Halil BERKTAY
Son yirmi yılın yeni aydın düşmanlığını irdeleme çabamda, bu 16. ve umarım son yazı. Nereden nereye geldim ? Bundan bir süre önce, Murat Belge bir dizi hakaretamiz saldırıya uğramıştı. Daha gerilere gidersek, Ertuğrul Özkök’ün sataşmaları vardı, ikide bir. Sonra Murat Bardakçı sahne almıştı. Derken Oray Eğin de katılmıştı kervana. Fikirlerden başka bir meselesi olmayıp kibirin, şöhret iddiasının kıyısından geçmemiş bir adamın herhangi bir uluslararası değer taşımadığını tekrarlamaya koyulmuştu.
Derken Ağustos sonu ve Eylül başlarında, yeni bir saldırı dalgası yükseldi. Bana, kendi maruz kaldıklarımdan da çok dokunuyor böyle şeyler (eski fraksiyon militanlığı günlerinde ben de Murat’a çok haksızlık ettiğimden, o ise efendiliği bırakmadığından olacak). 8 Eylül’de ilk dökümünü yapmıştım gelen hücumların (“Millî süzgeç” ve Murat Belge, Okuma Notları 401). Önce internet solcuları, bugünkü duruşu ve konumuna para için geldiğini iddia ettiler (ki, Taraf’ın malî durumu karşısında, bir kara mizah örneğinden öteye geçemez). Bunu gene Ertuğrul Özkök’ün, Aytek Soner Alpan’ın, Sırrı Süreyya Önder’in, Serdar Turgut’un (neden olmasın ?), <gazeteciler.com> sitesinin kâh oradan, kâh buradan atışları izledi. Anlaşılan özel, zevkli bir spor haline geldi bu; geçmişte Ufuk Güldemir’in ayı vurması gibi, Murat’ı “vurup” yanında resim çektirecek, off, ben hem de ne büyük bir aydın vurdum diyeceksin.
İşin asıl püf noktası belki de bu zaten. Çöken ideolojilerden bağımsızlaşan eleştirel aydınlara, gene o çöken ideolojilerin bağnazlığı içinden yükselen nefret, sorunun sadece bir parçası. Bununla kısmen örtüşüp içiçe geçen, ama kısmen de göreli özerkliği içinde varolan öyle bir kötülük ve zalimlik hali var ki, insanın aklı havsalası almıyor kolay kolay. Belki de alışmamışız böyle şeyler üzerine düşünmeye; ya da belki maddî indirgemeci alışkanlıklarımız hakkıyla tesbit ve tarif etmemize engel. Fakat söyler misiniz bana, Aydın Doğan grubunun Çölaşanlı döneminin askerî vesayet yanlılığı ile Perinçek’in nasyonal sosyalist işçi partisinin açıktan darbeciliğini bir odada birleştirmek için kurulmuşa benzeyen tezvirat evinin, çıkış noktasındaki ideolojik saiklerden çok daha aşağılara inen ahlâkî düşkünlük ve tefessüh düzeyi, veya onları istihdam ve himaye edip arkadaş bilen daha “büyük” isimlerin bizlere, eleştirel bağımsızlıkta tutunmuş sol demokrat aydınlara o kadar sinirlenmesi, başka nasıl açıklanabilir ? Tam da, geçmişle dürüstçe hesaplaşmış olmamız ve dolayısıyla sırtımızda kambur taşımamamıza mı kızıyorlar ? “Siz neden hâlâ varsınız, olmamanız gerekirken ? Neden yazıp çiziyor, okunuyor –ve bizim ahlâk dışılığımıza, ‘amoralite’mize kâh alternatif, kâh ayna olabiliyorsunuz ?” Böyle mi düşünüyorlar, bunlar mı geçiyor içlerinden ? Nisbeten temiz, çamurlanmamış kimse hiçbir şey kalmasın. Bizatihî saygınlık fikri ve kavramı yokolsun.
Bazen, bazen, en derin içgüdülerinin bu olduğunu; karşı durulmaz bir hırsla, dünyada en çok bunu istediklerini ve istediklerinin âdeta bundan ibaret olduğunu düşünüyorum. Fakat eh, diyelim ki bunların önemli bir kısmı, sırf eskiden değil, bugün de sağda yer alan, hattâ Ergenekoncu denebilecek insanlardır. Peki ya solculara, kendini bir şekilde sosyalist solda sayanlara ne oluyor ? Daire dönüp dolaşıyor, bu noktada kendi üzerine kapanıyor. Çünkü evet, kötülük ve muzırlık saçanların bir kısmı da solculuk adına icra-yı zanaat eyliyor. Bu da solculuk ile kötülük arasında, prensipte hiç olmaması gereken bir buluşma yaratıyor.
Çok mu şaşırtıcı ? Ama neden ? Geçmişte de en büyük kötülüklerden bazıları, iyilik için yola çıkan soldan gelmedi mi ? “Tarihin yönü” ve “insanlığın geleceği” uğruna, sol da ahlâkı görelileştiren, asgarîleştiren, önemsizleştiren bir tür Makyavelizmi benimsemedi mi ? Büyük bir kibir ve üstten alışla, “yol arkadaşları”na “şimdilik” diye bakmadı mı ? Ve şimdi, hele yenikliği ve marjinalliği içindeki solun, bir yığın gerekçesi yok mu, çevresine büsbütün öfke ve nefret saçmak için ? Ayrıca, bu solcu habislik, “devrimcilik”ten, “liberalizm” düşmanlığından, ya da özgür düşünceye zıt bir dogmatizmin aydın düşmanlığından mı ibaret ? Belirli bir “ideolojik kulübe”nin içine hapsolup, onyıllar boyu bütün toplumsal olgu ve akımlara karşı “teorinin icap ettirdiği” refleksleri verdiler (verdik). Bunun dışında düşünemediler (düşünemedik). Siyasette müthiş bir kısırlık ve güdüklüğe mahkûm oldular (olduk). Şimdi nasıl olur da birileri çıkar, teorisiz, ütopyasız, farklı ve başarılı bir demokrasi mücadelesi verir ? Buna nasıl tahammül edilebilir ? Bunu yapanları, yapabilenleri (mânen) paramparça etmek gerekmez mi ? “Vurulup” yanında resim çektirilecek en büyük “ayı” Taraf değil mi ?
Ben de neden bu kadar kızdım, çileden çıktım, biliyor musunuz ? Aslında bu kadar sert yazmayacaktım bu yazıyı. Lâkin birkaç gün önce, hem de bir “vicdanî red” (!) sitesinde şu cümleye rastladım : “Tarafgazetesine ‘malesef’ ihtiyacımız var, diyelim şimdilik.”
O “malesef”inizi sevsinler. Yani sanırsınız ki büyük bir siyasî stratejist; muazzam işler başarmış; geniş kitlelerin olgun önderi; “nihaî hedef”ine doğru zaferden zafere geçerek ilerlerken, kimi, nereye kadar “kullanacağı”nı, nereden sonra “artık size ihtiyacımız yok” diye buruşturup atacağını da açıklayıveriyor.
Bu nasıl bir kibir, nasıl bir ham ervahlık, nasıl bir faydacı-enstrümantalist ahlâksızlıktır, biri bana anlatsın lütfen.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Ali Denizci
Yildiray bey bu konudaki tavriniz ile cok net bir sekilde yeni bir Mustafa Karaalioglu yetisiyor mesaji verdiniz. Hayirli olsun memlekete butun islam alemine. Keske siz hep Iskilipli Atif Hoca ya da Menderes yazilari yazsaydiniz. Onlar cok guzeldi. Ama siz de haklisiniz sonra bir Metiner cikar once aldiklarini iade et der adami mahcup eder.