Ferhat KENTEL
Tam piyasa gibi işliyor siyasetimiz.
Öncelikle piyasanın eşitlik ilkesi üzerine kurulu olduğu varsayımı (ya da yalanı) dile getiriliyor... Bunu ve sık sık tekrarlamak gerekiyor. Çünkü ne kadar çok tekrarlanırsa, o ölçüde bu yalana inandırmanın mümkün olabileceği biliniyor.
Sonra, kibirli liberal ideologların ve çıkarlarını liberalizmin cilasında saklayan ekonomik-politik zümrelerin marifetiyle genelleşmiş ve inandırılmış bu yalanla teslim alınmış kitleler üzerinde her türlü güç tatbik ediliyor.
Biliyoruz ki, “mükemmele işaret eden” bu piyasa tarifinin, pratikte izi bile bulunamaz. Pratikte olan ise, en güçlünün kuralları koyduğu, kafasına göre ve acımasızca fiyat belirlediği, hatta kartel ya da tekel koşullarında o pek “eşitlikçi” ve de “kutsal” piyasaya kimsenin adımını bile atmadığı bir durumdur.
Tabii propaganda edilen liberalizm söyleminde, güçlüler ne kadar acımasız olduklarından asla bahsedilmesini istemezler. Hatta onlar piyasayı ve başta çalışan kesimler olmak üzere, piyasadaki diğer bütün herkesi tepe tepe ezerken, bir yandan da, piyasalarının ne kadar eşitlikçi olduğunu söylemeye utanmazca devam ederler.
Zayıflar ise debelenip dururlar...
TV’lerdeki ekonomi programları, gazetelerin ekonomi sayfaları, borsa saatleri “Euro-Dolar paritesi”ni, “bileşik endeksleri” anlatıp, piyasanın ne kadar mükemmel işlediğini bangır bangır dile getirirken, sessiz çığlıklar atan zayıfların ağız hareketlerini bile görmez.
Tabii ki bu durum sadece liberalizm için geçerli değildir. Tarihte “yaşanmış” olan reel sosyalizm de benzer marifetler sergilemiştir. Mutlak mutluluk ve eşitlik vaatleriyle kurulmuş olan bir çok “sosyalizm” (başta Sovyetizm), bu parlak lafları bir yandan tekrarlarken, diğer yandan insanları Gulag toplama kamplarında yok etmekte gayet mahirdi.
İçinde bulunduğumuz siyasi koşullar da üç aşağı beş yukarı benzer bir durum içeriyor.
Aslında “siyasi” koşullar demek de çok doğru değil... Çünkü, siyasetçilerin zaten pek kafa yormadıkları hayatın her alanındaki siyaset mânâsını saymazsak, şu anda olup bitenin reel ya da liberal demokrasi adı verilen ve toplumsal kesimlerin aralarındaki müzakere ve sorunlara çözüm bulma alanı olarak “siyaset”le de alâkasının olduğunu söylemek pek mümkün değil.
Gerçekleşmekte olan siyasetin yukarıda değindiğim piyasadan hiçbir farkı yok...
Siyasetin tekelleşmiş şişmanları ya da kafalarına göre kural koyanlar bu “kurallara” uymamaya cesaret edebilen, bu konuda bulabildikleri kenara itilmiş mecralarla cılız sesler çıkarmaya çalışanlara karşı, bütün acımasızlıklarıyla saldırıyorlar... Teröristten daha çok, “terörist” damgası yapıştırdıklarına saldırıyorlar.
Çünkü, bizim Ziya Gökalp’in çok esinlendiği Durkheimci bir mantıkla düşünecek olursak, “terör” ve “terörist” bu piyasa / siyaset için bulunmaz bir nimet işlevi görüyor. Piyasanın / siyasetin tekelleri “terör”e işaret ederek, “terörün” sunduğu “işlev” sayesinde, kendisinin ne kadar pür-i pak olduğunu iddia edebiliyor.
Bu anlamda, aynı siyaset zümresi “teröre” sadece işlevsel bakarken, terörden meşruiyet devşirirken, terörle alâkası olmayan (bunu söylemek ve yazmak bile ne kadar abes!) insanları “terörle” suçlayıp, “terörize” etmeyi daha faydalı görüyor. Çünkü, “terör” gibi gücün “ikili” dilini yeniden üreten ve bu yüzden çok işe yarayan bir lânetten farklı olarak, terörle alâkası olmayan insanların var olan zihinsel konforları sorguluyor olmaları piyasadaki tekelin işine çok gelen eşitsiz rekabeti çok fena bozuyor.
Bu yüzden Chris Stephenson gibi hem Türkiyeli, hem İngiltereli, hem de dünyalı bir insanın ortalıkta kafa bulandırması piyasalaşmış siyasetin hiç işine gelmiyor.
YÖK’ün başörtüsü taarruzuna karşı en sağlam direnmiş olan bir insanın bu müktesebatından bahsetmek hiç işine gelmiyor...
Ve basıyor damgayı, “İngiliz casusu” diyerek... Rekabetinden çok korktuğu için, “eşitlikçi” olduğunu iddia ettiği piyasadan atıyor...
Ferhat Kentel
(Basnews)
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Hüsran Yaşayanlar İçin Yaşasın Düşman!
9.07.2024 - “Min selamûn kalben li Filistin!”
16.04.2024 - Ayasofya’dan Ram tapınağına ihtişam ve erkeklik
5.02.2024 - Siyaset asla sadece siyaset değildir
12.07.2023 - Özgürlük mücadelesi ve devlet tapıncı…
24.01.2023 - Bağlılık savaşında duyguları yaratmak
26.11.2021 - 2021’de sivil toplumu yeniden düşünmek
2.05.2021 - İrrasyonel çağ – duygusal aidiyetler
16.04.2021 - Erkeklik ve din
10.10.2020 - On yıl sonra “yetmez ama evet”
9.09.2020
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Selim Mahmutoğlu
Sevgili Kıraslan Eline, yüreğine sağlık. Her na kadar biraz uzun olmuş olsa da, çok güzel özetlemişsin olan biteni. Elbette ki demokratik Türkiye hepimizin hayali, bunda bir problem yok. Ama ortada somut bir olay ve cevaplanması gereken sorular var. Neler oluyor ve biz bu somut durumda ne yapmalıyız? Analizine de durduğun yere de aynen katılıyorim. Sevgiler
Selim Mahmutoğlu
Sevgili Kıraslan Eline, yüreğine sağlık. Her na kadar biraz uzun olmuş olsa da, çok güzel özetlemişsin olan biteni. Elbette ki demokratik Türkiye hepimizin hayali, bunda bir problem yok. Ama ortada somut bir olay ve cevaplanması gereken sorular var. Neler oluyor ve biz bu somut durumda ne yapmalıyız? Analizine de durduğun yere de aynen katılıyorim. Sevgiler