Gülay GÖKTÜRK
Son günlerde art arda gelen çocuk cinayetleri toplumda"Neler oluyor bize, canavarlaşıyor muyuz, ahlaki bir çöküş mü yaşıyoruz" gibilerden bir endişe, ürküntü ve korku yarattı.
Bana öyle geliyor ki, biri üşenmeyip istatistiklere baksa, geçtiğimiz yıllarda kaybolan, tecavüze uğrayan ve öldürülen çocuk sayılarını çıkarsa, bugünle arada anlamlı bir fark olmadığını görecek. Ayrıca farklı ülkeler ve kültürler üzerine yapılan bir incelemenin de benzer sonuç vereceğini sanıyorum.
Bugün bize çocuk cinayetlerinde patlama varmış gibi görünmesinin sebebi medyanın, özellikle de sosyal medyanın -daha önce pek görülmeyen bir biçimde- konuya özel ilgi göstermesi ve yakın takibe alması galiba...
Tabii, toplumun zaman zaman bazı konulara özel duyarlılık geliştirmesi doğaldır; o zamana kadar pek de dikkat edilmeyen bir konunun mercek altına alınması bakımından iyi sonuç da verebilir.
Ama abartmamak ve yanlış sonuçlar çıkarmamak kaydıyla...
En yanlış sonuç Arınç'tan geldi
Ne yazık ki bu konuda çıkarılan en yanlış sonuç, en sevdiğim siyasetçilerden birinden geldi. Bülent Arınç, Bursa'daki bir konuşmasında çocuk cinayetlerinden yola çıkarak partisi adına bir özeleştiri yaptı. AK Parti iktidarları döneminde ülkeye maddi anlamda çok büyük hizmetler yaptıklarını ama gençleri koruma adına manevi alanda fazla bir şey yapamadıklarını söyledi. Sonra da manevi alandaki erozyona çeşitli örnekler verdi: Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanma yaşının küçüldüğünü, bazı sanatçıların uyuşturucu kullanarak gençliğe kötü rol model olduğunu, çocukların cinsel uyarılma yaşının düşmesine sebep olan pek çok etken olduğunu; özellikle TV'lerde yayınlanan gençlik dizilerinin eğitici ve öğretici olmak bir yana, tam tersine her şeyin içerisine cinsellik sokuşturan bu türlü programların Türkiye'deki cinsel hayatı sınırsız ve sorumsuz hale getirdiğini, ayrıca gençleri öğretmenlerine karşı saygısızlığa, lüks hayat özlemlerine ittiğini söyledi. Bu arada kız öğrencilerin etek boylarını lafın arasına sıkıştırmayı da unutmadı.
"Toplum terbiyecisi" olarak hükümet
Arınç'ın işaret ettiği bazı noktaların; örneğin sigara, içki ve uyuşturucu yaşının düşmesinin önemli bir mesele olduğu; o dizilerde çizilen liseli genç portresinin problemli olduğu gibi konularda anlaşabiliriz.
Ama anlaşamadığımız temel bir mesele var: Bütün bunları düzeltmenin kimin görevi olduğu...
Örgütlü demokratik toplumlarda bütün bu sorunlar toplum içinde tartışılır, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşları oluşur. Bu kuruluşlar duyarlılık kampanyalarıyla ve başka araçlarla sorunla mücadeleye çalışır. Sonuçta bütün toplum aynı fikre gelmez elbette; her kişi ve kuruluş etkileyebildiği kadar kesimi etkiler.
Arınç ise görevi ve sorumluluğu doğrudan iktidarın üzerine alıyor. Konuşmasından onun hükümeti açıkça toplumun terbiyecisi gibi gördüğünü anlıyoruz. "Maddi alanın iyileştirilmesinde büyük başarılar kaydettik ama manevi alanda fazla bir şey yapamadık" sözlerini başka nasıl yorumlayabiliriz ki?..
Onun kafasında, toplumun ahlaki formasyonunu oluşturmakla görevli bir devlet var. Gençlik alt kültürünün dönüştürülmesi, toplumun cinselliğe bakışının "sağlıklı" hale getirilmesi, aile ilişkilerinin düzeltilmesi, hatta giyim kuşamlarının aşırılıklardan arındırılması devletin görev alanına giren konular...
Oysa şimdiye kadar her fırsatta işaret ettiğimiz gibi, hükümetlerin ya da devletin manevi alanı düzenlemeye kalkışması problemlerin en büyüğüdür. Bu çabadan, çıksa çıksa toplumun ahlaki çeşitliliğini tek tipleştirme operasyonu çıkar ortaya ve tabii bu da büyük hır çıkarır.
Nitekim Ak Parti'nin tek tük denemelerinde de böyle oldu. Benim hatırladığım kadarıyla, "manevi alan"a destursuz dalmanın son örneği karma evler konusuydu. Onun da toplumda nasıl bir şok yarattığını; büyük çoğunluk açısından (muhafazakâr aileler dahil) ne kadar rahatsız edici olduğunu verilen tepkilerden gördük.
Dolayısıyla, Arınç'ın özeleştirisini tersine çevirip şunu söyleyebiliriz: Eğer AK Parti şimdiye kadar"manevi alanı" yeteri kadar etkili bir şekilde "iyileştiremediyse", bunu onun zaaf değil başarı hanesine yazmak gerekir.
Aynı yolda devam etmesi hem toplumun hem de kendisinin hayrınadır.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015