Hakan AKSAY
İnsanoğlu gerçekten bir tuhaf. Kendini pek bir akıllı sanıyor. Ama yaptığı aptallıkların haddi hesabı yok.
Bazen zeki yüz ifadeleri eşliğinde çok akıllı laflar ediyor. Mesela, nükleer teknolojiyi su gibi yutmuş insanlar çıkıyor. Fizikte veya matematikte öyle teorilerin üstesinden gelenler var ki, onları dinlerken nutkunuz tutuluyor.
Daha basit gibi görünen zorlukları aşarak akıllarına hayran bırakan insanlar da az değil. Kimisi araba tamirinde “işin profesörü” olmuş. Kimisi çiçek yetiştirmede. Kimisi örgü örmede. Daha ne meslekler ve işler var, nice uzmanlık alanları…
İnsanlar birçok şeyi başarabiliyor.
Ama en önemli sorulara net cevaplar veremiyorlar.
Sokaktan geçenleri durdurup “hayatın anlamı” desen afallarlar… Neden yaşadıklarını sorsan, kendini toparlayıp saçmalamayı başaran bile az çıkar… Ya da en azından “hayatta en çok önem verdiğiniz üç şey” diye sorsan, laf kalabalığının arasında gerçeği yakalamak kolay olmaz…
* * *
İnsanoğlu gerçekten bir tuhaf. Bütün ömrünü isteyerek veya kendiliğinden bir sürü konuyu öğrenerek geçiriyor. Ama kaç yaşında olursa olsun, en az bildiği şey, kendisi. Ne bedenini tanıyor, ne ruhunu.
İnsan onca konuda “uzmanlaşırken” kendisini tanımaya pek zaman bulamadan ölüp gidiyor genellikle. Kalp krizi, kanser, ülser ve daha nice hastalık (kimilerine göre hastalıkların hemen hepsi), insanın kendiyle ve hayatıyla barışık yaşamayı becerememesinin sonuçları. Sorunları alt edememesinden veya onlarla yaşamayı öğrenememesinden dolayı yiyip bitiriyor insan kendini.
Bu konularda kimsenin fazla bilgisi yok nedense. Kendini tanımaya, vücudunun ve ruhunun inceliklerini öğrenmeye, taşıdığı özelliklere uygun tavırlar ve çözümler geliştirmeye zamanı yok.
Bu “zamansızlık” nedeniyle insanların ömür boyu sahip oldukları “toplam zaman” azalıyor. Kendine karşı bu ilgisizlik ve beceriksizlik yüzünden, hayat tatsızlaşıyor; sıkıntı ve keder, yaşanan günlerin çoğuna damgasını basıyor.
Bu “sıradan” gibi görünen en önemli sorunları, kendi alanında harikalar yaratan nükleer teknoloji uzmanı ve fizik profesörü de yaşıyor, en becerikli araba tamircisi ve bahçıvan da.
Çünkü nasıl yaşamak gerektiğini tam olarak bilmiyorlar. Kimse eksiksiz öğrenemiyor bu sanatı. 80-90 yaşına gelmiş ihtiyarlara sorun; onca deneyimden geçip ölümün kıyısına ulaşmış olsalar bile, onlar da bilmez bu işin sırrını.
Hayatın anlamı, hayatının anlamının aranmasında gizlidir çünkü.
* * *
Bunu anlayan, ya da en azından hisseden insanlar, ciddi ve yetişkin maskelerinin gerisinde, yaramaz çocuklar gibi durmadan bir şeyler arar dururlar.
Bazen yollarını kaybederler; daha önemli işleri varmış gibi davranırlar; hatta tümüyle unuturlar kendilerini; ama sonra bir şey onlara en önemli konuyu hatırlatır tekrar; sımsıcak bir ışık yanar yeniden beyinleri ile kalpleri arasındaki karanlık koridorun titreşiminde; tekrar hayatı fark ederler; şaşkın bir çocuk ruhundaki o tükenmez merak duygusuna sadakatle dönerler bir kez daha ve ellerindeki en büyük oyuncak olan kendilerini kurcalamaya devam ederler.
Ve oyuncağın ya da oyunun sırlarını anlamaya, ifade etmeye çalışırlar.
Cümleler kurarlar.
Cümleler duyarlar. Cümleler okurlar. Cümleleri tekrarlarlar.
Yüzlerce, binlerce, milyonlarca cümle…
En babayiğit, en heybetli, en cüsseli cümleler bile ufacık rüzgârlara dayanamayarak uçar gider çoğu kez.
Yüzlerce, binlerce, milyonlarca cümleden elimizde çok az şey kalır.
Hayatı açıklayan, yol gösteren, ışık tutan cümleler...
Sımsıkı tutunuruz o cümlelere.
Özenle koruruz onları.
Onlar bize ışık verdikçe sonsuz bir bağlılık duyarız onlara karşı.
Ama önümüzdeki yollar o kadar fazla ve karmaşıktır ki, hep yeni ışıklara, taze cümlelere ihtiyaç duyarız.
Ve onları ararız.
* * *
Ben yaşadığım onca yıldan sonra bugünün tuğlalarını yerine yerleştirirken, ara sıra elimde ne kadar az cümle kaldığına hayıflanırım.
Onca beceriksizlikler, başarısızlıklar ve kayıplar arasında, çoğu kez yalancı zafer duygusunun sarhoşluğu altında ulaşmakta çok geciktiğim, yaşım ilerledikçe sayılarını giderek daha yetersiz bulduğum o ışıklı cümlelerime bakarım.
Büyümek, okumak, çalışmak, her insanın yaptıklarını yapmak neler verdi bana? Kalıcı olan neler alabildim bu “zorunlu yıllar” sırasında? Kaç önemli cümle kaldı heybemde?
Para kazanma telaşındayken ne kadar zamanı en önemli konuyu unutarak geçirdim? Ya türlü hırslarımı doyurmaya çalışırken, o zamanlar kaç cümleyi duymazlıktan geldim? Ve duymazlıktan geliyorum hâlâ?
Bunları düşünüp kara muhasebeler yaptıkça mutsuz olurum ben. Mutsuzluğumun çıplaklığını öğretici giysilere sarmalayıp “ders çıkarma” bahanelerine sığınmaya çalışsam da fayda etmez.
Mutlu olduğum zamanlar ise bir cümleye kavuştuğum anlardır.
Yeni, yepyeni, ışıklı bir cümleye…
* * *
Bazen her şey bir tek cümle içindir benim hayatımda.
Koskoca romanları deviririm.
Destansı şiirleri okurum.
Upuzun filmleri izlerim.
Konuşkan ve suskun, dürüst ve sahtekâr insanların kelimelerini ayıklarım.
Saatlerce… Günlerce… Yıllarca…
Onlarda bulabileceğim tek bir ışıklı cümle içindir her şey.
Bazen sıkıcı kitaplarda sağa sola yığılmış öbek öbek kelimelerin arasına dalar ararım…
Gazete ve televizyonlarda yalanların içinden haber ve gerçekleri iğne ile kazırım…
Filmlerin kof senaryolarının ve allı pullu teknolojik makyajlarının gerisinde sıcak ve insani bir renk var mı diye bakarım…
Çok konuşan ya da susan insanların gürültüsünün veya sükûnetinin neresine bir hayat hikâyesi sızmıştır, hangi sözün ve tavrın gerisinde yılların izi gizlenir diye meraklanırım.
Okumaya, izlemeye, aramaya, meraklanmaya uzun süre yetecek sabrım vardır.
Çünkü “büyük ödül”, çok ilginç bir cümle olabilir.
Bir kitabın veya derginin beklenmedik bir satırında ona rastlayabilirim. Ya da, ne bileyim, adı sanı duyulmamış bir filmin bir sahnesinde veya hiç tanımadım bir tren yolcusunun kelimeleri arasında gizlenebilir o cevher.
Oraya ulaştığımda, hayatımın kazanç hanesine yazarım o anı, o kitabı, o filmi, o yolculuğu…
O cümleye ulaşma umudumu yitirdiğimde bir kenara attığım da olur kitapları ve gazeteleri, boş verdiğim de olur filmlere ve insanlara…
Ama denemekten vazgeçmem. Bir sonraki fırsatta sonuç alırsam eğer, şaşkın bir çocuk gibi ruhumdaki o tükenmez merak duygusuna sadakatle dönüp yeniden ellerimdeki en büyük oyuncak olan kendimi ve hayatımı kurcalamaya devam ederim.
Yeter ki hayatın anlamını biraz olsun açıklayan, bana beni anlatan, yalansız ve derinlikli bir cümle bulabileyim.
Başka akıllardan ve yüreklerden süzülen deneyimlerin ısısı ve ışığıyla kendi soğuk karanlığımdan biraz daha kurtulabileyim.
* * *
Bazen her şey bir tek cümle içindir benim hayatımda.
O cümleyi bulup öğütebilmektir meselem.
Bir de, becerebilirsem eğer, bulduğum ve özenle sakladığım o cümleleri tanıdığım ya da tanımadığım insanlarla paylaşmaktır.
Onlar da büyük, soğuk, acımasız ve karanlık kelime bulutları arasında katı bir ciddiyetle yaşayıp giderken, ara sıra kendilerini hatırlasınlar ve - belki biraz da rahatlarını kaçırarak - hayatlarını kurcalasınlar diye…
NOT VE BİR DUYURU: Son günlerde çok yoğun çalışmam gerektiği için bugün yeni yazı yazamadım. Bu yazı, 7 yıl önce T24’te yayımlanan ilk yazımdı.
Yoğunluğumun nedenini de açıklayayım. Artı TV’de iki programa birden başlıyorum: Salı akşamı 20.00’de - daha önce Tele1’de 7 ay hazırlayıp sunduğum - Dünyanın Öteki Yüzü’ne ve pazartesi (yani yarın) 21.00’de ilk bölümünü ekrana getireceğimiz farklı bir programa: Tatava TV.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025