Hasan Bülent KAHRAMAN
1970'leri bilenler bilir. Hele öğrenci olanlar. Sınıflar ansızın basılırdı. Toplantı var denirdi. Herkes gider katılırdı. Sonra meydanlara taşardı insanlar. Ölenler ve öldürenler vardı. Herkes aynı sloganları atardı. Sağcılar, solcular birbirini kıyafetlerinden, bıyıklarından tanırdı. Her şey o derecedeşablonlaşmıştı. En küçük bir yaratıcılık yoktu. Herkes farklılığa düşmandı. Her şey simsiyahtı.
Devrimciler devrim beklerdi. Sağcılar da o devrimi engellemeyi şiar edinmişti. Hayatın aksı komünizmdi. Herkes ona göre hiza-istikamet alıyordu. Hiçbir şeyi küçümsemiyorum. Sadece 70'lerde kimsenin farklı bir şey söylemek istemediğini hatırlatıyorum.
Kimse gücenmesin, darılmasın, kızmasın. Bugün sokaklarda cereyan eden olayları, atılan sloganları gördüğümde o yılları anımsıyorum. Neredeyse her şey aynı. O yılların sloganları çınlıyor sokaklarda. O yılların yöntemleri neredeyse bire bir uygulanıyor. Sokağa çıkanlara, tepki gösterenlere, protesto edenlere ne diyebilirim? Demokratik bir tavır sergileyen bu insanlara ayrıca saygı duyarım. Hayat protesto ve reddediştir. Ne var ki, şu ya da bu siyasetin yandaşı olsunlar, önemli değil, insanların gösterdiği tepkinin davranış kalıpları beni düşündürüyor. Bu tavırlar eğer bana 70'leri çağrıştırıyor ve o yıllardaki tutumla bugünkü tutumun aynı olduğunu söylüyorsam burada bir çelişki var diye düşünüyorum. Her şey biraz daha farklı olmalı!
Farklı olmak zorunda. Taksim olaylarının başlangıcını düşünelim. Onca zeki, yaratıcı, yeni slogan, tavır, tutum. Bir tesadüf değildi. O insanlar orta sınıfa aitti. Daha iyi eğitimgörmüştü. Daha farklı sınıfsal ve sosyal çevrelerden geliyorlardı. Şiddete bulaşmadılar. Neye karşı çıkıyorlarsa onu ifade ettiler. Dile getirdiler ve bu maksatla da yeni bir dilkullandılar.
Ardından gelen kesim yakıp yıktı. Kırıp döktü. Yöntemleri de, sloganları da, 1970 modeldi. Bunu bir geri gidiş, bir gerileme olarak nitelendirmekle kalmıyorum. Biliyorum, kızanlar olacaktır ama önemli değil, bildiğimi söyleyeyim, farklı bir sınıfsal ve sosyal çevrenin tepkisiolarak görüyorum. Nasıl öncekiler orta sınıfların, üstelik toplumsal güçlerini kanıtlayacak biçimde, ifade ettiği bir siyasal reaksiyon ise bu da lümpen çevrelerin, alt orta sınıfların, "underclass" çevrelerin tepkisiydi. Bunun değişmesi gerektiğini ısrarla işaret ediyorum.
Değişim zaruretinin bir sebebi belirttiklerim ise bir diğer sebebi de Türkiye'de yaşanan sosyo -politik dönüşümdür. Yıllardır söylerim. Son 20 sene Türkiye toplumunun daha önce hiç görmediği ölçüde politize olduğu bir dönem. Milyonlarca insan, çok geniş toplum kesimleri şu veya bu biçimde siyasal tepki gösteriyor.
Kimse kendini aldatmasın. Bugünkü iktidarın tabanını oluşturan kesimler sonuna kadarsiyasaldır. Onlar kendilerini bu derecede siyasallaşmış sayar ve içinde siyaset olmayan bir bardak su bile içmezlerken ve asıl önemlisi, bunu demokratik biçimde dile getirirlerken, sokağın "bu şekilde" ayaklanmasına da tepki gösteriyorlar. Yani demokratik tepkiyle şiddete dayalı tepki arasındaki gerilim tayin etti 2013 sonrasını.
Beğenin beğenmeyin. Gerçek budur. Bir manada kentsel siyasal tepkiyle kırsal/ feodal siyasal tepki arasındaki fark bu. Küçük burjuva radikalizminin sertliği de diyebilirsiniz, "o" dile meraklıysanız. Ama bunun artık başka bir kalıba dökülmesi gerekiyor. Kobani olayları da, bana aynı şeyi kanıtlamış görünüyor. Lümpen siyasetin bir sonu olmalı. Aksi takdirde politik görünürken apolitik bir pozisyon başlayacaktır. Ya da siyaset anlamından, hatta işlevinden soyunacaktır. İş, bunu tersine çevirmektir. Şimdi. Hele Kürt meselesi bu kıvama gelmişken...
Siyaset şiddete karşı barajdır ve onun bittiği yerde başlar. Eski resimlerle yaşanmaz, onlar hüzün ve solgunluktur...
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025