Hakan AKSAY
Ortadoğu bir bataklık, bir kriz çıktı mı kolay kolay bitmiyor; dışarıdan biri bölgeye girdiğinde bir daha kendini kurtaramıyor.
O halde Rusya neden Suriye’ye askerî harekât düzenledi?
Üstelik Ukrayna-Kırım anlaşmazlığından sonra Batı’nın uyguladığı yaptırımların da etkisiyle ağır ekonomik sıkıntılar yaşarken...
Şu ya da bu biçimde uzun süredir devam eden Doğu Ukrayna’daki çatışmaların içindeyken...
Ve Taliban’ın aktifleşmesine bağlı olarak Tacikistan-Afganistan sınırında çıkabilecek bir savaşta taraf olma ihtimali ciddiyken...
Dahası Sovyetler Birliği’nin dağılmasında önemli bir rol oynayan “Afganistan askerî müdahalesi”nin acı dersleri hafızalardayken...
1. Amaç Suriye’yi kaybetmemek mi?
Son yıllarda bu köşede defalarca yazdım: Rusya ABD’nin “renkli devrimler” ve “Arap baharı” gibi rüzgârlar eşliğinde eski Sovyet coğrafyasını, Ortadoğu’yu ve Kuzey Afrika’yı karıştırmasından büyük rahatsızlık duyuyor. 2011’de Libya’da olanlarda kendisinin “fazla yumuşak davranmasının da” etkili olduğu sonucunu çıkardı ve iş Suriye’ye gelince tavrını sertleştirdi. Yalnızca oradaki askerî üssünü korumak için değil, Suriye’nin düşürülmesi halinde sıranın İran, Kafkasya ve Orta Asya ile birlikte kendisine de gelebileceğini düşündüğü için.
2. Yoksa mesele yeniden “süper güç” olmak mı?
Birçok Rusya uzmanı Kremlin’in her zaman önemsediği bir konuyu bugünlerde tekrar hatırladı: “Moskova dünyanın en önemli başkentlerinden biridir ve onu yok sayarak ya da önemsemeden adım atılamaz.” Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin ve kendisinin önemli ve saygın olduğunun kabul görmesini istiyor. Uluslararası alandaki girişimlerinde bu istek de her zaman değişmez bir faktör. Bir Rus yorumcu, Putin’in bir süredir iç politikaya ilgisini kaybettiğini ve dünyada “tarihî bir girişimde bulunma” arzusuyla yanıp kavrulduğunu iddia ediyor.
3. Ülke içindeki sorunlar, dış politikadaki puanlarla mı geçiştiriliyor?
Bir başka yaklaşım, ekonomik krizin etkisi altındaki Rusya’da, halk arasında milliyetçiliğin ve Amerika karşıtlığının giderek güçlendiği, 2008’de Gürcistan karşısında kazanılan zaferin, geçen yıl da Kırım’ın Ukrayna’dan alınarak Rusya Federasyonu’na bağlanmasının iktidara büyük bir toplumsal destek sağladığı yolunda. Şimdi de sırada “ABD’ye karşı Suriye’yi savunma” görevi var. Bu görüştekiler, Putin’in olası bir siyasi-sosyal çalkantı tehlikesine karşı dış politika başarılarını ve/veya şovlarını aktif olarak kullanmaya devam edeceğini savunuyor.
4. Rusya “Yeni Dünya Düzeni”ni değiştirmek mi istiyor?
Kremlin, çoktan beri Sovyetler Birliği’nin yıkılması sonrası oluşan“tek kutuplu dünya” düzenine karşı çıkıyor ve eski başbakanlardan Yevgeniy Primakov’un geliştirdiği “çok kutuplu dünya” tezini savunuyordu. ABD’nin – çoğu kez BMÖ’yü de tanımadan ve uluslararası hukuku dinlemeden – tek başına istediğini yapamayacağını kanıtlamak için elinden geleni yapıyordu. Bu açıdan güçler dengesindeki değişmeleri de dikkatle izleyerek iyi bir zamanlamayla Suriye'de gerçekleştirdiği hamle ile önemli bir çıkış yapmış oldu. Böylece Rusya ilk kez eski Sovyet coğrafyası dışında askerî bir harekâta girişerek güç gösterisinde bulundu.
Üstelik Şam yönetiminin Moskova’ya yönelik resmî çağrısını vurgulayarak ve bu tür bir operasyon için yalnızca kendisinin hukuki gerekçesi olduğunun altını çizerek (yani ABD ve müttefiklerinin askerî varlığının yasadışı sayıldığına işaret ederek).
5. Rusya bu savaşta yalnız ve güçsüz değil mi?
Pek sayılmaz. Her şeyden önce BMÖ tarafından da tanınan ve ülkede reddedilmeyecek bir güç sahibi olan Suriye yönetimi Moskova’nın stratejik ortağı. İran da yanlarında. Irak’ı da eklersek “dörtlü koordinasyon” mekanizması açıklamasının boş bir laf olmadığı ortada. Hizbullah’ı ayrıca saymaya gerek var mı? Rus gazeteleri yakında Mısır’dan Çin ve Hindistan’a kadar bir dizi devletin daha Rusya’nın yanında olduğunu göstereceğini yazıyor. Kremlin’in hem Irak’ta hem de Suriye’de Kürtlerle ilişkilerini hızla güçlendirdiğini de unutmayalım.
Öte yandan “karşı cephe” de "yekpare” değil. Suriye operasyonun başlaması karşısında Moskova’ya karşı uyarı açıklaması yapan 7 devletin (ABD, İngiltere, Suudi Arabistan, Türkiye, Katar, Fransa, Almanya) tutumu bile birbirinden farklı. Ankara, Moskova’ya fena halde bozulmuş durumda. Suudiler de hiç memnun değil. Almanya açıklamanın “kınama”ya dönüştürülmesine karşı çıktı. Ürdün ve BAE ise imzalamak istemedi.
6. ABD’nin yapamadığını Rusya nasıl başarabilecek?
İki ay kadar önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD ve partnerlerinin (biçimsel olarak 60 kadar devletten oluşan ittifak) bir yıldır Suriye’yi havadan bombalamasının (bu sürede 7 bini aşkın sorti yapıldığı kaydediliyor) kalıcı sonuç almaya yetmediğini vurgulayarak “Kara harekâtı olmadan zafer kazanılmaz” demişti. Bu, şimdi Rusya açısından da geçerli. Moskova kendisinin kesinlikle karada operasyon yapmayacağını defalarca duyurdu (Bu arada Rusya’dan bölgeye – kimilerine göre günlüğü 50 dolardan – binlerce “gönüllü asker”in gönderilebileceği söylentisi var). Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’a bağlı Suriye Ordusu’nun epeyce yorulup kuvvet kaybettiği ortada. Bir de İran ve Hizbullah güçleri var. Bunlar, Rusya’nın “havadan taradığı” yerleşim alanlarında ilerleyerek zaferi kazanabilir mi? Bilmiyoruz.
7. Rusya’nın kısa sürede Suriye’den çıkması mümkün mü?
Zor. Ama teorik olarak evet, mümkün. Üç gün önce prestijli Rus gazetelerinden Novaya’nın Genel Yayın Yönetmeni Dmitriy Muratov kendisine ulaşan bir istihbarata göre, Moskova’nın“Suriye operasyonunu çok fazla uzatmadan geri çekileceğini” dile getirdi. (Tabii buradaki “çok fazla uzatmadan”ne anlama geliyor, bilemiyoruz.) Ama Rus ve Batılı yorumcuların ezici çoğunluğu tersi kanıda. Kimisi “Suriye, Rusya’nın Afganistanı olacak” iddiasında.
Ortadoğu’nun öngörülmez ve tehlikeli yapısının yanı sıra IŞİD’i bitirmenin öyle kolay bir iş olmayacağını belirtenler de az değil.“Harekâtın birkaç ayda tamamlanıp/yarıda kesilip geri dönülmesi” ne anlama gelir? Yalnızca Batı’ya yönelik kısa süreli bir gövde gösterisi ve "başarılı bir küçük savaş" mı? Rusya ordusunun ve silahlarının şöyle bir denenmiş olması mı? Sadece Esad’a kısa süreli bir nefes alma fırsatı tanımak mı? Peki, Rusya gittikten kısa süre sonra her şey eski haline, hatta daha kötü duruma gelmez mi?..
8. Amaç IŞİD’e ve genel olarak radikal İslamcı hareketlere darbe indirmek mi?
Suriye’ye ilgi gösteren uluslararası güçler açısından son dönemin “sihirli kelimeleri”, toplu katliamlar yapan, kafa kesen, kadınlara tecavüz eden ve insanları esir edip satan barbar bir güç olan“IŞİD’e karşı mücadele”. Batı da Rusya da Suriye’ye bu amacı deklare ederek girdi. Ancak uzmanlar, birkaç yıl içinde on binlerce savaşçı ve yandaş kazanan, ayrıca birçok ülkede faaliyet gösteren IŞİD’i bitirmenin uzun yıllar alabileceğini savunuyor. Asıl meselenin “IŞİD'le mücadele değil, Ortadoğu’da söz sahibi olmak” olduğunu iddia ediyorlar.
Bu arada Rusya açısından IŞİD ile Esad muhalifi öteki örgütlerin herhangi bir farkı olmadığının, savaş şartlarında “ılımlı muhalefet” kavramının kuşku yarattığının altını çizenler de az değil. Pentagon, Rus hava kuvvetlerinin ilk aşamada neredeyse tüm bombardımanı IŞİD dışındaki muhalefete yönelik gerçekleştirdiğini öne sürdü. Kimine göre Moskova’nın hedefi, bir süre sonra ortada Esad’ın ve IŞİD’in dışında kimsenin kalmaması...
9. Suriye’deki IŞİD karşıtı harekât, Rusya’da terör eylemlerinin artmasını doğurmaz mı?
Elbette doğurur. Moskova’dan yapılan resmî açıklamalardaki bunu reddeden ve “pek fark etmez, zaten radikal İslamcılar öyle de böyle de bize saldırır” tezini inandırıcı bulmak çok zor. IŞİD’i ve öteki muhalif örgütleri aylar boyunca bombalayan Rusya’ya yönelik “karşı atak” denemeleri kuşkusuz çok daha fazla olacaktır. Daha şimdiden radikal İslamcılar Rusya’ya cihat üstüne cihat ilan ediyorlar.
Diğer taraftan Kremlin, ülke içindeki – ezici çoğunluğu Sünni olan ve değişik verilere göre 15-20 milyonluk – Müslüman nüfus açısından IŞİD ve benzeri örgütlerin tehlikeli bir çekim merkezi yaratabileceğini görüyor. Bugün için IŞİD'in saflarında Rusya’dan 2500, öteki eski Sovyet cumhuriyetlerinden 4500-5000 kadar savaşçı olduğu söyleniyor. Putin, bu şartlarda “teröristleri, Rusya’ya geri dönmeden uzakta yok etmek daha mantıklı”görüşünü savunuyor.
10. Rusya’nın başka amaçları olabilir mi?
Elbette Rusya’nın başka amaçları olduğundan da söz ediliyor. Kimine göre, IŞİD’e karşı “Batı gibi” ve “Batı’dan daha etkili” mücadele edecek olan Rusya, bu süreç içinde hem Ukrayna-Kırım anlaşmazlığının etkilerini azaltacak, hem de o nedenle Batı tarafından uygulanan ekonomik yaptırımların (tümüyle veya kısmen) kaldırılmasını sağlayacak. Hatta G-7’nin yeniden G-8’e dönüşmesi ihtimali de masaya gelebilir. Kanımca bu, çok kolay gerçekleşecek bir ihtimal sayılmaz; çünkü tarafların Suriye ve bölge ile ilgili nihai amaçları birbirinden epeyce farklı.
Bazıları ise Suriye operasyonuyla birlikte petrol fiyatlarının 150 dolara kadar yükselebileceğini, bunun da Rusya ekonomisini güçlendireceğini öne sürüyor. Ama bu iddia da, bugün için çok güçlü bir ihtimal gibi görünmüyor.
Ne olursa olsun, Kremlin’in başlattığı bu askerî harekâtın uluslararası dengeleri ciddi ölçüde değiştireceği kesin. İlk yazımda belirttiğim gibi, “Ortadoğu’daki birçok devlet ve siyasi, dinsel, etnik güç derinden etkilenecek; kimisi kârlı çıkacak bu gelişmeden, kimisi de zararlı... Türkiye’nin de Kürtlerin de bundan ciddi ölçüde etkilenecekler arasında olacağını rahatlıkla iddia edebiliriz.”
Suriye bağlamında Türkiye’yi ve Türkiye-Rusya ilişkilerini yazdım ve daha da yazacağım. Elbette “Rusya ve Kürtler” konusu da ayrı bir yazıda ele alınmaya değer.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Putin’in İstanbul görüşmeleri önerisi ile İmamoğlu davasının ilgisi ne?
11.05.2025 - Savaşın 80. yıldönümünde herkes samimi bir cevap versin: Yetmedi mi?
10.05.2025 - Taksim Meydanı’yla konuştum dün
13.04.2025 - İyimserlik ve kötümserlik üzerine ya da altı ay sonra her şey bitecekse
29.03.2025 - CHP ve DEM operasyonları: Amaç Rusya usulü “sistem içi muhalefet” mi?
20.03.2025 - Trump’ın kafasındaki raflar: Çin, Avrupa, Ukrayna, Rusya, popülist sağ…
6.03.2025 - Ukrayna’da savaştan ve ateşkes sürecinden çıkan 8 ders
20.02.2025 - Meğer Trump’ın bir Ukrayna planı yokmuş
13.02.2025 - “Cilalı Trump Devri”: Siz de komşunuzun mağarasını işgal edebilirsiniz
16.01.2025 - Aliyev Moskova’ya yönelik eleştirilerine devam ediyor
9.01.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Medeni bir ulkede hakaret davasi acarken bile irkci sozler kullanan Melih Gokceke irkcilik yaptigi icin ceza verilirdi. Yolsuzluk yapip zengin oldugu icin hapse atilirdi. Ama bura Turkiye; medeni bir ulke degil. Adam "Ermeni" kelimesinin "tiksinti verici" oldugunu soyluyor. Ustelik bunu mahkemede, yargiclara da soyleyecek. Buyuk ihtimalle davayi kazanir da.