Halil BERKTAY
[11-12 Kasım 2016] Belki ilk söylenecek şey, henüz bu soruların cevabının büyük ölçüde belirsiz olduğu. Trump kendini (herhangi bir şeye) “pro”luk değil (hemen her şeye) “anti”lik üzerinden belirledi. ABD siyasetinde eprimişliğin, kanıksamanın yarattığı bir boşluk gördü ve olanca hırsıyla bu fırsatın üzerine atladı. Bazı sezgiler dışında, sistemli bir ideolojisi ve programı olmadı. Dünkü yazımda, Mussolini veya Hitler gibi iyiden iyiye düşünülmüş bir teorisi olmadığını; olsa olsa, 20. yüzyıl başlarının proto-faşizminden kafasında dağınık parçacıklar taşıdığını söylemiştim. Bunları ABD’nin somut gerçekliğine adapte ederek kullandı ve bir partiye dahi yaslanmaksızın, hayli örgütsüz bir sokak (pleb) hareketiyle iktidara uzandı. (Pleb eşittir halk, öyleyse haklı ve doğru mu demek? Seçim olayının kendisi demokrasi, dolayısıyla bu tercihe ve meşruiyete saygı göstermemiz lâzım; ama bu, kazananın sırf halk tarafından seçildiği için “demokrat” olduğu anlamına gelebilir mi? Bu noktaları şimdilik sadece kaydediyor ve belki üçüncü, hattâ dördüncü bir yazıya bırakıyorum.) Bazı yorumcular Trump’ın karşı çıktığı establishment’ı (kurulu düzeni, yerleşik eliti) kestirmeden “liberal” diye niteliyor (bunun izlerini Ceren Kenar’ın “mızıkçı liberaller”den şikâyet eden Obama’nın yenilgisi yazısında da görmek mümkün; bkz Serbestiyet, 11 Kasım 2016).
Bence bu ciddi ve gerçekçi bir tesbit değil; daha çok, günümüzün yükselen liberal/izm düşmanlığı ve kötülemelerinin bir parçası. Yanlışlığının bir nedenini, aynı gün Adam McConnel açıkladı: Amerika’nın en büyük (ve en muhafazakâr) zenginleri esas olarak Cumhuriyetçi Parti’yi tutar (bkz Schadenfreude sharks, part 2). Kendi payıma -- Trump’ın göreli partisizliğinden, herhangi bir parti aygıtının ciddî desteğinden yoksunluğundan buraya gelerek -- McConnel’ın tesbitine (belki, Akın Özçer’in de üzerinde düşünmek isteyebileceği) şu hatırlatmayı da eklemek isterim: aday adaylığını ilân ettiği andan itibaren, evet, Demokrat eğilimli liberal medya tarafından çok dışlandı, aşağılandı, karikatürize edildi ama, bir bakıma asıl hayat memat mücadelesi Demokratlarla değil, ona sahip çıkmayan “kendi” partisiyle, Cumhuriyetçilerle oldu. Bilinen öyküdür: Weimar Cumhuriyeti’nin eski Prusyalı devlet muhafazakârları (generalleri, yargıçları, bürokratları) ve işadamlarının Hitler’e yaklaşımında da belirli bir tedirginlik söz konusuydu. Bu onbaşı da nereden çıktı; her neyse, topladığı ayılar (SA’lar) belki Kızılları ezmeye yarar; o amaçla kullanır ve atarız... diye bakıyorlardı. Aynı iyimserlik, 1922’de başbakanlığı tepsi içinde Mussolini’ye hediye eden Kral III. Viktor Emmanuel ve (olanca dekadansı ve hunharlığı bazı Visconti filmlerinde, en son L’Innocente’de [Masum/lar] anlatılan) İtalyan aristokrasisi için de geçerliydi. Tabii pek öyle olmadı; sonuçta kim kimi kullandı ve pençesine aldı, orası ayrı bir mesele. Ama şu kadarını kabul edelim ki, Cumhuriyetçi establishment’ın -- veya establishment’ın Cumhuriyetçi kesiminin -- Trump’a tepkisi, 19. yüzyıl tarzı geleneksel İtalyan muhafazakârlığının Mussolini veya Hindenburg’un temsil ettiği Junkers sınıfının Hitler karşısındaki şüpheciliğinden çok daha sert (çok daha az oportünist) oldu. Kanımca bunun ikili bir izahı var: (a) genel olarak Amerikan demokrasisi, (Trump’a rağmen) iki dünya savaşı arasındaki yılların İtalya ve Almanya’sından çok ileri; (b) 1917 Bolşevik Devrimi sonrası Avrupa’yı saran “Kızıl Korkusu”nun (the Red Scare) bir benzeri, (“yabancı/göçmen/Müslüman/terörist” korkusu ne kadar pompalanırsa pompalansın) bugün mevcut değil. Her halükârda, birincisi, Trump’ın güvenilir bir Cumhuriyetçi şeceresi yoktu geçmişten gelen. Zira hep bir tür haric-ez defter reaya (timar defterine kayıtlı olmayan Osmanlı köylüsü), yüzer-gezer bir serseri (hakaret olarak değil, kelime anlamıyla söylüyorum; bir vagrant veya vagabond) olarak davranmış; politikaya tamamen pragmatik ve çıkarcı bir şekilde, neresinden dalarım da kendime yontarım diye yaklaşmış; hattâ bir ara Demokrat bile olup çıkmıştı. İkincisi, Cumhuriyetçi kesildikten sonra bile, söylemi ve davranışlarıyla parti hiyerarşisine zerrece saygı göstermiyordu. Üçüncüsü, söz konusu söylemin pek çok unsuru, neo-con’larla, “W” Bush’la, sofu Hıristiyanlık üzerinden ve Tea Party cereyanıyla giderek sağa kayan Cumhuriyetçi Parti’nin de çok daha sağında pozisyonları temsil ediyor; başka bir deyişle, daha standart Cumhuriyetçilerin içlerinden geçse bile “siyasî nezaket” (political correctness) yüzünden dile getirmeye cesaret edemiyeceği şeyleri, olanca yontulmamışlığı içinde Trump dangıl dungul söyleyiverdiği için (taraftarları hariç) herkesi ya kızdırıyor ya bir parça korkutuyordu.
Öyle veya böyle, Cumhuriyetçilerin liderleri daha baştan tavır aldılar, dış uzaydan gelen Trump alien’ı, “yaban”ı ve bilinmeyenine karşı. Fakat kısmen de paralize oldular, ne yapacaklarını bilemediler, her adımda kararsızlık içinde kaldılar. Kimi alternatif çıkarabiliriz diye tereddütlü arayışlara girdiler; iki değil üç aday adayı yelpazesini uzun süre korudular; hemen bütün ön-seçimleri süpürdüğü halde, son anda Cumhuriyetçi Parti Konvansiyonu’nda nasıl durdurabiliriz diye debelenip durdular. Parti adaylığını aldıktan sonra bile benimsemediler, içlerine sindirmediler. İlk yazımda belirttiğim gibi, hele Trump’ın “soyunma odası” muhabbetleri, ardından geçmiş cinsel saldırganlık ve elle tâciz vukuatı ortaya döküldüğünde, otuz küsur senatörle birlikte Paul Ryan ve John McCain gibi en kıdemli isimler de dahil, Cumhuriyetçilerin pek çok ağır topu uzaklaştı Trump’tan. Biraz daha kuşbakışı bakarsak, Trump bugüne kadar entellektüel ve programatik bakımdan pek beslenmedi Cumhuriyetçi Parti’nin ana çizgisi ve ekseninden. (i) Trump’ın etrafında neredeyse kendisi kadar mütecaviz bir seçim kampanyası ekibi oluştu, ama seçim sonrasında ne yapacağı üzerinde çalışan bir hazırlık ekibi oluşmadı. (ii) Kampanyanın kendisi “anti” saldırılarla götürüldü, ama (Müslümanlara, Meksikalılara ve diğer yabancılara, off, neler neler yapılacağı dışında) spesifik politikalar ortaya çıkmadı.
Trump’ın ekipsizliği ve programsızlığı, son durum itibariyle onun hem zayıf, hem güçlü yanı. Bir yorum, ultra-sağcılığını fütursuzca sürdüreceği ve Amerika’yı da, dünyayı da bu şekilde yönetmeye kalkacağı şeklinde. Bu çerçevede kendisine bir yandan Paul Wolfowitz gibi hâlâ ortalıkta olan eski neo-con’lar; diğer yandan müfrit Tea Party’ciler ve/ya ancak “kazma” diye tarif edebileceğimiz sağın sağı Cumhuriyetçiler (örneğin Newt Gingrich’ler, Mike Huckabee’ler, Chris Christie veya Sarah Palin’ler, kısa aday adaylığı sırasında dünyadan habersizliğini gözler önüne seren Ben Carson’lar); üçüncü bir kategoride, kafa yapısı kendisini andıran, servetine mağrur petrol zenginleri ve çevrecilik düşmanı sanayiciler yakıştırılmakta. Öyle ki, bunların bir bölümü yanında Dick Cheney ve Donald Rumsfeld’ler çok sofistike kalır. Ama tabii bambaşka bir olasılık da var: Trump’ın daha seçim sürecinde etrafında toplanmaya başlayan bazı eski, orta yolcu, Demokrat Parti’de umduğunu bulamamış Demokratlara meyletmesi ve onlar üzerinden (taraftarlarını hayal kırıklığına uğratıp “bak, o da sisteme teslim oldu” diye bağırttırmak pahasına) dümeni daha sağa değil biraz daha ortaya kırması. Pekâlâ yapabilir, çünkü katı bir doktrin ve program adamı değil; tersine, kendi kişisel başarısı peşinde. Nitekim son günlerdeki yumuşaklığı, barışma ve uzlaşma gösterileri; Beyaz Saray ziyaretinde gerek sözleri gerekse vücut diliyle alttan alması; Obama’yla tanışıp görüşmesinden “büyük bir onur” diye söz etmesi, hattâ kendisine karşı sokağa dökülen protestocuların ise “tutku”sunu övgüyle anması (Cumhurbaşkanı Erdoğan bundan bir ders çıkarsa mı acaba?); en ilginci, Obama’nın hep lânetlediği sağlık reformunun şimdi bazı esasllarını koruyabileceğinden dem vurması... belki biraz böyle bir arayışı, ya da en azından ilk ağızda meşruiyetini perçinlemeyi öne aldığını yansıtmakta.
Son bir not. Türkiye’deki bir yoruma göre, Trump genel bir Cumhuriyetçi şahlanışını temsil ediyor; Demokratların aczi ve zaafı karşısında, Amerika’nın kaderine, bizatihî devlet ve üstelik emperyal devlet olma iddiasına Trump üzerinden Cumhuriyetçi Parti’nin sahip çıkmasını yansıtıyor. Yukarıda anlatmaya çalıştığım hemen herşey açısından, bu yorum da yanlış. Bir kere, Cumhuriyetçiliğin yeni ve daha sağlam bir emperyal vizyon geliştirdiğinden, ABD’nin küresel iddiasını ciddî surette tazelemeye giriştiğinden söz edilemez; Cumhuriyetçi Parti’nin hemen hiçbir farklı dış politika netleşmesi yok şu anda. İkincisi, Trump’ın böyle bir netleşmeyi temsil ettiğini, Cumhuriyetçi Parti’nin de gelip buna sarılacağını söylemek ayrıca çok zor. Ama bunun ayrıntılarına, daha çok üçüncü yazımda girmeye çalışacağım.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024