Hakan TAHMAZ
Cenevre görüşmelerini ilerletmek amacıyla 27 Şubat’ta başlatılan Suriye ateşkesinin hemen akabinde uluslararası kamuoyunda yeni senaryolar tartışılmaya başlandı. Suriye ve Irak’ın Sykes Picot anlaşmasıyla ile çizilen sınırlarının geleceği ve değişme olasılığı.
Türkiye ve İran’ın sınırların değişmesine göstereceği refleks bunu neredeyse imkânsız kılıyor. Aynı zamanda böylesine bir gelişmeyi küresel güçlerin yönetebilme kapasitelerinin ve becerilerinin düşüklüğü de önemli bir mani.
Ancak, artık Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak da çok kolay bir şey değil. Her iki ülke de fiili bölünmüşlük söz konusu. Buna yerel ve uluslararası arenada meşruiyet kazandırma süreci işletiliyor.
Abdullah Öcalan, İmralı Notları kitabındaki “ Artık Suriye Kürdlerini merkezi hükümetin içinde kimse eritemez” sözleriyle Ortadoğu’da yerinden oynayan taşların, eski yerlerine yerleştirilme çabasının beyhude bir iş olduğuna işaret ediyor.
Kürdistan Bölgesel Yönetim (KBY) Başkanı Mesud Barzani’nin geçen hafta partisinin kadro eğitimi toplantısının açılış konuşmasında sarf ettiği “Ne İran’a konuşmaya giderim, ne de Ankara’ya gidip onların istediği gibi konuşurum. Amerikalı yetkililere de söyledim, biz Kürdler kendi davamızın sahibiyiz. Bağımsızlık için ya hep birlikte yok olacağız ya da kanımızı bu kez bağımsızlık için dökeceğiz.” sözleri farklı ihtiyaçtan kaynaklı iç kamuoyuna yönelik mesajdır. Ancak hiçbir biçimde bununla sınırlı değildir. Bu konuşmanın uluslararası camiada revaçta olan farklı senaryolara yönelik boyutunu görememek siyasetten bihaber olmaktır.
Bunca yaşanmışlıklardan sonra bölgede bütün taşlar yerinde oynadı. Bunları eski yerlerine yeniden yerleştirme şans ve imkânı artık hiçbir biçimde kaldı. Yerel, bölgesel, uluslararası aktör ve güçlerde ciddi değişiklikler ve alt üst oluşlar yaşandı.
Rus, Türk ilişkisinin görünür gelecek eski gibi olma ihtimali söz konusu değil. İlişkilerin normalleşmesi oldukça uzun zaman alacağa benziyor. İki ülke arasında büyük çıkar çatışması yaşanıyor.
Suriye’de yaşananlardan sonra Türkiye-ABD ilişkilerini de eskiden olduğu gibi “stratejik ortak” olarak iki ülke açısından da sürdürmenin zemini büyük ölçüde yıprandı, koşulları değişti. 1 Mart tezkere vakasının yarattığı tahribatı giderme çabaları 2014 Ekim’de Kobani’nin IŞİD tarafından işgali girişimi sırasında tökezledi. Türk hükümeti, ABD’nın bir kez daha Türkleri değil Kürdleri “tercih” ettiğini gördü. Bu yıl Türkiye’nin PYD mevzilerine top atışı yapmasıyla makas daha da açıldı. Artık her iki ülkede de “bu nasıl strateji ortaklık” sorusu sorulmaya başladığını görüyoruz.
Son bir hafta içinde ABD yetkilileri PYD/PKK konusundaki açıklamalarıyla, Türkiye ile yükselen gerilimi düşürmeye yönelik frene bastılar. Ancak bununla birlikte ABD’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumu çıkışına mesafeli duruşu, “ABD Kürdleri satıyor” veya “Kürdler için ABD garanti değil” gibi yorumlara yol açtı. Özellikle son günlerde gelişen PYD, Rusya ilişkileri ve ABD’nin PYD ile ilişkilerini salt IŞİD’e karşı mücadele ile sınırlaması bu türden yorumları güçlendiriyor. Bu yaklaşım, Kürdlerin haklarını ve kendi özgün amaçlarını tali konuma itmektir. ABD’nin önündeki başkanlık seçim sonuçları, Kürdlerle ilişkisini de büyük ölçüde belirleyecek. Bu açıdan beklide bütün kartlar yeniden karılacak.
Bütün bunlar bölgeyi bugüne kadar olduğundan çok daha çetin ve karmaşık bir sürecin beklediğini gösteriyor. Kürd - ABD ilişkisi bozulsa da, sürse de kaybedecek ülkelerin en başında Türkiye yer alıyor. Çünkü Türkiye çözüm sürecini bitirerek Öcalan tarafında bu durumun panzehiri olarak önerilen tarihsel Türk, Kürd ittifakının fırsatını kaçırdı. Üstelik de toplumdaki Kürd karşıtlığını tavan yaptıran bir siyaset güderek ve barışın önüne yeni barikatlar kurarak. Bölgede siyasal kırım yaparak.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2025
20.09.2025
9.09.2025
5.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
26.08.2025
12.08.2025
5.08.2025
29.07.2025