Hasan Bülent KAHRAMAN
Allan Bloom, çok meşhur olup aylarca, hatta yıllarca New York Times'ın en çok satanlar listesinde kalan kitabı Amerikan Aklının Tükenişi (Closing of the American Mind) kitabını yayınladığında yıl 1987 idi.
Bloom, sonradan Amerikan neocon hareketinin üssü olan Chicago Üniversitesi'nde hocaydı. Chicago, Nazi Almanya'sından kaçıp gelen bazı Alman hocaların tesiri altındaydı. Onların başını çeken Leo Strauss, çok etkileyici, çarpıcı şeyler söyleyen, ama temsili, çoğulcu, parlamenter demokrasi konusunda çok tereddütleri olan bir siyaset kuramcısıydı. Sonradan Wolfowitz'lere kadar varan Amerikan sağı onun sigara içerek anlattığı derslerin tesiri altındaydı. Bloom'un kariyerini ve zihniyetini de o biçimlendirmişti.
Bloom bu ekoldendi ve birdenbire bomba gibi patlayan kitabının iddiaları bir hayli abartılı, şaşıtıcı ve muhafazakârdı. Pop/ Rock müzikten edebiyata, Amerikan kampuslarındaki hayata, cinsel özgürlüklere kadar her şeye karşı çıkıyor, ucuzluğun, sıradanlığın, kolaylığın Amerikan akademiyasını, düşüncesini, yaşama tarzını esir aldığını söylüyordu. Amerika'nın yeniden geçmişine, köklerine, temel değerlerine dönmesi gerekiyordu.
Bloom'un öne sürdüğü görüşler, bütün muhafazakâr çevrelerde dile getirilen neredeyse işin alfabesi diyebileceğimiz düşünceler. Fakat kitap "Amerika batıyor mu" sorusunu ilk kez bu derecede açık bir şekilde sorması nedeniyle bu ölçüde tutulmuştu. Nihayet o metni kendisine kılavuz edinen Amerikan sağı, çok kısa bir süre içinde Raegan'ı seçti. O da Rambo filmleri falan eşiliğinde "yeniden güçlü Amerika" sloganıyla geldi, yerine oturdu ve Amerika'nın, çarşamba günü yazdığım gibi, Clinton'a, Obama'ya rağmen büyük sağ kaymasını başlattı.
Soğuk Savaş, o dönemde bitti, ardından gelen Baba Bush dönemindeAmerikan emperyalizmi büyük hamlesini Irak savaşıyla başlattı, Oğul Bush,artık muhafazakârlıktan çıkıp, basbayağı otoriter bir rejime dönüşmüş olanAmerikan taassubunun sınırlarını Afganistan'a, OD'ya kadar uzattı. Çarşamba günü yazdığım gibi, Obama bu delice gidişe bir tepkidir ama gene de, bırakın popülist, sağ medyaları, Slate gibi "şık", "cool" internet mecralarında bile "Amerika batıyor mu" diye makaleler çıkıyor.
Nedir bu işin aslı, astarı?
Bana kalırsa bu soru, bu arayış öncelikle bir ürküntüden kaynaklanıyor. Arkasında neo-con'ların yarattığı o uydurma, paranoyak "Amerika tehdit altında" korkusu yatıyor, koca bir ulus özgüvenini yitirdi. Fakat bunu besleyen önemli ve daha objektif bir neden var: Amerika, hâlâ teknoloji üreten bir ülke. Hâlâ İngilizce Globish denilecek kadar etkili, küresel bir dil, dünya "Amerikan icadı" olan internet, facebookla yatıp kalkıyor ama artık 1960'larda olanlar olmuyor.
O dönemde üretilen Amerikan teknolojisi bir de hâkim Amerikan ideolojisi, yaşama tarzı üretiyor ortalığa salıyor, saçıyordu. Şimdi böyle bir durum yok. Dünya Amerika'nın ürettiği teknolojiyi alıyor, kullanıyor fakat Amerikan tarzı yaşam diye bir şey kalmadı, yok. Soğuk Savaş'ın bitmesi, blokların dağılması bu işte ne kadar etkiliyse, 1980 sonrasında İslam, yerellik, çokkültürlülük gibi kavramların egemen, hâkim bir ideolojiye alternatif oluşturması da bir o kadar etkili.
Öte tarafta da ekonomik krizler var, Amerika'nın OD'da çöken siyasetleri var, bilhassa o bölgeden dünyaya dalga dalga yayılan Amerikan karşıtlığı var. Bizim gençliğimizde, 1970'lerde, bizden öncekilerin çağı 1960'larda gene bir "Amerikan aleyhtarı hareket" vardı ama bu soldan geliyor, daha işin başında ideolojik kabul ediliyordu. Soğuk Savaş zaten bunun böyle olacağı anlayışı üstüne kurulmuştu, dolayısıyla, ortada Amerika'nın Vietnam, Güney Amerika, hatta Türkiye veOD müdahaleleri bulunmasına rağmen gördüğü tepki bu düzeyde değildi. Sol üstünden gelen bu eleştiriyi karşısına kolaylıkla alabiliyordu Amerika ama şimdi daha sivil ve dinsel kökenli bir tepkiyle başa çıkamıyor. OD'da politika üretemeyişinin altında da bu yatıyor.
Yani, Amerikan muhafazakârları Amerika batmasın diye akıllarınca uğraştıkça Amerika bataklığın dibine çekiliyor.
Bu kadar ceza bile yetmez Bloomcu neoconlara!
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024