Gülay GÖKTÜRK
Dağlara taşlara kazınan Türklük
8.12.2012
3590
"Ne mutlu Türk'üm diyene..."
12 Eylül darbecilerinin Mardin-Kızıltepe yolu üzerinde, Türkmen Dağı yamaçlarına yazdıkları bu cümlenin artık orada olmadığının resmini gördüm dün. 30 yıldır o yamaçtan bölge halkına meydan okuyan o cümle yok olmuş, sadece ay yıldız kalmıştı.
Kaldırılan taşların izi görünüyordu. Ama birkaç haftaya kalmadan rüzgar o izleri de silip götürecekti. Gerçi o yazının Kürtler'in kalbinde açtığı yaranın silinmesi yazının izlerinin silinmesinden çok daha uzun bir zaman alacaktı ama olsun, sonunda doğru olan yapılmış, bir yanlıştan dönülmüştü.
"İşte böyle böyle, zulmün bütün izleri silinecek. Kalplerdeki yaralar önce kabuk tutacak sonra iyileşecek; gelecek kuşaklar o kabus gibi yılları babalarından, dedelerinden dinledikleri acıklı bir hikaye olarak hatırlayacak" diye geçirdim içimden, sevinerek...
Meğer her şey bir yanlış anlamaymış!
Yazı, yeniden, daha sağlam, daha gösterişli yazılmak için silinmişmiş. Gördüğümüz fotoğraf, taşların yeniden dizilmek üzere kaldırıldığı o kısa anda çekilmiş bir fotoğrafmış!
O fotoğraf bize servis edilene kadar, o cümle tekrar Türkmen Dağı yamaçlarındaki eski yerine yerleşmiş.
Gerçekten bu sadece bir yenileme çalışması mıydı; yoksa yazının silindiği haberinin ulaştığı kimi makamlar telaşla "Aman, ne yapıyorsunuz, Türk'ün ulu adını dağlarımızdan nasıl kazırsınız" diye baskı yapıp yeniden mi yazdırdılar, bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Ama bildiğimiz şu ki, bu devlet henüz o yazıyı silecek kadar dönüşememiş!
Çünkü ben öyle tarif ettim!
Bu konu ne zaman açılsa, milliyetçiler aynı şeyi söylerler: "Atatürk, 'Ne mutlu Türk olana' değil, 'Ne mutlu Türküm diyene' demiştir. Çünkü o, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı herkesi Türk olarak kabul eden; kökene, ırka, kan bağına değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılığa, Türkiye Cumhuriyeti'ni yükseltip yüceltmek için çalışmaya dayanan bir milliyetçilik anlayışına sahiptir" derler.
Hakim milliyete mensup olmanın yarattığı zihin dünyası empati duygularını öylesine köreltmiştir ki, savunma için söyledikleri bu cümlenin problemin ta kendisi olduğunun bile farkına varmazlar. Türk olana değil, Türk'üm diyene... Zaten sorun tam da budur: Gerçekte Türk olmayanlara "Türküm" demelerini ve üstelik bununla gurur duymalarını dayatmak! Asimilasyon politikası bu değilse nedir?
Türkiye Cumhuriyeti on yıllardır bu ifadeyi Kürtler'e kabul ettirmek için çok kan döktü. Ama olmadı; Kürtler'i bir türlü Türk yapamadı! Bin kere de "sen Türksün" dese, bunu anayasalara, dağlara, taşlara da yazsa Kürtler Türk olmadı. "Kürtlük etnik kimliktir ama Türklük etnik değil, milli kimliktir" lafları çocukça bir kandırmaca çabası olmaktan öte gidemedi ki; aslında böyle bir durumda çocuklar bile sorar: Neden benimki etnik kimlik oluyor da seninki olmuyor? Cevap: Çünkü ben öyle tarif ettim!
Kürtler bu emrivakiye karşı itirazlarını Takrir-i Sükûn'dan bu yana sürdürdüler; Türk etnik kimliğinin adı olan Türklüğün "üst kimlik" denilerek boyunlarına asılmasına razı olmadılar. Devlet o kimlik kartını boyunda taşıma mecburiyeti getirmeseydi, belki Kürt olduklarını da şimdiki kadar kuvvetle hatırlamayacaklardı. Etnisiteleri kimliklerinin bu kadar önemli bir parçası olmayacaktı.
Şimdi hiç değilse bugün, aradan bunca zaman geçtikten ve bunca kan ve gözyaşı döküldükten sonra hâlâ hatada ısrar edip durmak yerine şöyle bir durup düşünmüyorlar:
Hadi diyelim ki sizler, yani dağlara taşlara "Ne mutlu Türküm diyene" yazmaktan vazgeçmeyenler, Türklüğü etnik bir kimlik olarak değil birleştirici bir kimlik, bir "şemsiye" kimlik olarak algılıyorsunuz. Peki ama eğer karşı taraf böyle algılamıyorsa, sizin böyle algılamanızın ne faydası var? Asıl önemli olan sizin değil onların nasıl algıladığı değil mi? Ve onların da, Cumhuriyet tarihi boyunca bu dayatmayı kendi kimliklerinin inkarı olarak algıladıkları hâlâ açık değil mi? Neden bir kez olsun, onların nasıl algıladıklarına bakıp; madem ki yanlış anlaşılıyor, o zaman biz de ısrar etmeyelim demiyorsunuz?
Neden bu ısrar; neden bu inat; neden bu aymazlık; neden, neden?.
.
Yorum Yap
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yorumlar (1)
- Başkanlık bu pespayeliği de ‘düzeltir’ mi?
10.01.2016 - Dokunulsun mu, dokunulmasın mı?
8.02.2016 - Yine aynı komisyon
3.02.2016 - 'Nişantaşı tepinirken ağlar Güneydoğu'
31.12.2015 - HDP kendisini kapattırmaya çalışıyor
29.12.2015 - Sadede gelelim
27.12.2015 - DTK çözüm hamlesi yapacakmış!
25.12.2015 - Washington-Moskova arasında
22.12.2015 - Kürt Paketi
21.12.2015 - Çözüm Masası’na dönülsün, diyenlere
18.12.2015
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Mehdi Avis
Cemaati bitirme ve yolsuzlukları örtme adına hükümet ;Asker,ergenekon,islamcılar,Pkk diğer bütün güçleri yanına almaya çalışıyor.Bütün çabalar bu yönde.. gerisi teferruat