Gülay GÖKTÜRK
Özal’ı kaybedişimizin ardından tam 22 yıl geçti.
O benim, siyaseten aklımın başıma gelmeye başladığı dönemde hayran olduğum ilk politikacıydı; aynı zamanda aklımın başıma gelmesini hızlandıran bir politikacıydı da diyebilirim.
1993 yılında Özal’ın ölümünün ardından Aktüel Dergisi’nde bir yazı yazmıştım. Bir isyan yazısıydı bir bakıma... Yaşarken kadri bilinmemiş bir insana ölümünden sonra düzülen övgülere duyulan isyanın yazısı:
“Ne oluyor böyle?
Anlayamıyorum, kabul edemiyorum. Ve inanın bu kadarını kaldıramıyorum.
Bütün Türkiye ayağa kalkmış, Özal'ın arkasından ağıt yakıyor.
Sanki daha birkaç ay önce onu Yüce Divan'a sevk etmeye kalkan; yetkilerini kuşa çeviren, elini kolunu bağlayıp Köşk'e hapsetmeye çalışan başkalarıydı. Sanki yıllardır Çankaya'nın işgal altında olduğunu ilan edip Özal'ı oradan indirmeyi milli mesele haline getiren; onu Türkiye'nin en tehlikeli düşmanı olarak gören; ‘bölücülük yaptığı’, ‘devleti iki paralık ettiği’ için lanetleyenler rufailerdi. Onun fikirlerini savunmayı bile suç sayıp bunu yapanlara "yağdanlık" diye hakaret edenler uzaydan gelmişti.
Dışarıdan Türkiye'yi seyreden bir yabancı sanır ki, Sayın Özal, cumhurbaşkanlığı döneminde bu ülkenin basınının tümünü arkasına almış, halkın yüzde doksanının desteğine sahip, tüm partilerin üzerinde konsensus sağladığı milli bir lider, bir kahramandır...
Evet, ölünün arkasından konuşulmaz.
Ama, hiç değilse susalım. Sayın Özal'ın son dönemlerinde arkasında küçük bir halk desteği kaldığını, kurucusu olduğu partinin bile ona sırt çevirdiğini, yeniden siyasete dönme isteğinin toplumun hiçbir kesiminde heyecan yaratmadığını, gezi dönüşlerinde onu karşılayanların sayısının bile azaldığını hatırlayalım ve susalım...
Günlerdir her ağzını açan, kalemi her eline alan onun vizyonundan söz ediyor. Birçok hatası olmuşmuş ama doğrusu, vizyonuyla, fikri cesaretiyle, radikalliğiyle Türkiye'ye çok hizmet etmişmiş...
Lütfen biraz tutarlılık!
Mahalle politikacısından söz etmiyoruz. Bir politik lider zaten doğru bir vizyon, sağlam bir dünya görüşü ve fikri cesaret demek değil midir? Eğer siz Özal'ı Özal yapan bu temel özellikleri pek beğeniyor idiyseniz, neden hep hatalarına takılıp onu bu kadar hırpaladınız?
Özal'ın (sizin deyiminizle) ‘devleti ayağa düşürüşü’ devletle ilgili vizyonundan bağımsız değildi. Ülkenin kapılarını ithal mallarına açışı, yabancı sermayeyi buyur edişi, konvertibiliteye geçişi, ‘milli ihanet’ feryatlarına aldırmadan daha nice ekonomik tedbiri eli titremeden alışı, globalleşen dünya ekonomisiyle ilgili vizyondan kaynaklanıyordu. 141, 142, 163. maddeleri kaldırmaktan korkmayışının, ‘Bölücülük yapıyor’ çığlıkları arasında federasyon tartışmalarını başlatabilmesinin temelinde sağlam bir vizyon yatıyordu.
Ne yazık ki Özal bu ülkeye birkaç numara büyük geldi...
Yanlış anlaşılmasın, ben bugün aramızda vizyonu Özal'ınki kadar sağlam birçok insan bulunduğuna inanıyorum. Ama bu insanların politikanın merdivenlerini tırmanmaya başladıklarında aynı vizyonu ve aynı fikri, cesareti koruyabileceklerine inanmıyorum. Özal'ın temel farkı, mucizevi fikirlere sahip oluşu değil; sahip olduğu fikir ve düşünceleri politik iktidarı ele geçirdikten sonra da aynı cesaret ve aynı pervasızlıkla söyleyebilmesi, hayata geçirebilmesiydi. Devletin başında oturup da ‘mahallenin delisi’ olarak kalabilmesiydi. İktidarı korumak uğruna popülist politikalara saplanıp gitmemesi, çoğunluğa uyma kaygısıyla fikirlerine otosansür uygulamamasıydı.”
* * *
Bu yazıyı okuyup da benzetme yapmamak imkânsız.
Nefret nesnesi olma bakımından Erdoğan, Özal’ı geçti ama Özal’ın etrafındaki nefret halkası da az boğucu değildi doğrusu.
Ayrıca bugün de etrafımda Erdoğan’ın “Allah için, çok iyi işler yaptığını, çok cesur reformlara imza attığını” söyleyerek lafa başlayan, hemen ardından da “ama” diyerek takıldığı üç beş demeci öne sürüp nefret kusmaya başlayan insanlar görüyorum ve kendi kendime soruyorum:
İnsanları takdir edebilmemiz için ille de ölmeleri mi gerekiyor Allahaşkına?
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015