Halil BERKTAY
[14 Ekim 2017] Söz konusu belge neredeyse iki haftadır elimde. Ama bu çok basit yazıyı bile yazmakta geciktim, iş yoğunluğundan. Sonuçta, bu satırları ancak ilândaki başvuru süresinin sona erdiği gün, yani 15 Ekim’de okuyabileceksiniz. Vaziyet böyle. Serbestiyet’e yetişmekte giderek zorlandığım bir dönem yaşıyorum.
Taşradan küçük, küçücük bir haber. Fakat malum; sinek de küçüktür ama mide bulandırır. Bir okuyucum gönderdi. Kaynağı İzmir’de. Çiğli Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfı diye bir kuruluş varmış. İyi, güzel. Adından da anlaşılabileceği gibi, devletin bir parçası da değil. Ne bakanlık, ne valilik, ne de seçilmiş bir yerel yönetim. Tmamen özel ve özerk bir örgüt. Büro elemanı arıyorlarmış. İki kişi alacaklarmış. Pekâlâ. Aranan şartları tek tek sayıyorlar. Biraz karışıklık ve tekrar var ama olsun. Word, Excel vb bilgisayar programları. B sınıfı ehliyet. Çiğli ilçesinde ikamet. KPSS’de en az 60 puan. Diploma veya geçici mezuniyet belgesi. Önlü arkalı nüfus cüzdanı fotokopisi. Sağlık raporu. Askerlikle ilişkisi yoktur belgesi. Dilekçe. İki adet vesikalık fotoğraf.
Tipik bürokratik prosedürler. Tipik olmayan bir şey var yalnız. Başlarda, ikinci sırada “dört yıllık fakültelerden” mezun olma kaydı getirilmiş. Ardından parantez içinde şu not düşülmüş: “KHK ile kapatılmış olan üniversitelerden mezun olanlar hariç.” Vurgular bana ait. Keşke yanlış okumuş olsaydım.
Fakat şimdi bu ne demek? 15 Temmuz darbesi sonrasında FETÖ’ye karşı alınan önlemler bağlamında, Gülenciler tarafından kurulduğu ve/ya onlarla ilişkisi olduğu söylenen bir dizi üniversite kapatıldı (ikinci kategoriye örnek, bir Cemaat kurumu olmadığı bilindiği halde her nedense okkanın altına giden İzmir Üniversitesi). Peki. Bu üniversitelerin öğrencileri başka üniversitelere transfer edildi, yani açıkta kalıp mağdur olmamaları sağlandı. Yerinde bir önlem. İyi de, bir kesim tamamen açıkta kaldı ve mağdur oldu bu arada: öğretim üyeleri. Sadece o günkü işlerini ve maaşlarını yitirmekle kalmadılar. Başka hiçbir yüksek öğrenim kurumuna alınamıyorlar nedense. Etraflarına âdetâ telörgüler çekildi. Lepranın tedavisinin olmadığı ve öldürücü sanıldığı zamanlarda cüzamlıların gördüğü muameleyi görüyorlar. Hint kast sisteminde, kendi kastından dahi dışlanıp daha aşağı düşmüşlere, paryalara, fiziksel anlamda “dokunulamaz” veya “temas edilemez”lere dönüştüler.
Neden? Bir. Gülen Cemaatinin istisnasız bütün mensupları gerçekten suça bulaştı mı? 15 Temmuz darbesinden sorumlu mu? Sıradan insanlar, sırf bir inanç camiasına dahil olmuş olamazlar mı? İki. Gülencilerin oluşturduğu bütün kurumlarda istihdam edilen herkes, istisnasız her birey, bırakalım FETÖ’yü, salt inanç düzeyinde Gülenci mi demek? Öyle olmadığını şahsen ve bizzat biliyorum. En iyi öğrencilerimden bazıları var aralarında. Ben ne kadar FETÖ’cüysem (olabilirsem), eh, onlar da ancak o kadar FETÖ’cüdürler (veya olabilirler). İş uğruna, çlışmak uğruna, hayatlarını kazanmak uğruna, gidip şu veya bu üniversitede doçent olmuşlar, yardımcı doçent olmuşlar, araştırma görevlisi olmuşlar. Bu yüzden cezalandırılabilirler mi? Âdetâ ilelebet cezalandırılabilirler mi? Hayatları söndürülebilir mi? Bilimsel açıdan verimli olacakları yılları süresiz işsizlik içinde geçirmeye mahkûm edilebilirler mi?
Üç. Gelelim Çiğli’ye. Böyle sınırsız ve kollektif bir dışlama ve cezalandırmanın kapsamına, şimdi bir de bu üniversitelerin mezunları dahil edilebilir mi? Hepsi FETÖ’cü müdür yani, faraza (yirmi küsur yıl faaliyet gösteren) Fatih Üniversitesi’nin geçmişteki binlerce mezununun? Öğretim üyesi dediğin, bir üniversitede iş bulmaya bakar; öğrenci dediğin, bir üniversiteye kaydolmaya bakar. Hele Türkiye gibi, son derece merkezî bir sınav sisteminin aşırı bağlayıcılığına tabi bir eğitim sisteminde, öğrenci yüzde doksan kendisi belirlemez, belirleyemez nerede okuduğunu. Bu üniversiteler vakti zamanında bir şekilde kurulmuş; kuruluş yasaları Meclis’ten geçmiş; kurulma süreçlerini YÖK denetlemiş, onaylamış; diplomalarının geçerliliğini tanımış. Ansızın bütün bunlar yok hükmünde mi? FETÖ’nun faturasını bu öğrenciler (ve öğretim üyeleri) mi ödeyecek? Üstelik hükümet, kapatıldıkları andaki öğrencilerini transfer yoluyla kurtarmış bir şekilde. Peki, mezunlarının günahı bir “zamanlama hatâsı” mı? 15 Temmuz darbesinden önce diplomalarını alabilmiş olmaktan mı ibaret? İki yıl önce mezun oldun; bittin kardeşim. İki yıl sonra mezun olacaksın; kurtardın paçayı. Böyle bir hukuk olabilir mi? Böyle bir hukuk devleti olabilir mi?
Evet, ne diyeceğiz bu Çiğli meselesine? Münferit bir olay deyip geçecek miyiz? Yoksa ciddiye alacak mıyız, biraz olsun? İşgüzarlık mı var ardında, kraldan fazla kralcılık mı, gölgesinden korkmak mı, gösterişçi yaranma yarışları mı? Acaba daha kaç tane böyle olay var, duymadığımız, bilmediğimiz, görmediğimiz? Yok diyebilir miyiz? Bu cereyan yaygınlaşırsa (yaygınlaşıyorsa); orada burada ister devlet, ister özel teşebbüs, ister sivil toplum kuruluşları ilân yoluyla böyle mesajlar vermeye başlarsa (başlıyorsa), bunu “düşman”ın kapsamını habire büyüten bir “dar çizgi”nin ister istemez metastaz yapması dışında başka nasıl değerlendirebiliriz?
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024