Gülay GÖKTÜRK
Anketler BDP’nin yükselişte olduğunu ortaya koyuyormuş. Bu durum AK Parti için kötü bir haber olarak da algılanabilir, bir fırsat olarak da...
Eğer AK Parti BDP’nin büyüyüşünü Güneydoğu’daki oy tabanının zayıflaması olarak algılarsa farklı davranır; BDP’nin güçlenişiyle birlikte Türkiye’yi dönüştürmek için işbirliği yapabileceği güçlü bir müttefike kavuşması olarak algılarsa farklı davranır.
Ben bu durumun, şimdiye kadar bütün reformları parlamentodaki bütün partilerin engelleme çabalarıyla baş etmeye çalışarak, tek başına götürmeye çalışan AK Parti için rahatlatıcı bir faktör, iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Hangi BDP?
BDP ile ilgili daha önce yazdıklarımı hatırlayanlar bu değerlendirmeyi garipseyebilirler. Evet, kısa bir süre önceye kadar BDP’yi Türkiye’nin demokratikleşme serüveninin önünde bir engel olarak gördüğüm doğrudur. Ama çözüm süreci BDP’yi tanınamayacak kadar değiştirdi.
Benim karşı çıktığım BDP, bütün siyasi enerjisini “çözümün ancak silahlı mücadele yoluyla”olacağını ispat etmek için harcayan ve bu yüzden de yapılan demokratik reformları çelmelemeye çalışan; Kürt meselesine ilişkin yaptığı bütün reformlara rağmen AK Parti’yi baş düşman ilan etmiş bir BDP idi.
Bugün ise karşımızda şiddetten umudunu kesmiş, Kürt sorununun çözümünde demokratik siyasete bel bağlamış bir BDP var. Yani değişen ben değilim; BDP...
Peki bu nasıl oldu? Aslında nasıl olduğu önemli değil, önemli olan olmuş olması ama biz yine de söyleyip geçelim:
Elbette Öcalan’ın ve ona bağlı olarak PKK’nın yön değiştirmesi ile oldu. BDP, kendini terörden ayırmayı başaramadı ama PKK terör yolundan ayrılınca BDP de ayrılmış oldu.
BDP ana muhalefet olabilir
Şu anda BDP’ye baktığımızda hem çözüm sürecinin kazasız belasız ilerlemesinde hem de demokratik reformlar konusunda AK Parti’ye destek veren; makul ve sağduyulu bir muhalefet çizgisi izleyen; siyasi havayı yumuşatmaya çalışan bir parti görüyoruz.
Eğer BDP bu çizgisini geliştirerek sürdürebilirse geleceğin Türkiye’sinin önemli siyasi aktörlerinden biri olabilir. Hatta, böyle giderse CHP’nin bölünüp parçalanacağı ve küme düşeceği düşünülürse, BDP ana muhalefet partisi haline de gelebilir.
Tabii bunun gerçekleşmesi, BDP’nin Kürt meselesindeki özel duyarlılığını korumakla birlikte, “tematik” bir parti olmaktan (Kürt temasını tek tema haline getirmekten) kurtulup bir Türkiye Partisi haline gelmesine; bir başka deyişle ülkenin her sorunu hakkında tutarlı bir programı ve projeleri olan bir partiye dönüşmesine bağlıdır.
Bu aynı zamanda, siyasette yıllardır şikayet edilen “muhalefet boşluğu”nun dolması demektir. Şimdiye kadar Meclis’teki partilerin AK Parti’ye muhalefeti hep eski statükoyu savunmak, değişimi durdurmaya ve AK Parti’yi geriye çekmeye çalışmak şeklinde oldu. Eğer BDP arzuladığımız partiye dönüşebilirse, bu aynı zamanda AK Parti’nin tarihinde ilk defa muhalifi tarafından geriye değil, ileriye doğru çekilmesi anlamına gelecektir.
Böyle bir parti, “müzmin muhalefet” geleneğine saplanıp kalmaz da, doğru yapılanı destekleyen, yanlış yapılanı eleştiren “yapıcı muhalif” bir çizgi benimseyebilirse hem AK Parti’yi ilerletebilir hem de kendisi güçlenerek “Kürtler’in partisi” olmayı çok aşan bir “çatı partisi”haline dönüşebilir.
Değişim bloku
İşte o zaman ne olur, biliyor musunuz? Eski Türkiye’nin mağdurlarını ve mazlumlarını temsil eden iki parti ve onların tabanları; yani Kemalist rejimin horladığı, ikinci sınıf saydığı dindarlar ve varlıklarını inkar edip asimile etmeye çalıştığı Kürtler, daha özgürlükçü ve daha demokratik bir cumhuriyet kurmak üzere tarihi biri ittifak yapmış olurlar.
Bu iki temel gücün gerçekleştireceği bir ittifakın Türkiye’nin irili ufaklı bütün demokrat ve özgürlükçü çevreleri ve odakları tarafından beslenerek daha da güçlü hale geleceğini ve karşı konulmaz bir “değişim bloku” yaratacağını görmek hiç de zor değil... Tabii, her şey önümüzdeki birkaç yılın nasıl yaşanacağına bağlı...
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015