Hakan TAHMAZ
Kürd sorunu konusunda bugünkü politikaların sürdürülebilir olmadığı konusunda oldukça yaygın bir ortaklık var. Başka bir ifadeyle çözüm masasına dönmenin zorunluluğunun geniş bir kesim farkında. Ancak masada kim, kiminle, ne zaman ve nasıl oturacak sorularının yanıtları ortaya çıkmış değil. Yani 5N 1K da sadece neden sorusuna yanıt kendiliğinden ortaya çıkmış durumda. Güvenlikçi politikalarla, çatışmayla, savaşla çözülebilecek sorun olmadığı ortada.
Siyasal taraflar, masaya oturmak istiyorlar mı, çözüme hazırlar mı gibi sorulara verilecek yanıtlar konunun berraklaşmasını sağlayacaktır.
Newroz’dan bir gün önce Murat Karayılan’ın hükümete yaptığı “gerilla harekete geçmeden masaya dönülmesi” çağrısına ve Amed Newroz’unda HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın benzer içerikte konuşmasına Başbakan’ın ve Cumhurbaşkanı’nın farklı yanıt vermeleri yeni bir sorunun varlığını açığa çıkardı.
Başbakan, Sur’u ziyaret ettiği sırada bir gazetecinin sorusuna “2013 Mayıs ayına dönülmesi durumunda müzakere yapılabileceğini” yanıtını verdi. Başbakan, PKK silahlı güçlerinin Türkiye sınırına çekilmeleri koşulunu hatırlattı. Cumhurbaşkanın ise “ne müzakeresi, müzakere yapılacak konu yok, terör örgütüyle ne konuşulacak, ya teslim olacaklar, ya temizlenecekler” çıkışı ile artık yeni bir durumun olduğunu anlatıyor.
Cumhurbaşkanı müzakere, diyalog yerine mücadeleye, bastırmaya dikkat çekerken, uzun süredir terörle mücadele adı altında Kürd siyasal güçlerin istemleri karşısına bütünüyle milliyetçi bir söylemlerle dikilerek Türk milliyetçilerin gönüllerini fethediyor. Çatışma dışı bütün çözümlere kapıları kapatıyor.
Cumhurbaşkanın dile getirdiği ve liderliğini yaptığı bu minvaldeki siyaset doğal olarak AK Parti’nin hala çözümün adresi olup olmadığı sorularına yol açtı.
Buna olumlu yanıt verebilmek artık fazlasıyla zorlaşmıştır. Cumhurbaşkanın bölgesel ve ülkedeki gelişmelere bütünüyle “salt milliyetçi bir perspektiften yaklaşması muhafazakâr AK Parti kitlesini daha fazla Türk milliyetçisi çizgiye yaklaştırıyor. Bu, çözümden uzaklaşmanın sonucunu ortaya çıkaran bir yönelimdir. Kürd sorunu muhafazakâr kitlenin demokratik dönüşümünü gerektiriyor. Cumhurbaşkanı ise kitlesini daha fazla millici bir çizgiye doğru yönelterek aksi istikamete doğru sürüklüyor. Bunu da Türk muhafazakârlığının hamurunda fazlasıyla olan Türk milliyetçiliği nedeniyle çok kolay başarmaktadır.
Çatışma ortamının varlığı ise bunu daha fazla kolaylaştırıyor. Vahap Coşkun ve Cuma Çiçek’in Barış Vakfı için hazırladığı “Dolmabahçe’den Günümüze Çözüm Süreci: Başarısızlığı Anlamak ve Yeni Bir Yol Bulmak” başlıklı raporun sonuç ve politika önerileri bölümünde “ilk olarak halkın büyük çoğunluğu silahların ortadan kalmasını ve barışın tesis edilmesini destekliyor.” Tespitinden hareketle bir dizi somut öneriler ortaya atılmış.
Cumhurbaşkanı’nın çözümün önünde oluşturduğu bariyeri çatışmalı verili durumu değiştirmeden aşmanın imkânsızlığı ortada. AK Parti’nin girmiş olduğu çözümün adresi olmaktan çıkış sürecinin önüne geçilmeksizin barışı inşa edebilmenin siyasal, sosyal, kültürel alt yapısı yok. Toplumun en güçlü ve büyük iki ana siyasal damarında dönüşüm sağlandığı ölçüde barış imkânı gelişebilir. Muhafazakâr ve cumhuriyetçi toplumsal kesimlerden birini dışında bırakan çözüm süreci barışa ulaşamaz. Kalıcı barışlar, toplumların ezici çoğunluğunun rızasıyla olabilecek bir şeydir. Bu nedenle barış söz konusu olduğunda şu veya bu haklı neden, gerekçe veya bahaneyle toplumun bir kesimini süreç dışında tutmaya yol açacak siyasal projeler barışa hizmet etmez.
Tarihsel olarak Türkiye’de birbirlerine karşı konumlanmış bu iki toplumsal kitleyi aynı süreçlerde dönüştürmek oldukça zor. Ancak bu zoru başarabilecek dili, paydaları yaratabilme becerisi, siyasal esnekliği ve sabrı göstermeden barış yolunda ilerlemek mümkün değildir. Bundan dolayı barış süreçlerinde toplumsal dönüşümü sağlayacak sivil ve gri alan yaratma çabaları anlam kazanıyor. Kürd konusunda cumhuriyetçiler ve muhafazakâr iki ana damar yeniden bir noktada buluştular. Barış için bu düğüm çözülmek zorunda.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
11.07.2025
21.05.2025
1.04.2025
20.02.2025
1.02.2025
29.12.2024