Hakan AKSAY
Bugün Rusya’nın Suriye’de askerî operasyona başlamasının 3. yıldönümü. Bu üç yılda Ortadoğu’da çok şey değişti. Suriye’deki savaşta ise durum neredeyse tersine döndü.
Bazı soruların yardımıyla gelişmelere kısaca bir göz atmayı deneyelim.
1. Suriye neden karıştı?
“Arap Baharı” denilen dalgalanma, yalnızca “bizimkiler”i değil dünyada pek çok siyaset erbabını da yanıltmıştı. Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya ve oradan da çok geniş bir coğrafyaya yayılacak bir hareket olarak görülmüştü. Stratejik olarak büyük bir hedef olan Suriye’de Esad yönetiminin düşürülmesi, Rusya’nın oradaki etkisinin zayıflatılması, belki eski Sovyet topraklarında (Kafkasya, Orta Asya, hatta Rusya’da) ciddi değişimleri tetikleyebilir diye düşünüldü. Savaşın başlamasında elbette sadece iç etkenler rol oynamadı, en az o kadar da dışardan müdahaleler yangına körükle gidilmesi sonucunu doğurdu. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bir dizi ülke bu “riskli macera”nın kahramanları arasındaydı.
2. Rusya neden askerî harekata girişti?
Moskova yönetimi, Batı ile iyi ilişkiler kurmaya çalışırken bazen yumuşak davranılmasının vahim sonuçlar doğurduğu sonucuna vardı. Özellikle Putin’den önceki Devlet Başkanı Medvedev’in Libya konusundaki tavizkâr tutumu özeleştiriye tabi tutuldu. Suriye’nin kaybedilmesinin Rusya’yı ve yakın komşularını çok olumsuz etkileyeceği öngörüldü. Rusya, Suriye’de Esad yönetimini korumak için başından beri çok aktif bir diplomasi yürütmüştü. Ancak hem bunun yetersiz kaldığını görmesi, hem Batı’nın zaaflarını fark etmesi sonucu 30 Eylül 2015’te askerî olarak da savaşa katıldı. Bunun anlamlarından biri de, Suriye’de savaşan binlerce cihatçının Rusya ve diğer eski Sovyet ülkelerinden olması ve bunların “geriye dönmeden Suriye’de yok edilmesi” amacı idi.
3. Harekâtın Rusya açısından sakıncaları neydi?
Üç yıl önce başlayan askerî harekât, Rusya’da ve dünyada önemli tartışmalar başlattı. En önemlisi “Moskova yeni bir Afganistan bataklığına mı giriyor?” sorusuyla ortaya atılmıştı ve hâlâ da gündemde. Savaşın vereceği can ve mal kaybı ile iç ve dış politikada yol açabileceği olası olumsuz sonuçlar da tartışılıyor. Afgan ve Çeçen savaşlarının yaraları tam sarılamadan böyle bir adım atılması, özellikle de yeni Rusya’nın (SSCB sonrasında) ilk kez sınır ötesi bir harekâta girişmesi ciddi bir riskti. Ve bence bu risk kaybolmadı.
4. Moskova’nın resmî kayıpları nelerdir?
Resmi verilere göre, SSCB Afganistan’da 9 yılda 15 bin insan, 118 uçak ve 300’den fazla helikopter kaybetmiş, üstelik savaşı başarısız sonuçlandırmıştı. Halen devam eden Suriye operasyonunda ise yine resmî verilere göre, üç yıl içinde 101 insan, 8 uçak ve 7 helikopter kaybedildi. (Gerçek rakamların bunların üzerinde olduğunu düşünüyorum; özellikle de - oraya farklı kanallardan gönderilen savaşçı ve uzmanları hesaba katmaya çalışırsak - insan kaybı, belki bunun birkaç katıdır.)
5. Rusya nasıl bir askerî-siyasi strateji benimsedi?
Rusya Sovyetler Birliği’nin başta küçümsediği ve bütün cephelerde birden zafere oynadığı Afganistan’a kıyasla bambaşka bir strateji izledi. Adım adım ve planlı ilerledi. Esad güçlerini, İran’ı, Hizbullah’ı ve diğer müttefikleri ustaca kullandı. Savaşın bazı aşamalarına sürpriz (ve genelde “olmaz, yürümez bu iş” denilen) işbirliklerine gitti. Astana süreci ve özellikle çıkarları çok farklı olan Türkiye ile birliktelik, bunun en başta gelen örneği oldu. Batılı devletlerden Körfez ülkelerine kadar herkesle sıcak temas içinde olundu. Enformasyon ve propaganda cephesine açık davranılmaya, sık sık bilgi verilmeye, karşı savlarla etkin mücadeleye büyük önem verildi. Bir başka stratejik yaklaşım da, muhalefeti aşama aşama bölmek, bir kısmını etkisizleştirmek, bazılarını yanına (ya da Esad yönetiminin yanına) çekmekti. Böylece Rusya, en radikal silahlı unsurların adım adım azaltılması yolundan ilerledi. Önce kurulan sonra da Suriye yönetiminin eline geçmesi sağlanan “çatışmasızlık bölgeleri” akıllı bir plandı. Şimdi geriye en önemli hedef olarak İdlib kalmışa benziyor ve Kremlin bugün başlayabileceği operasyonu, en geniş askeri-siyasi etkiliyi yaratma adına birkaç hafta ertelemişe benziyor.
6. Türkiye-Rusya ilişkileri Suriye savaşından nasıl etkilendi?
İki ülke arasındaki ilişkiler, özellikle 2004-2011 arası oldukça hızlı gelişiyordu. Suriye’deki gelişmeler, her ne kadar Türk-Rus ilişkilerini bozmasa da yavaş yavaş etkilemeye başladı. Üç yıl önceki askerî harekât, amaçlarının iyice hayal olduğunu gören Ankara’yı çileden çıkardı. Rus uçağının düşürülmesi, Türkiye’nin yakın tarihinde yaptığı en önemli hatalardan biri oldu. Rusya ile savaş tehlikesi doğdu. Gerçi savaş çıkmadı ama Moskova yönetimi, Türkiye’ye ve Türklere karşı çok sert yaptırım ve uygulamalara başladı. Ankara birçok açıdan çok zarar etti. Aylar sonra özür dileyerek durumu telafi etmeye girişen Türkiye, büyük ölçüde o dönemin dış ve iç koşullarını (uluslararası yalnızlık, 15 Temmuz girişimi vs.) çok ustaca değerlendiren Putin yönetiminin inisiyatifinde daha düne kadar sürpriz sayılabilecek adımlar atmaya, Suriye’de fiilen Putin-Esad ittifakı yararına çalışmaya başladı. Zamanla özellikle Kürt konusunda Rusya’dan tavizler kopararak Suriye’de önemli bir güç haline gelmeyi başardı. Ancak görünüşteki tüm dostane tabloya karşın, ben Türk-Rus ilişkilerinin 24 Kasım’ın etkilerini taşıdığı ve karşılıklı güvensizliğin her an hissedildiği kanısındayım. Buna Ankara’nın Batı ile Rusya arasındaki yalpalamalarını da eklersek, yarın ne olacağı gerçekten belirsiz.
7. Rusya; Suriye, İran, Türkiye ve ABD’ye karşı nasıl bir yaklaşım içinde?
Kremlin, Türkiye yönetimi ile ilişkilerin mümkün olduğunca uzun süre işbirliği içinde götürülmesine gayret ediyor. Ancak hiçbir geçici işbirliği, Rusya’nın stratejik çıkarlarının önünde görülmüyor. Aynı durum, bölgeye yönelik kendi iddiaları ve amaçları olan İran’la ilişkiler açısından da geçerli. Rusya, araları gergin olan bu iki ülkeyi hem birlikte tutuyor, hem de birbirini dengelemek için kullanıyor. Rusya, ABD ile gerginliğin azaltılmasından yana. Ancak Amerikan yönetiminin “Suriye’den çıkma” amacından vazgeçmesi ve bölgeye yerleşme stratejisine yönelmesi ile gerginlik daha da artacağa benziyor. Yine de ABD-Batı cephesi karşısında gücünün sınırlı olduğunu bilen Rusya, temkinli ilerlemeye özen gösteriyor. Bu arada Moskova’nın geleneksel olarak desteklediğini, görüşmelere katmaya çalıştığını ve kültürel özerkliğini savunduğunu açıklayageldiği Kürtlere karşı tutumu da enteresan: Hem işbirliği kapısı açık tutuluyor, hem de Kürtlerin ABD ile birlikte davranmasına ve Türkiye’nin baskılarına bağlı olarak Kürtlere karşı yıpratıcı adımlar atılabiliyor. Sonuçta Rusya açısından hem Türkiye, hem ABD, hem İran, hem de Kürtler, aralarındaki çelişkilerden yararlanılarak puan kazanılabilecek unsurlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025
13.02.2025
16.01.2025
9.01.2025