Hasan Bülent KAHRAMAN
Yavuz geldi, yok abi dedi, seyredilmez, paraya yazık oldu; çocuğun biri ikide bir korkunç feryat ediyor, bir de filmin başından sonuna kadar trampet çalıyor, bırak Allah aşkına.
Bahsettiği, Yavuz'un (kardeşim), Volker Sclöndorff'un, Gunter Grass'ın Teneke Trampet romanından yaptığı filmdi.
Sonra ben koştura koştura gittim, 'romanına' zaten tutkundum, çok beğendim. Yeni Alman Sineması'nın bir uzantısı mıydı, bilemem, ama etkileyiciydi çok. Yönetmen, zor, çetin bir film çıkarmıştı.
Ama roman da öyleydi.
Şimdi bakıyorum, Grass'ı, bütün dünyaya tanıtan 1959 tarihli bu romanın öneminden bahsediyor herkes.
Fakat Teneke Trampet'in 20. yüzyılın savaş sonrası döneminde yazılmış en büyük, en görkemli romanlardan biri olduğunu düşünsem bile hiç mi hiç okunduğu kanısında değilim. Hele bugün galiba hiç ele alınmıyor. Cem Erciyes bunu yazdı ve Grass'ın kitaplarının artık Türkçede bulunmadığını belirtti. Türkiye Grass'ı 1970'lerde tanımıştı, ilk çevrildiğinde, sol çevrelerde ve herkesin harıl harıl romanla içli dışlı olduğu bir dönemde. Görüşüm görüş; o zaman da okunmamıştı. Ulusların da roman ve anlatı (her alanda) karakteristiği ve zevki vardır. Grass bize uymazdı.
Nedeni bu durumun, sanırım, Grass'ın Almancada yaptığının iki düzeyde aşılmasıydı.
Bir, şöhretini Grass'tan sonra edinen, Thomas Bernhard gibi 'oda edebiyatı' ('oda müziği' gibi) edebiyatçılarının, bütün farklarına rağmen, 'zor roman' (buna ben yoğrulabilir, yeniden şekillendirilebilir yapısı itibariyle 'plastik roman' diyorum ama buradaki plastik, 'naylon' anlamına değildir, zaten plastik de maddenin şekillendirilebilir halidir) geleneğini çok ileri bir çizgiye taşımasıdır.
İki, Latin Amerika'nın büyülü gerçekçi romanlarının ortalığı işgal etmesi, Grass'ı gölgelemesidir. Kaldı ki, Grass da 'büyülü gerçekçiliği' benimsemiş değildi; olsa olsa gerçeküstücülüğü yedeğinde tutan bir yazardı.
Gene de asıl neden, Grass'ın politik eyleminin gelip romancılığını örtmesidir.
20. yüzyılda, toplumsal, hatta insani meseleler için kendisini yok etmeyi göze alan aydın tipinin son örneklerindendi.
Almanya'nın savaşta neler yaptığını ilk deşenlerdendi. Sosyal demokrattı. Yani romancılığından ziyade büyük bir şahsiyet olarak yer etti zihinlerde.
***
Fakat bunların hiçbiri benim açımdan Grass'ın Soğanı Soymak kitabındaki pozisyonu kadar ilginç değil. Kitapta, Grass, yıllarca insanları, toplumu suçladığı, kınadığı Nazilerle birlik olduğunu, Nazi olduğunu itiraf etmişti. Çok sert bir yazı yazmıştım o zaman. (Radikal 2/ 3 Eylül 2006) Bugün de görüşlerimi koruyorum.
Mesele gençliğinde Nazi oluşu değildi.
İnsan o rüzgârlara o yaşlarda kapılabilir.
Mesele Grass'ın bunu saklaması, gerçeği dile getirmemesi, kendinden başkalarını takbih etmesiydi. Yoksa baştan itiraf edip ardından daha sonraki görüşlerini ve konumunu oluştursaydı söylenecek bir şey yoktu, tam tersine, ayrıca takdir edilmesi gerekirdi. Oysa Grass ne etik ne de ahlaki bir tutum alıyordu. Zaten böyle bir şey neden, nasıl saklanır aklımın almadığı bir şeydir...
Gene de 20. yüzyılın, gerçekten 'eski yüzyılın', gerçekten 'eskimiş yüzyılın' önemli bir figürü olarak yaşadı, doğrusu ve yanlışıyla. O yüzyılın meselesi ise, zaten, doğrunun yanlışın, yanlışın doğrunun içinden çıkması değil miydi?...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bilge ve bilgin Mete Tunçay
19.08.2025 - Sol dönüşüm ve kültür
18.08.2025 - Taşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP
17.07.2025 - Türkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti
20.06.2025 - ‘Radikal şıklar’, Kürtler ve Sırrı Süreyya ‘gerçeği’
13.05.2025 - Şark kültürü ve Sırrı Süreyya Önder: Küçük bir değini
5.05.2025 - ‘Demokrasi sosyal’ ve ‘ilk insan’
6.03.2025 - Avrupa, Avrupa’ya düşman
26.02.2025 - Muhalefetsiz toplum üstüne düşünceler ya da muhalefetin boğduğu muhalefet*
13.02.2025 - CHP’de sosyal demokratik bir dönüşümün zorunlulukları ve olanakları
6.01.2025
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Betül SANLI
Hocam Allah cc razi olsun bizim muslumanlarida uyandirmak lazim. Ayakta uyuyoruz. Muslumanim diyen bi kadar insan Eger yilbasi denen tuketim cilginligini koruklemeseydide Cok sey degisirdi