Gülay GÖKTÜRK
Gezi olayları, Perinçek tayfasının ve onların kötü kopyası olma yolunda hızla ilerleyen kimi "solcu-ulusalcı" yayın organlarının iştahını fena halde kabarttı. "Haziranda handiyse deviriyorduk, sonbaharda biraz daha dişimizi sıksak AK Parti'nin işini bitirmek işten bile değil" diye birbirlerine gaz veriyorlar anlaşılan. Dışarıdan pompalanan bu gaz içeriyi de iyice sarmış olmalı ki, Balbay gibiler de sonbaharla ilgili hava tahminlerine fena halde bel bağlayıp gün saymaya başlamışlar. Hatta Perinçek tarih bile vermiş."Bir yıla kalmaz milli hükümeti kurarız" diyor.
Önce bu lafı ciddiye alan çaylak müritlere bir uyarı: Siz bilmezsiniz, o 3. Dünya Savaşı'nın çıkacağı tarihi de vermişti bir zamanlar. "Diğer" küsuratı içinde yer aldıkları bir seçimin arifesinde de "iktidara yürüdüklerinin kesin olarak ortaya çıktığını" söylemişti. Siyasi öngörüsü bu kadardır işte...
Neyse... Biz bu Acem palavralarını bırakıp konumuza dönelim.
Taksim'in tavı kaçtı
Önce, Abdurrahman Dilipak'ın son yazılarında verdiği bilgileri ve anlattığı senaryoları bir kenara koyalım. Zira ben siyaset kulislerinin dışında biri olarak, AK Parti'den 50 milletvekilinin koparılıp-satın alınıp yeni bir "oluşum"a gidilmesi, sonra bu oluşum CHP ve MHP ile birleştirilip AK Parti'nin azınlığa düşürülmesi planlarının ne gerçekliğini, ne de gerçekleşebilirliğini bilebilecek ya da ölçebilecek durumda değilim. Eğer böyle bir "siyaset mühendisliği" başarılı olursa o başka mesele...
Ama normal şartlarda sonbaharda "sokak devrimi" bekleyenleri hüzünlü bir sonbaharın beklediğini söyleyebilirim.
Biraz amiyane olacak ama "papaz her zaman pilav yemez" diye bir tabir vardır; Gezi'deki gibi bir "koalisyon" da bir kere olur.
Taksim'in tavı kaçtı artık... Solcu faşistler ve ulusalcılar Gezi'nin naif gençlerini, onların anne babalarını, bazı solcu aydınları, anti kapitalist Müslümanlar'ı ve hür türden hoşnutsuz kitleyi artık öyle kolay kolay yedeklerine düşüremezler. Eğer düşürebilselerdi, "Silivri taarruzu"nda düşürür; öyle yol kenarlarında dımdızlak ortada kalmazlardı. TGB elbette üniversitelerde üç beş olay çıkarabilir. Siyasi holiganlar stadyumlarda epey gürültü yapabilir. Ama onlar da cürmü kadar yer yakar; okullarda birkaç arbede yaşandı, maçlarda üç-beş slogan atıldı diye hükümet devrilmez.
Aleviler oyuna gelir mi?
Ya Aleviler? Onlar oyuna gelir mi?
Sizce, haftalardır "Sonbaharda Alevi kartı oynanacak" sözlerini duyan Aleviler'den kaçı, darbeci-komplocu Ergenekon kalıntılarının elinde "kart" olmayı kabullenebilir? Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükümet tarafından muhatap alınan, kimliklerine saygı gösterilen, talepleri dikkate alınan koca bir kitlenin bu politika değişikliğini takdir etmeyip provokasyon aracı olarak kullanılmaya razı olacağını düşünmek, onların sağduyusunu ve zekasını fazla küçümsemek olmaz mı?
Peki kaosçuların gücü, çözüm sürecini sabote etmeye ve oradan bir şiddet üretmeye yeter mi?
Bunu düşünmek ise, Ortadoğu'nun kaypak zemininde yüz yıllı aşkın bir süredir varlık-yokluk mücadelesi veren ve bu mücadele içinde "politika kurdu" olmuş Kürt siyasetçilere hakaret olur.
Onlar kendilerini "kullanmaya" heveslenecek o marjinal grupları suya götürür de susuz getirirler.
Çözüm süreci elbette gelgitler yaşayabilir ama bu "sonbahar kalkışması" planlayanların marifetiyle olmaz; çok daha büyük siyasi güçlerin etkisiyle; Ortadoğu çapında kurulan büyük oyunların sonucu olarak yaşanabilir.
Açıkçası ben bu sonbahara damgasını basan şeyin kimilerinin umduğu gibi kaos ve şiddet olayları değil, eylülde hükümetten gelecek reform paketi olacağını düşünüyorum. Eğer biraz tanıyorsam, AK Parti iktidarı böyle bir paketle "kalkışma" gündemini değiştirip inisiyatifi ele geçirmeyi ve kendi gündemini yaratmayı planlıyor.
Bu nasıl bir paket olur, kimleri ne kadar tatmin eder, o başka bir konu...
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015