Halil BERKTAY
[14 Nisan 2020] Erdoğan-Soylu depremini yazacaktım ama şimdilik bırakıyorum bir kenara. Daha kritik, daha âcil bir mesele var. Türkiye’nin vaka ve ölüm istatistikleri.
Toplamda, 9 Mart’a (güya) sıfır vakayla geldik; binler ve onbinlerden hızla geçip dün akşam itibraiyle 60,000’in üzerine çıktık. Buna karşılık ölüm rakamları çok düşük. Günlük bazda henüz 100’ü bile bulmadı ve toplamda 1,000’i yeni geçiyor. Zaten herkes de görüyor ve tartışıyor bunu. Muhtemelen, deniyor, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği çifte kodlama sistemini Türkiye uygulamadığı için oluyor. WHO/DSÖ, (a) test yapılıp COVID-19 için pozitif çıkan ve sonra ölenler; (b) klinik bulguları COVID-19’e işaret eden ama test yapılmamışken veya test yapılmış ve negative çıkmışken ölenler için iki ayrı kod öneriyor. Birçok ülkede hepsi koronavirüs ölümleri olarak kaydediliyor. Bazılarında ise sadece ilk kriter uygulanıyor. Diğerleri ise bulaşıcı hastalık, pnömoni (zatürree) vb diye geçiyor. Türkiye de bunlar arasında. Dolayısıyla gerçek ölüm sayılarının açıklananların üzerinde olması muhtemel gözüküyor.
Olabilir tabii. Fakat sorun sadece kantitatif düzey (mutlak nicelik) meselesi değil. Aynı zamanda istikrar meselesi. Günlük ölümler bir çentik çıkıyor, 60’lardan 70’lere geçiyor diyelim. Sonra her nasılsa hep orada kalıyor; 79 – 69 – 76 – 73 – 75 – 76 diye gidiyor.
Sonra 90’lara sıçrıyor ve gene aynı şey oluyor; son beş gün itibariyle sadece bir iki oynayıp (ki oynama sayılmaz) 96 – 98 – 95 – 97 – 98 şeklinde seyrediyor. (Oysa bu arada toplam vaka sayısı 42 – 47 – 52 – 56 – 61 binlere çıkıyor.) Bu mümkün mü? Yani diyelim ki fevkalâde tedavi yöntemlerimiz var ve ölümler o yüzden düşük; o kadar ki, vaka/ölüm oranımız Almanya’dan bile çok daha iyi çıkıyor. Fakat problem baki. Vaka sayısı bu şekilde artarken, onun bir fonksiyonu olması gereken günlük ölüm sayısının, nisbeten düşük kalmasının ötesinde, hemen hiç kıpırdamaması nasıl açıklanabilir?
Ben bu istatistikî olasılıkları tartar ve yazayım mı, yazmayayım mı diye düşünürken, bir tür “ihbar” geldi, tam da iktisatçı, matematikçi ve istatistikçi, üstelik olasılık (probabilite, ihtimaliyat) uzmanı bir arkadaşımdan. “Hocam, resmi makamlarca açıklanan veriler temelinde, toplam ölümlerin, toplam korona vakalarının yüzde kaçı olduğuna baktınız mı, meselâ son 10 gün için?”
Hayır, bakmamıştım. Oturup hesapladım. Ve karşıma şu inanılmaz tablo çıktı:
Tarih |
Toplam ölüm sayısı |
Toplam vaka sayısı |
Yüzde (1000’lere kadar yürütülmüş) |
Yüzde (10’lara kadar yuvarlanmış) |
|
||||
4 Nisan 2020 |
501 |
23,934 |
2.093 |
2.1 |
5 Nisan |
574 |
27,069 |
2.120 |
2.1 |
6 Nisan |
649 |
30,217 |
2.147 |
2.1 |
7 Nisan |
725 |
34,109 |
2.125 |
2.1 |
8 Nisan |
812 |
38,226 |
2.124 |
2.1 |
9 Nisan |
908 |
42,282 |
2.147 |
2.1 |
10 Nisan |
1,006 |
47,029 |
2.139 |
2.1 |
11 Nisan |
1,101 |
52,167 |
2.110 |
2.1 |
12 Nisan |
1,198 |
56,956 |
2.103 |
2.1 |
13 Nisan |
1,296 |
61,049 |
2.122 |
2.1 |
Neden inanılmaz diyorum? Çünkü bu kadar istikrarlı bir korrelasyon, insan iradesinin dışında cereyan eden doğa olaylarında, fiziki sistemlerde bile zor görülür, mutlak, doğrusal ve tek-faktörlü bir determinasyon ilişkisinin olmadığı iki değişken arasında. Hadi bazen 2’nin de altına düşsün, bazen 2.3 veya 2.5 filân olsun. Hayır. Her nasılsa, sürekli 2.1’i tutturuyor. Kaldı ki burada işin içine insan faktörü de giriyor, her gün kaç kişiye ulaşıldığı, kaç kişiye test uygulandığı ve kaç vaka tesbit edilebildiği açısından. Bu işlemlerde, iradî (kastî) olmayan “hatâ” payları fizikî sistemlere göre çok daha büyük. Ve dolayısıyla uzun süreler ve büyük rakamlar söz konusu olduğunda böyle bir istikrar yakalamak büsbütün zor. Uzman istatistikçilerin çok hayretle bakacağı bir zaman serisiyle karşı karşıyayız. Nitekim 10 gün boyunca küsuratına kadar tıpatıp aynı kalan bir ölüm/vaka yüzdesi hesabına başka hiçbir ülkede rastlamıyoruz.
Bana “ihbar”da bulunan arkadaşım şu soruları da eklemiş: Tesadüf olabilir mi? Matrix’te mi yaşıyoruz? Yoksa ve ilâhî bir düzen de değilse, insanî bir düzen mi söz konusu? Ben oradan devam ettireyim: İnanmak istemiyorum ama, insanî bir düzen söz konusuysa, resmen açıklanacak vaka sayısı mı, veri kabul edilen ölüm sayısına uyarlanıyor? Açıklanacak ölüm sayısı mı, veri kabul edilen vaka sayısına uyarlanıyor? Ya da her ikisi mi birbirine uyarlanıyor?
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024