Hasan Bülent KAHRAMAN
Keşke öyle olsaydı ve sol üstüne bir tartışma cereyan etseydi. Onun yerine bir hesaplaşma gündeme geldi. Yararsızdır demenin imkânı yok. Bundan 35 yıl öncesinin duyguları, pozisyonları, anlayışları ortaya dökülüyor ve bir yüzleşme ortamının doğmasına çalışılıyor.
Ne var ki, tartışma haddinden fazla tek boyutlu kaldı. Soğuk Savaş döneminin çok karmaşık denklemleri içinde oluşmuş düşüncelerinden hareketle hem o solun hem de genel olarak solun tahkirine dönüştü iş. İşin ilk kısmını eski solcular üstlendi. İkinci kısmını ise ne olursa olsun sola küfretmeyi üstlenmiş ezeli, ebedi sol düşmanları.
35 yıl önce 1 Mayıs olaylarını yaşayan solun bugünden bakınca dehşet veren hataları, eksikleri var. Bu yadsınamaz. Ama dönemin en parlak, en iyi yetişmiş, en nitelikli insanları da gene o solun bünyesindeydi. Bu başlı başına bir meseledir. Nasıl oluyordu da o insanlar şimdi bugün tartışılan ve hakikaten insan aklının almayacağı o tutumlar içine giriyordu? Gerçekten araştırılması gereken bir olgudur bu ve dönem ancak bu tür araştırmalardan sonra anlaşılabilir.
Dönemin Maocu, Stalinist anlayışları kadar siyasetin doğasından kaynaklanan çıkmazlar da vardı işin sarpa sarmasında. Ne yalan söyleyeyim kendi payıma o günlerde değil o günlerden bugünlere gelmiş insanların şimdi sürdürdükleri tutumlara baktığım zaman da bazı büyük noksanlar görüyorum. Sadun Aren daha ölmeden biraz önce bile Sovyetler'in Prag işgalini savunmuyor muydu?
Bütün bunlar tamam ama işin bu kısmını hatırlayarak ve hatırlatarak müthiş bir sol/cu avına çıkmak, ortaya atılmış bir düşünceyi, bir önermeyi solu bir kere daha ezmek için fırsat bilmek, o maksatla kullanmak çok mu doğru?
Bugünün solu nasıl olacak sorusunun cevabını, değil biz, kimse bilmiyor. Çok uluorta söylenen bazı temel ilkelerin geçersizliği besbelli. Yeni bir sola ihtiyaç var ama henüz doğmadı. Böyle bir boşluk solun tahkirinde en azından Türkiye bakımından bana göre ürküntü veren boşluklar meydana getiriyor. Sadece siyaset açısından değil, toplumsal örgütlenme ve ilişkiler bakımından da.
Bu kendiliğinden olmadı. Sol nefreti sistemli bir devlet politikası olarak 1980'le birlikte yaratıldı. 1980 öncesinde 5 bin kişi öldü bu ülkede. Bunların neredeyse tamamı soldandı. Devlet, ülkücüleri devlet görevlisi olarak kullandı. (2 Mayıs 1977 sabahı onlara yakın Tercüman'ın manşeti 'Kızıllar Kudurdu' idi.) Şimdi geriye dönüp bütün sekter tutumlara rağmen hâlâ o günlerin intikamını alırcasına ve o günlerin tartışmalarındaki haklılığı kanıtlamak istercesine yaşananların sorumluluğunu tek fail olarak solun üstüne yıkmak hem olmayacak şeydir hem de o 80 sonrasının sistemli devlet politikasıyla aynı çizgiye düşmektir.
Bir etkenin, bir olgunun hazırlanışında çeşitli düzeylerde katkısı vardır. Bir şeyi onlardan birini ifade etmek başkadır, o etkeni tek belirleyici haline getirmek başkadır. Ne yazık ki, işler son tartışmada maksadı çok aşar biçimde oraya sürüklendi. Böylece bizatihi devletin mevcudiyeti ve fiili temize çıkarıldı. Çıkarılıyor.
Geleceğin solu dünün solundan çıkmayacak. Bu kesindir. Ne eski Dev Genç, ne eski Maocular, ne eski Sovyetikler olacak geleceğin solunda.
Yeni referans noktaları hazırlayacak yeni solu. O eski solu lime lime etmek de geleceğe katkı sağlamaz. Hâlâ eski tartışmaların sürdürülmesi anlamına gelir. Yeni Türkiye'de yeni bir sola ihtiyaç var. Ama bu önce devleti yenilemekle ve devleti eski eylemlerinde mahkûm etmekle kabildir.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024