Halil BERKTAY
[29 Ekim 2020] Serbestiyet’te son haftalarda çıkan bazı yazıları, özel bir nedenle çok önemsiyorum: Metin Karabaşoğlu, “Oksidentalizm: Panzehir değil zehir!” (7 Eylül); Metin Karabaşoğlu, “Görmemiz gereken gözbağı” (21 Eylül); Metin Karabaşoğlu, “Vatanseverlik görünümlü narsizmler” (13 Ekim); Metin Karabaşoğlu, “Siyasî iktidarlar fikrî iktidar derdine düşerse, çıkacak sonuç slogan üretmek” (23 Ekim); Alper Görmüş, “Neşesiz, sorudan hoşlanmayan, siyasetin esiri olmuş bir ‘reel din’ ve dindar” (19 Eylül); Alper Görmüş, “Dünyasız bir kafayla siyasî iktidar mümkün, fakat kültürel iktidar değil” (24 Ekim); İhsan Bilgin, “Batı taklitçiliği” (28 Ekim); nihayet Erkan Koca, “Hatâ neredeydi?” (29 Ekim). Hepsi, şu veya bu şekilde Doğu-Batı sorunsalı, dindar-muhafazakâr mahallenin iç âlemi, tırmandırılan genel Batı düşmanlığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu yakınlardaki “fikrî iktidar olamadık” yakınmasının (19 Ekim) arkaplanı etrafında dönüyor.
İlk altısının üzerine, bir de Etyen Mahcupyan’ın iki gün önceki “Büyük yenilgi: Kültürel hegemonya” yazısı geldi (27 Ekim 2020). Hem diğerlerini taçlandırdı, kuşattı ve birleştirdi, hem de kendi ağırlığını ekledi. Tam anlamıyla, zamanı gelmiş bir müdahale teşkil etti. Tabii katıldığım çok şey var. Saysam mı acaba? (1) Rusya ile Osmanlının paylaştığı, Batı’ya kıyasla gecikmişlik ve geçilmişlik sendromu (ben kendi sözcüklerimle ifade ediyorum). Buna karşı, hızlandırılmış yetişmeciliğin uç vermesi ve her iki toplumda otoriter, tepeden inmeci biçimlere bürünmesi (birinde sosyalizm, diğerinde Kemalizm). Modernizatör aydınların parti-devlet diktatörlükleri.
(2) Fakat anlam dünyalarında çok temel bazı sorular. Katolik Batı biz Ortodoksları nasıl geçebildi? Hıristiyan Batı biz Müslümanları nasıl geçebildi? Biz Türkleri nasıl geçebildi? Türk-İslâm sentezini nasıl geçebildi?
(3) Bu sorulara hem açıklama anlamında cevap verilememesi, hem alternatif anlamında cevap bulunamaması. “Çünkü atmak zorunda oldukları adımı bazen anlamadılar, bazen anlayıp hoşlanmadılar, bazen de eksik attılar.” Buna bir de “üstelik atmış gibi yaptılar”ı, yani gerekli adımları eksik ve yarım yamalak attıkları halde atmış gibi yaptıklarını ekleyebilirim. Hemen bütün 19. yüzyıl reformlarının bir boyutudur bu. Büyük Devletler (evet, eşitsiz emperyalist ilişkiler içinde) bir dizi reform talep eder. Yapılmayacağı veya yapılamayacağını bile bile. Bu, onların ikiyüzlülüğüdür. Karşılığında Osmanlı itiraz eder, süründürür, sonunda (faraza) yüzde otuz yapar, ama yüzde doksan yapmış gibi gösterir. Bu da bizim ikiyüzlülüğümüzdür. Zaten “mış gibi yapma” alışkanlığımız da buradan, bu “uzun 19. yüzyıl” arkaplanından gelir.
(4) Mahcupyan, “Savaş sonrasında Sovyet sisteminin en güçlü addedildiği anlarda bile” Rus aydınları ve orta-üst sınıfının Batı’nın bilim, sanat ve gündelik hayat kültürünün cazibesi altında kaldığını saptıyor. Çok doğru. Ve bu noktada, Stalin’in sadık adamı, “sosyalist gerçekçilik” teorisyeni Andrey Jdanov’un 1946’da “Rus olmayan” sanat eserlerine karşı açtığı kampanyayı hatırlamamak mümkün değil. Şu satırları, henüz yayınlanmamış, ama sanırım şimdi yayınlamak isteyeceğim Dmitri Şostakoviç ve Halim Spatar başlıklı bir çalışmamdan alıyorum: “Aynı zamanda son derece milliyetçiydi Jdanov; Lenin olsa, tipik bir Büyük Rus şovenisti derdi. Bu arada Soğuk Savaş başlamış; Jdanov dünyanın ‘emperyalist’ ve ‘demokrat’ diye ikiye ayrıldığı teorisini kurmuş; (İttihatçı ve Kemalist kuşaklardan Türk milliyetçileri için de bir küfür sözcüğü olan) ‘kozmopolitizmi’ hedef tahtasına oturtmuştu. Bu, kültür ve sanattaki bütün Batı etkilerini silip yerli ve millî Rus yapıtlarını öne çıkarmak anlamına geliyordu. Atlas Okyanusu’nun bir ucunda Senatör Joseph McCarthy ‘Amerikan aleyhtarı’ faaliyetlere karşı; diğer ucunda, SSCB’nin Rus Federe Cumhuriyeti’nin Yüce Sovyet Başkanı Andrey Jdanov ‘Rus olmayan’ sanat eserlerine karşı harekete geçmekteydi. (…) Bu suretle ABD gibi SSCB’de de bir cadı kazanı kaynamaya başladı. Merkez Komitesi bir kararname yayınlayıp bütün Sovyet kompozitörlerinden sadece ‘proleter’ müzik bestelemelerini istedi. Ardından Besteciler Birliği de özel bir kongre toplayıp, suçlanan bütün bestecilere tek tek özeleştiri yaptırdı ve alenen pişmanlık beyan ettirdi.”
Tabii bu aynı zamanda bir itiraftı Jdanov açısından. Ve ilginçtir, şimdi aynı itiraf, AK Parti iktidarındaki Türkiye’de yaşanıyor. “Fikri iktidar olamadık” deniyor; doğru, ama çözümler çok yanlış yerde, hattâ bakılacak yönün tam zıddında aranıyor ve Jdanov (veya Stalinizm) benzeri sonuçları beraberinde getiriyor. Bana göre en temel ve genel sonuç, gerek Metin Karabaşoğlu’nun (23 Ekim), gerekse Alper Görmüş’ün (24 Ekim) işaret ettiği nedenlerle, sığlaşma, kalitesizleşme, bayağılaşma, kitsch’leşme. (5) Etyen Mahcupyan da sıralamış bu çıkmazın birçok tezahürünü (ben gene kendi ilâve ve nüanslandırmalarımı iliştiriyorum): Tarihi yeniden yazma çabasını, gerekli eleştirellikten tümüyle uzaklaştırıp, şişirilmiş ve çarpıtılmış bir hamasete dönüştürmek. Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman ve şimdi Büyük Selçuklular gibi (Payitaht Abdülhamit’i de unutmayalım), yanlış, kof, temelsiz dizileri (Mahcupyan “patetik girişimler” demiş), büyük bir ezikliğin hayalî telâfisi niyetine sunmak. Nihaî çöküş çağında, abartılacak tek tük zafer arayıp hemen onun da dizisini yapmak (Kut’ül Amare).
Asıl kültür alanına girersek — “bin yıllık fethi” (Devlet Bahçeli) şimdi Ayasofya ve Kariye üzerinden sürdürmek. Bizans mozayiklerinin üzerine perde çekmeyi kültürel hegemonya zannetmek (bkz yukarıdaki başlık resimleri). Böylece asıl mimariyi mahvetmek: Khora/Kariye’nin o muhteşem tonozu ve kubbesini tümüyle yoketmek; tavan yüksekliğini üçte bire indirip iç mekânı alabildiğine basıklaştırmak, yassıltıp orantısız bir ucubeye dönüştürmek — ama sonra bir de alçıyla sıvamadık diye övünmek. (6) Madalyonun diğer yüzünde, Mahcupyan’ın kendi ifadeleriyle, Türk ve Müslüman kültür özelliklerimizin “kültürel hegemonya açısından elverişli bir değer” olduğunu sanmak. “Bize ait” sanatları (hat, ebru, çini, minyatür vb) canlandırarak, dünyaya “aslında” ne denli büyük katkılar yaptığımızı anlatmak.
Çoğaltayım mı biraz? Kültürel hegemonyayı altedeceğim diye, Batı’nın toptan reddine yönelmek. (7) Mahcupyan “kültürel ve fikri hegemonya kapitalizmin veya emperyalizmin sonucu değildir. Tersine, kapitalizm ve emperyalizm büyük bir kültürel ve fikri sıçramanın ve onun yarattığı hegemonyanın sonucudur” demiş. Tamamen değilse de büyük ölçüde katılıyorum (neresine katılmadığımı eleştiriler bölümünde söyleyeceğim). Ama işte İslâmcılığın, Türkçülüğün ve karışımlarının, buradaki hatırı sayılır doğruluk çekirdeğini, gerçeklik payını hiç görememesi. Dolayısıyla Batı bilimi, kültürü, sanatı ve düşüncesinin olanca etkisini, çekiciliğini, güzelliğini… ne derseniz deyin; sırf emperyalizm ve kolonyalizmin, yani şiddetin, baskının, sömürünün hesabına yazmak (bunun bir benzeri, Solun 1980 sonrası çöküşünü sırf 12 Eylül rejiminin baskı ve zülmüne bağlayıp, kendi kendisiyle yüzleşmeyi reddetmesi). Sonuçta, Batı’nın sırf emperyalizme indirgenmesi; bu dükkânda değerli hiçbir şey kalmaması. “Batı taklitçiliği”nin kapsamını habire genişletmek ve sonunda bilimin kendisini de bu hedefe oturtmak. Bizatihî bilimsel yöntemin kendisiyle hesaplaşmaya girmek. Pozitivizme çatarken, aslında bilimi ve bilim metodolojisini küçümsemeye, görelileştirmeye ve önemsizleştirmeye çalışmak. Faraza sosyal bilimler alanında, Ekonomi, Sosyoloji, Antropoloji, Felsefe, Tarih vb disiplinlerde mevcut olanca birikimi, bütün insanlığın hazinesi değil sadece “Batı bilimi” olarak kategorize edip, seçici eleştirisi yerine külliyen reddinin kapısını aralamak.
İngilizcede bir deyim vardır, throwing the baby out with the bath water diye. Bebeğin kirli banyo suyunu boşaltırken kendisini de çöpe atmak demektir. Türkçede pire için yorgan yakmak, kabaca buna denk gelir. İşte tam bu şekilde, bilimciliğin veya bilimperestliğin, bilim fetişizminin haklı eleştirisinden bir sıçramayla, bizatihi bilimi hedef tahtasına koymak. İnanç alanı ile bilim alanını (ayrılmışken) tekrar birleştirmek. Aradaki sınırı kaldırmak. Bilimin içinde farklı metod ve yaklaşımlar olabiliyor diye, vahyi de bu farklı metod ve yaklaşımlardan biri gibi konumlandırmak. Dikkat edin: farklı, manevî bir hakikatla ilişkilendirmek yerine, getirip doğrudan bilim ile aynı platformda, bilimsel yöntem ile rekabete sokmak.
Daha geniş bir bağlamda, Batı, Batı bilimi, Batı kültürü, Batı medeniyeti karşısında sürekli “bizim medeniyetimiz”in üstünlüğünden dem vurmak. Ama içini dolduramamak. Yılmayalım ve kimliğimize daha fazla sarılalım gibi genel çağrılardan öteye geçememek. Bir zamanlar, faraza Kürt veya Ermeni sorunlarındaki resmî çizgiye “Türkün Türke propagandası” derdik. Çünkü dış dünyada tek bir kişiyi bile ikna etmesi imkânsızdı. Şimdi bununla örtüşen belki bir “Müslümanın Müslümana propagandası”nın vücut bulması. Ama bu sloganların ötesinde, şu “bizim medeniyetimiz” tek tek bilimler alanında, faraza İslâmî bir Fizik, Kimya, Biyoloji, Ekonomi, Sosyoloji, Tarih vb kuramı ve metodolojisi va’zedebilmekten çok ama çok uzak. Ancak ışık yıllarıyla ölçülebilecek kadar uzak.
Sonuçta, devlet dışında bir alan ve enstrüman kalmıyor elde, istenmeyen hegemonyaya karşı. (8) Mahcupyan şöyle yazmış: “Ancak yenme isteğinin bu denli ‘açlık’ ima etmesi, temeldeki sorunun her geçen gün ağırlığını artıracaktır. Böylece acilci bir ruh haline geçersiniz… Bir an önce büyük bir atılım yaparak Batı ile eşitlenme ve onu geçme hırsına kapılırsınız. Ve doğal olarak en kolayı seçersiniz: Yani askeri alanda ilerleme ve ölmeye itiraz etmeyen kitlelere dayanma…” Ben olsam biraz daha açarak dış politika derdim bunun adına. Görünen de o zaten: uluslararası ilişkilerde güç gösterileri ve boy ölçüşmeler. Irak (Kürt Özerk Bölgesi). Suriye ve Kuzey Suriye. Afrin, İdlib, “Barış Pınarı.” Libya. Mavi Vatan. Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs. Yunanistan. Fransa. Rusya. S-400’ler. Bu yüzden ABD (Trump’ın dostluğuna rağmen). Nihayet Dağlık Karabağ ve Ermenistan-Azerbaycan savaşı.
Böyle böyle, ister haklı ister haksız (ki her zaman da tümüyle haksız değil), fakat Türkiye’nin kapışmadığı ve çatışmadığı kim kaldı, ister yakın ister uzak çevresinde? Etkinlik arama, “belâ arama”ya dönüştü diye yazmış bir arkadaşım sosyal medyada. Financial Times’da David Gardner uzun bir inceleme kaleme almış, hükümetin gelip Putin duvarına toslamasını öne çıkaran. Rusya’nın İdlib’de Türkiye’nin desteklediği muhalif gruplardan birini bombalayıp (en az) 78 milisi öldürmesini, Azerbaycan’a misilleme olarak yorumluyor. Ekonomik darboğaz ve TL’nin çöküşüyle de birleştiriyor. (Merkez Bankası Başkanı, Türk Lirası aşırı değersiz demiş; Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dolar kurunu hiç önemsemediğini söylüyor; bari ben de, sağlık sektörünün borçlarını ödeyememesi yüzünden çok az grip aşısı getirilebildiğini ekleyeyim.) David Gardner kapsamlı tahlilini, Ankara için şimdi “çok fazla kırmızı ışık yanıp sönüyor” diye noktalıyor.
Hal böyleyken, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr Serdar Çam, Charlie Hebdo’daki (benim de gerçekten adî bulduğum) Cumhurbaşkanı Erdoğan karikatürü nedeniyle, “Piçsiniz, orospu çocuğusunuz” diye tweet atıp şecaat arzediyor Fransa’ya karşı. Bu nasıl bir dil, sorumlu bir politikacı ve devlet adamından? İnsanın nutku tutuluyor. Ama artık böyle bir düello mantığı hâkim. (9) “Bunlar insanı psikolojik olarak bir süre için rahatlatabilir” demiş Mahcupyan (tabii henüz bu küfür yokken; ama cuk oturmuş). Türkiye freni patlamış on tonluk bir kamyon gibi gidiyor yokuş aşağı. Aslında hiç istememesi gereken bir yere; Samuel Huntington’ın Medeniyetler Çatışması çukuruna sürükleniyor.
* * *
Şimdi benim de bir itirafta bulunmamın sırasıdır. Bundan iki gün önce Etyen Mahcupyan’ın yazısını ilk okuduğumda, biraz kızmıştım aslında. Çünkü gözüm öncelikle bir tarihçi olarak hatâlı bulduğum noktalara takılmıştı. Hemen onları da sayayım. Daha kısa bir dizi: (1) “Bunun [Batı’nın farklı bir zihniyet yapısı geliştirmesinin?] tarihini 11. yüzyıla kadar geri götürmek gerekir.” 11. yüzyıl, yani 1000’li yıllar? Yok öyle bir şey. Çok ama çok erken. O sırada, Kavimler Göçü’nün Germenleştirdiği Batı Avrupa, Karanlık Çağlar klişesiyle tarif edilen geçiş yüzyıllarından daha yeni çıkıyor; feodal toplum ancak kuruluyor. Henüz Haçlı Seferleri ve Arap-İslâm âleminden çalma-öğrenme süreci başlamamış bile.
(2) “Batı dünyası bu geçişi [yani yansımacı düşünüşten mütekabiliyetçi düşünüşe geçişi?] yaptıktan sonra, Rönesans ve devamı sayesinde yeni anlam dünyasını daha da güçlendirdi ve Doğu ile arayı sürekli açtı.” Hayır. Bir kere Batı diye bir şey yoktu henüz. Batı ile Doğu bu kavramlarla oluşmamış ve ayrışmamıştı. İkincisi, Mahcupyan’ın sözünü ettiği yeni anlam dünyası daha önce kurulmuş değildi. Ortaçağda kurulmuş da Rönesans ve sonrası ile güçlenmiş değildi. Ancak Rönesans ve sonrasında kurulmaya başladı.
(3) “Geniş 16. yüzyılda (1450-1650) yaşanan küreselleşme Batı’nın bilim, sanat ve gündelik hayat kültürü açısından üstünlüğünü apaçık hale getirmişti.” Gene hayır. Hep aynı noktadan: üstünlük daha önce oluşmuş da Erken Modernite ile “apaçık” hale gelmiş değildi. Ancak Yeniçağda, ancak oluşmaya başladı.
(4) “Çıkış noktası olarak şunu hazmetmekte yarar var: Osmanlı kurulduğu anda da, Fatih ve Kanuni zamanında da ve Türkiye Cumhuriyetine geçildiği noktada da fikir ve yaratıcılık açısından hep Batıdan ‘geri’ydi.” Tekrar hayır. Hele “Osmanlı kurulduğu anda,” yani 1300 dolaylarında hiç böyle bir gerilikten söz edilemez. Etyen Mahcupyan 1-2-3-4’teki görüşlerini hangi Avrupa Ortaçağ, İslâm ve Osmanlı düşünce tarihi okumalarına dayandırıyor? Hele şu 4. iddiası, benim tanıdığım pek çok ciddi, eleştirel, evrensel ölçülerde çalışıp ürün veren, anti-Oryantalist ve anti-Oksidantalist Osmanlı tarihçisinin tüylerini diken diken edebilir. Böyle bir hüküm, ancak henüz çok ilerideki yol ayrımlarından hareketle gerisin geri düşünerek, “demek öncesinde de geri olmuş olmalılar” tarzı retrospektif bir akıl yürütmeyle verilebilir kanısındayım.
(5) “Çünkü kültürel ve fikri hegemonya kapitalizmin veya emperyalizmin sonucu değildir. Tersine kapitalizm ve emperyalizm büyük bir kültürel ve fikri sıçramanın ve onun yarattığı hegemonyanın sonucudur.” Buna önemli ölçüde katıldığımı ama biraz da katılmadığımı daha önce de söylemiştim. En basiti, Hindistan’da, Afrika’da modern okulları kimler açtı? Modern hukuku kimler getirdi? Mahkemeleri kimler kurdu? Fikri ve manevi üstünlüğü, hangi maddi-askeri-siyasi üstünlük Batı dışı Öteki’lerin, the Rest’in kapısına taşıdı ve içeri soktu? Sonuçta kapitalizmin dünya çağında yayılması ve birçok örnekte doğrudan sömürge imparatorluklarıdır ki, kendi sıraları geldiğinde, söz konusu fikrî-manevî üstünlüğe ekstra bir katkıda bulundu. Zaten böyle olmasaydı, Batı kültürü dediğimiz şey emperyalizmle çıkagelmeseydi, “iyi Batı” ile “kötü Batı”yı ayrıştırmak çok daha kolay olurdu.
Özetlersem, Batı ile Batı dışı’nın (the West and the Rest’in) yollarının nasıl, ne zaman ayrıldığı konusunda, meğer çok “erkenci” bir tavrı varmış Etyen Mahcupyan’ın. Biraz şaşırdım doğrusu. O kadar “erkenci” ki, daha 1000-1300 arasında farklı ve üstün (veya, üstünleşmesi mukadder) bir “Batı”dan söz edebiliyor — ki bu da neredeyse Batı diye bir kategorinin hep varolduğu, ezelden beri hep mevcut ve üstün olduğu fikrine götürüyor.
Çok kısaca söylersem, bunlar çok aşırı iddialar; günümüz dünya tarihçiliğinin, haydi tamamının değil ama çok ciddî damarlarının, epey bir zamandır terkettiği pozisyonlar. Bugün bu Doğu-Batı sorunsalıyla ilgilenen birçok tarihçi, sonradan Batı içinde yer alacak toplumlar ve kültürler için özsel bir farklılık fikrindeki Avrupa-merkezci ve Oryantalist yaklaşımı reddedip, “erken” değil “geç” bir yol ayrımı fikrinde buluşuyor. Peter Stearns (Western Civilization in World History), Jared Diamond (Guns, Germs and Steel), Michael Cook (A Brief History of the Human Race), Clive Ponting (World History: A New Perspective), son otuz kırk yılın anti-Avrupamerkezci literatüründen benim kullandığım, oldukça da tanınan bazı örnekler. Peter Stearns, örneğin, neden Ortaçağda başlamadığının güzel bir tahlilini sunuyor. Jared Diamond ve Michael Cook, en azından Erken Moderniteye kadar Avrasya içinde bir Asya-Avrupa ayırımı yapılamayacağını işliyor. Clive Ponting, Avrasya’nın uzun süre en geri kuzeybatı periferisindeki Avrupa’nın biricik avantajının okyanusa çıkıntı yapması, dolayısıyla (henüz bilinmeyen) Amerikalara coğrafî yakınlığı olduğunu; ancak Yeni Dünya’nın yağmasıyla zenginleşip 1500-1750 arasında Hint Okyanusu ekonomik bölgesine nüfuz edebildiğini uzun uzadıya anlatıyor.
Tabii bunlar biraz ahret sorusu niteliğinde, her kuşağın kendi terimleriyle (ama Şark despotizmi, ama Asya Üretim Tarzı, ama Batı mucizesi, ama kültürel hegemonya) tekrar ve tekrar tartışacağı. Ve her kuşak kendi ayrışmalarını yaşayacak; nitekim bugün de muhafazakâr, gayet Batı-merkezci muhalifleri pekâlâ mevcut, özetlediğim eleştirel yaklaşımların (işte bir tanesi, bugün, 29 Mayıs günü Erkan Koca’nın yazdığı ünlü Bernard Lewis). Kaldı ki, Etyen Mahcupyan ve ben de iki başımıza şıp diye çözemeyiz bu meseleyi. Ama çağdaş historiyografinin biraz daha farkında olabiliriz sanıyorum.
Mamafih, aradan geçen iki günde biraz balans ayarı yaptım kendi kendime. Bu eleştiriler Mahcupyan’ın yazısının önemini ve ana doğrultusunun haklılığını küçültmemeli. “Kendilerini Batı karşısında yenik hisseden ve bu kabuğu gerçekten yırtmak isteyenlerin, söz konusu hamasi arayışları bırakıp cesur olması gerekiyor” demiş. Asıl sorun bu. Yüzde yüz katılıyorum.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024