Hasan Bülent KAHRAMAN
Prof. Yılmaz Esmer'in de Prof. Hakan Yılmaz'ın da yaptığı araştırma iki gerçeği ortaya çıkardı. Hem Türkiye muhafazakâr bir ülke hem de muhafazakârlık içerik değiştiriyor. Benim iki olgu hakkında söyleyeceklerim var. Önce şu muhafazakârlık meselesi.
Öteden beri söylerim. Türkiye'deki muhafazakârlık bütünüyle kültüreldir. O da İslamidir veya Müslümanlık algısına dayanır. Bu kompozisyonu muhafazakârlık diye adlandırmak bana göre ancak kısmen doğrudur.
Türkiye Batılı anlamda bir muhafazakârlık anlayışına sahip değildir. Batı muhafazakârlığı modernleşmeyle birlikte ortaya çıkmıştır. Sınıfsaldır. Özü itibariyle aristokrasinin muhafazasını öngörür. Batı muhafazakârlığında yerleşik değerlerin korunması, hiyerarşilerin kabullenilmesi, kolektif kimlik belirleyicilerinin içselleştirilmesi gibi hususlar işin içindedir. Din bunlar arasında bir olgudur sadece.
Oysa Türkiye'de muhafazakârlık her şeyden önde ve ötede dinseldir.İdeolojiler bizde laiklik ve dindarlık noktasında ayrışır birbirinden. Dolayısıyla muhafazakârlık kendisini İslam ve Müslümanlık üstünden tanımlar. Kaldı ki, sınıfsal sınırların olmaması nedeniyle Türkiye'de sınıf atlama yani sosyal mobilizasyon son derecede hareketlidir. Bu kadar hızlı değişen bir toplumda bildiğimiz anlamda bir muhafazakârlık söz konusu olamaz.
Bu bakımdan ele alınırsa son araştırmaların gösterdiği çarpıcı nokta şudur:Türkiye'de muhafazakârlık on yıllık iktidara rağmen artmıyor. Türkiye muhafazakâr bir toplum diye yeri göğü inletenler neden bu hususa dikkat etmiyor? Oysa bu çok ciddi bir sonuç ve sorulması gereken soru şu: bugünkü ölçüde bir modernleşmeye rağmen neden muhafazakârlık oranı değişmiyor? Öte tarafta gene araştırmaların gösterdiği bir başka hususiyet var, gençler ve eğitimliler arasında muhafazakârlık eğilimi artıyor. Bu durumun nedenleri de en az diğer sonuç kadar belki daha fazla incelenmeye muhtaçtır.
Bunlar bir yana ben başka bir tespite sahibim. Türkiye'de muhafazakârlık artmıyorsa da muhafazakârlığın gerek kendisini o evsafta görenler gerekse görmeyenler arasındaki kompozisyonu değişiyor. Daha dinsel bir muhafazakârlığa doğru kayıyoruz. Türkiye muhafazakârlaşmaktan çok İslamlaşıyor. İslami referanslar hayatın her noktasında artık çok daha fazla görünür ve hâkim. Bu bir.
İkincisi, herkesin sevinerek ve heyecanlanarak karşıladığı değişim: muhafazakârlık "yumuşuyor" Ama sadece muhafazakârlık değil dönüşen. Aynı şekilde kendisini laik olarak tanımlayan kesimlerde de bir yumuşama var. Bu yeni halin adı daha fazla anlayış ve kabul. (Hoşgörü demeyelim. O özünde bir hiyerarşi içeriyor. Hoş gören daima daha üstündür. Hoş görüyorum dediğinizde karşıdakinin yanlışını önceden kabul etmiş oluyorsunuz.) İki taraf da temel bir değer kabulünde ortada bir yerde buluşuyor.
Bütün bunlar AK Parti iktidarının 10. yılında gerçekleşiyor. Milli Görüş kökünden gelen bir kadronun iktidarı Türkiye'desağ muhafazakârlığın da Kemalist muhafazakârlığın da değişimini doğurdu.
Bu nasıl oldu ve son kongre bu bakımdan ne ifade ediyor?
Bunlar cuma günü cevaplamak için kendime yazdığım ev ödevi sorularıdır.
Kaynak:http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/kahraman/2012/10/10/muhafazakrlik-artmiyor-ama
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024