru yürüdüğüne dair haberler ortalığı sardı.
Yürümeye takatli bir ordusu hala var Esad’ın…
Suriye’de hareketlilik başladığında onun da sonunun yakın olduğu, diğerlerinin başına gelenin kısa sürede onun da başına geleceği hesaplarını yapanlar, şimdilerde hesaplarını yeniden gözden geçirmekle meşguller.
Esad’ın özelliği ne?
Hesap yanlışlığı Beşşar Esad’ı tek başına biri olarak görmekten kaynaklanıyor. Kişi olarak Esad şimdi işgal ettiği makamı aklından geçirmeden bir yabancı ülkede sessiz sedasız yaşamaktayken, babası Hafız Esad’ın ölümü üzerine, o makam için yetiştirilmiş kardeşleri devre dışı kaldığından, bir ara -geçici- formül olarak iş başına getirilmişti.
Arkasında ülkeyi yarım asra yakın bir süredir yöneten bir esas güç var: Baas Partisi…
Onu koltuğuna oturtan Baas Partisi’dir.
Yanlış bir hesap da, Hafız-Beşşar Esad’ın Suriye’de azınlık olan bir dini gruba mensup oldukları, Baas Partisi’nin de gücünü yine aynı gruptan aldığı hesabıdır. 50 yılı bulan yönetimi sırasında Baas, ülkede çoğunluğu teşkil eden dini grupla da sıkı ittifaklar oluşturmuştur.
Baas Partisi ülkenin kılcal damarlarına kadar işlemiş bir yapılanmadır.
Türkiye’nin uluslararası camianın Suriye için çözüm arayışlarına katkı olsun diye oluşturduğu örgütlenmeler, yeni yönetimde yer almasının uygun olacağını düşünerek geniş istişareler sonucu tespit edip Cenevre konferanslarında, Astana süreci çerçevesinde yapılan toplantılara sunduğu isimler hep itirazla karşılaştı.
Çözümün birlikte arandığı güçler -özellikle ABD ve Rusya ile İran- için yeni yönetimin o isimlerden oluşmasındansa Beşşar Esad’ın -doğal olarak Baas Partisi’nin de- yerinde kalması daha yararlı görüldüğü için…
Barış Pınarı
Herhalde bu yazıyı durduk yere, eski yaraları kaşımak amacıyla yazdığımı düşünmüyorsunuzdur. Tam tersine, ‘Barış Pınarı’ ile başlayan müdahale süreci de sonunda -tam-yarı-eksik- ama bir tür çözüm arayışına evrilecek; işte öyle bir noktaya gelindiğinde süprizle karşılaşılmamasını istiyorum.
Şimdiye kadar Suriye’de huzur ve istikrar olsun istemeyen, iç-savaşın devamından yana politikalarla ülkenin şimdiki çöküş haline gelmesine yol açanlar açısından, bu bölgenin bütününün işe yaramaz devlet görüntülü yapılar olarak kalması en istenen çözümdür ve gün be gün ne yapıldıysa bu sonucun alınması için yapıldığının akıldan çıkarılmaması gerekir.
Bir başka ülkenin topraklarını ülkemiz için tehdit olmaktan çıkarayım iyi niyetiyle yola çıkılması, o niyetin mutlaka gerçekleşebileceği anlamına gelmez doğal olarak.
Türkiye, şimdiye kadar içinde yer aldığı süreçlerin hepsine iyi niyetini de götürdü de ne oldu?
Unutmamamız gereken öğretici sözü de hatırlatayım: “Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.”
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025