Halil BERKTAY
[18 Şubat 2014] Neil Jordan’ın 1996 yapımı, başrolünde Liam Neeson’ın benzersiz bir oyun çıkardığı, o yıl Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazanan Michael Collins filmini gördünüz mü — ya da gördünüzse, “eh işte, dramatik bir iç savaş ve çatışma filmi daha” deyip geçtiniz mi, yoksa sonlarına doğru giderek derinleşen siyasî anlamı üzerine kafa yordunuz mu bir parça? Bundan dört beş ay önceydi; eylül sonu veya ekim başları olmalı. Gecenin geç vakti kafamı boşaltıp rahatlayayım diye zapping yaparken, bir kanalda kimbilir kaçıncı defa rastladım ve baştan sona bir kere daha izledim, uykumun gelmesi şöyle dursun, büsbütün kaçması pahasına.
1920 dolaylarında bir silâhlı mücadele örgütü: Britanya İmparatorluğu’ndan bağımsızlık için savaşan İrlanda Cumhuriyet Ordusu (Irish Republican Army). Yeraltı faaliyetinin o zamanki yöntem ve trükleri; gizli buluşma ve toplantılar; kırlık alanlarda askerî eğitim. Dublin’in içinde suikastler, polis şeflerinin arabalarına konan bombalar. Sorgular, dosyalar, ajanlar, takipler. Devrimcilere karşı Londra’dan gönderilen ve Dublin Şatosu’nda karargâh kuran [Kontrgerilla veya JİTEM benzeri diyebileceğimiz] üst düzey MI5 (Military Intelligence, Section 5) ekipleri. IRA’nın ise, dikkat çekmeyecek şekilde şurada burada kalan, günlük hayata karışıp anonimleşmeye çalışan bu uzman istihbaratçıları, kendi sempatizan ve muhbirler ağının yardımıyla teşhis etme çabası.
Bu sayede toplanan bilgilerle, kısaca “Ekip” (the Squad) olarak bilinen küçük vurucu gücün harekete geçmesi. Ve 21 Kasım 1920 Kanlı Pazarı: sabahın erken saatlerinde — bir rivayete göre Ortadoğu’da beraber hizmet gördükleri, başka bir rivayete göre de Cairo Café diye bir yerde toplandıkları için — “Kahire Çetesi” (Cairo Gang) diye bilinen özel ekipten 14 kişinin tek tek öldürülmesi; aynı gün öğleden sonra, bu sefer Kraliyet İrlanda Polisi ile “Kara ve Hakiler” (Black and Tans) denen yardımcı kuvvetlerin [ki bunlar da Osmanlı “başıbozuk”larının ve/ya günümüz köy korucularının karşılığı oluyor]misillemesi: zırhlı arabalarıyla bir rugby maçına dalıp, seyircileri makinelilerle tarayarak 14 sivili katletmeleri.
Yüzeysel değil, öylesine realist dehşet sahneleri ki, havadaki korku koyulaşıyor, koyulaşıyor, âdetâ elle tutabileceğiniz, bıçakla kesebileceğiniz kadar kesif bir hal alıyor. Zulmün bu kadar tanıdık kokusuna, kendi hayatım dışında, bir de Altın Aslanlı başka bir filmde — Gilles Pontecorvo’nun, tesadüf, tıpkı La Guerre est Finie gibi Michael Collins’den tam otuz yıl önce, 1966’da çevrilen La battaglia di Algeri’sinde (Cezayir Savaşı), gerek Fransız paraşütçülerinin işkenceleri, gerekse FLN’cilerin sivil halka yönelik bombalı terör saldırılarında rastladım.
60’larda bu ikinci tür şiddetin, siyasî bir zorunluluğun ötesinde, çok daha kapsamlı, felsefî, varoluşçu savunusunu, (mealen) “sömürgeleştirilmişlerin, manevî kötürümlüklerinden kurtulmak için muhtaç olduğu arındırıcı şiddet” teorileriyle Franz Fanon yapmaktaydı. Pontecorvo’nun Ali la Pointe ve Larbi Ben M’hidi’lerinin İrlanda’daki selefi ve mütekabili, Jordan’ın yapıtına adını veren Michael Collins’in ise böyle aşkınlaştırılmış bir ölme-öldürme fetişizmiyle pek ilgisi olmadı. Onunkisi, bütün diğer 19. yüzyıl ikinci yarısı ve 20. yüzyıl başı ihtilâlcileri gibi, mecburen başvurulan bir yöntem, bir araç olarak şiddetti — yani meselâ Lenin’in de anlayıp paylaşabileceği bir şiddet. Ne ki, Collins’in bu şiddeti belirsiz bir geleceğe doğru uzatmaya kadir “[karşı-devrim ve geri dönüş tehlikesine karşı, ilelebet] proletarya diktatörlüğü” gibi bir teorisi de yoktu. İyi ki yoktu; onun içindir ki, Nelson Mandela gibi o da, koşullar değişince pekâlâ vaz geçebildi şiddetten. Maksimalist değildi, fondamentalist değildi. Aracı amaca dönüştürmüyordu. Belirli bir anda nerede durmak gerektiğini sezip evet, yeter (ya da isterseniz yetmez ama evet) diyebildi. Ve hem ironik, hem trajiktir — bu yüzden, kendi dâvâsının uzlaşmaz barış karşıtlarınca öldürüldü.
Az buz değil bu dönüşüm; öyle kolay anlaşılır ve anlatılır gibi değil. Çünkü yukarıda ikinci ve üçüncü paragraflarda özetlediğim feci şiddet eylemlerini tasarlayan, örgütleyen ve emreden de, hiç idealize ve romantize etmek istemediğim Michael Collins idi. Abdullah Öcalan bugün 66 yaşında ve son 15 yıldır İmralı’da yatıyor. Kürt mücadelesine bakışı tam ne zaman değişti ve bu değişim ne kadar derine iniyor bilemem ama, son birkaç yılda belirginleşip aleniyet kazanmasına kıyasla, daha uzun sürede oluşmuş olması da mümkün. Collins’in ise topu topu 32 yıllık yaşamının iyice kısa son evresinde ne kadar büyük bir viraj aldığını anlamak için, filmin sadece birkaç detayını değiştirirken aslında oldukça sadık kaldığı gerçek öyküsüne biraz daha yakından bakmalıyız.
1890’da doğan Michael Collins, 26 yaşındayken vakitsiz ve talihsiz 1916 Paskalya Ayaklanması’na katıldı. IRA öncesinin bağımsızlıkçı milisleri için silâh kaçırdı ve depoladı; askerî eğitim verdi; bilfiil savaştı da. Sonrasında, binlerce âsiyle birlikte tutuklandı ve her nasılsa, ilk yargısız infazlar dalgasından sıyırmayı başardı. Sağ kalanlarla birlikte gönderildiği [salt işlevsel açıdan, belki 12 Eylül’ün Diyarbakır hapishanesine denk düşen] Galler ülkesindeki Frongoch toplama kampında, yetkili makamlarla işbirliği yapmama hareketini örgütleyenler arasında yer aldı ve ülkenin dört bir yanından gelen diğer “fiziksel güç yanlısı” cumhuriyetçilerle tanıştı. Ancak ayaklanmanın ne olursa olsun doğru ve haklı bir “kan diyeti” olduğu yaklaşımını paylaşmaksızın, yapılan hatâlara karşı hep daha eleştirel durdu.
Frongoch esirleri Aralık 1916’da ülkelerine geri gönderildi. 1918 genel seçimlerini İrlanda’nın çok büyük bölümünde Sinn Féin partisi kazandı. 29’undaki Collins de kazanan adaylar arasındaydı ve bu, Birleşik Krallığın Avam Kamarası’nda oturabilmek demekti. Ne ki, Sinn Féin’ciler Londra’ya gitmeyip Dublin’de ayrı bir İrlanda Parlamentosu kuracaklarını önceden açıklamışlardı. Collins’in casusları aracılığıyla edindiği baskın istihbaratına kulak asmayan liderleri Eamonn De Valera ve çevresinin tutuklanmasına karşın, öyle de yaptılar ve Ocak 1919’de Birinci Dail olarak bilinen “İrlanda Meclisi”ni topladılar. Dail’in ilk işlerinden biri, eski İrlanda Gönüllüleri’nin, yeni adıyla IRA’nın, İrlanda Cumhuriyeti’nin resmî ordusu olduğunu ilân etmek oldu. Ve daha Birinci Dail’in açılış günü olan 21 Ocak 1919’da, bir IRA grubunun iki polise saldırıp öldürmesi, (Türkiye’nin Millî Mücadelesi’yle hemen hemen zamandaş, ama tabii daha kentsel ve çok daha küçük ölçekli) 1919-21 İrlanda Bağımsızlık Savaşı’nın ilk eylemini meydana getirdi.
Bu, Collins için de bir dönüm noktasıydı. 1919 Eylül’ünde, İrlanda ulusu adına silâhlı mücadele vermesi Birinci Dail tarafından onaylanan IRA’nın İstihbarat Başkanlığına getirildi. 1916 Ayaklanması’nda salt sembolik “zafer”ler uğruna ödenen korkunç bedellerden kaçınmak için, gerilla savaşına yöneldi. Silâh kaçırma işlerini örgütleyip yönetti; ikmal ve eğitim verdiği yerel gerilla birimlerine bölgelerinde eylem insiyatifi tanıdı. De Valera’yı İngiltere’de tutulduğu hapishaneden kaçırdı. Hayatın her alanında yer alan kadın ve erkeklerden oluşturduğu geniş istihbarat ağıyla, İrlanda’daki İngiliz yönetiminin derinlerine sızmayı dahi başardı. Sırf İngiliz ajan ve muhbirlerini öldürmeyi amaçlayan özel (the Squad) suikast “Ekip”ini kurması da bu sıradadır. Bu yüzden çok eleştirilen Collins, kendini hep, bütün diğer devletler gibi İrlanda Cumhuriyeti’nin de düşman casuslarını idam etme hakkını gerekçe göstererek — ve İngiliz yönetiminin başvurduğu yargısız infazlara, faili meçhullere işaret ederek — savundu.
Britanya yönetiminin ilk reaksiyonu, şiddete daha fazla şiddetle karşılık vermek oldu. “Kahire Çetesi” ve sonra “Igoe Çetesi” denen özel karşı-gerilla ekipleri [herhalde İrlanda’nın Çiller-Güreş yılları demek olan] bu dönemde getirildi; “Kara ve Hakiler” (Black and Tans) ve İrlanda Kraliyet Polisi RIC’ın (Royal Irish Constabulary) “Yardımcı Tümen”i ADRIC (Auxiliary Division) kuruldu; Büyük Harp’te savaşıp 1918’de terhis edilen binlerce genç İngiliz askeri bu birimlere yazıldı. Bir terör rejimi kurmalarına şu veya bu şekilde yeşil ışık yakıldı. Özel olarak Collins’in başına 10,000 sterlin (günümüzde +300,000 sterlin, ya da +360,000 avro) ödül kondu. Ne ki, hayalet gibiydi; siyasî lider olarak hep ortalıkta dolaşan De Valera’dan farklı olarak, yıllardır kendini hep sakındığından, yüzünün göründüğü tek bir fotoğrafı bile yoktu İngilizlerin elinde (1996 filminin bir sahnesinde “Kahire Çetesi”nin bu sıkıntısı çok güzel canlandırılıyor). Ve çok geçmeden, ilk başta anlattığım üzere, 21 Kasım 1920 Kanlı Pazarı geldi. Collins’in indirdiği cüretkâr darbe, yarattığı siyasal depremin yanı sıra, yığınla İngiliz ajanının panikleyip hemen ertesi gün Dublin Şatosu’na sığınmasına (ve böylece kendi kendilerini deşifre etmesine) de yol açtı.
http://serbestiyet.com/kosullar-degisince-3-savasta-collins-ve-aynasinda-ocalan/
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024