Hüseyin ÇAKIR
AKP iktidarının kısa, orta ve uzun vadeli ideoloji ve politikalarını savunan eski "Marksist, solcu" bazı “yoldaşlar”, referandumda evet’i ödünsüz savunuyorlar. Üç gerekçe ileri sürüyorlar: Birincisi, “Vesayet sisteminin kurumsal yapısına son veriliyor.” İkicisi, “18 maddelik değişiklik, halka güvenmektir; bu demokrasiye, yani halkın iradesine saygı duymaktır.” Üçüncüsü,” bu değişiklikle yeni Türkiye kuruluyor, Türkiye demokratikleşiyor.” Diyorlar.
Siyaset felsefesi ve siyaset sosyolojisine göre 12 Eylül Anayasasının başlangıcı ve temel felsefesi olduğu gibi duruyorken, yapılan "yönetim sistemi" değişikliğini demokrasi olarak görmek için bütün cumhuriyet tarihi boyunca demokrasiyi hiç yaşamamış olmak 50 yıldan fazla 141-142 ve 163. maddelerin cenderesi altında yaşamamış olmak gerekir. Bu zamanları yaşamamış olanlar veya bu zamanlarda yaşamış olup da yasaklılığa aşık olanların bugün kurulmaya çalışılan otoriter bir sistemi demokrasi olarak görmelerine şaşırmamak lazım.
Yapılan anayasa değişikliği 12 Eylül Anayasasını felsefesini olumlayan ve bu felsefeyi daha radikalleştiriyor. Sistemi tek kişinin otoritesi/kararına bırakıyor.
Halk idaresine gelince: Çoğunlukçuluktan faşizm, darbecilik de çıkar, demokrasi de...
“Türkiye’de faşizm hiçbir zaman olmadığı kadar meşrudur. 11 Eylül’de(1980) bile bu kadar zihinselleşmemişti, içselleşmemişti. Biz faşizmi hep dar anlamda bir cuntacılık, kötü niyetli adamların bir araya gelip iktidarı ele geçirmesi falan olarak anlıyoruz. Aksine faşizm modern bir siyasal ideolojidir ve bir halk hareketidir. Naziler darbe ile mi iktidara geldi? Yüzde 65 oyla geldiler, yüzde 65; 1933’te. Kim oy verdi bunlara? Hepsi mi hastaydı bu adamların; psikopattı, ruh hastasıydı, yanlış bilinçlenmişti? Ne fark eder. İşte o zaman Reich diyor, “Kitleler bunu arzuladılar” diyor “istediler”. Biz böyle bir zamanlardan geçiyoruz. Dolayısıyla bu ülkede darbe olur, çok rahat olur, olabilir. Şunu demek istiyorum, paradoksal bir şey söylediğimi biliyorum ama bunları bana hep Carl Schmidt söyletiyor; muhafazakâr bir siyaset felsefecisi, çok derin bir konu başka bir zaman tartışırız ama eğer darbecilik halkın çoğunluğunda kabul görüyorsa zaten demokratik olan onun olmasıdır. (KÜYREL KONFERANSI 12 Aralık 2009 " Modernizm ve Sol” Prof. Dr. Besim F. Dellaloğlu) 15 Temmuz darbe girişimi nasıl bir darbeydi? Sis dağılsın, heyecan! geçsin, ajitasyon, propaganda barometresi düşsün... davalar hukuk ve adalet içinde adil olarak sonlansın, hakikatin kötü bir huyu vardır: Ortaya çıkmak.
Teorik olarak Faşizme en yakın zamanlardayız
Yeni Türkiye, halk iradesine dayanan demokrasi kuruluyor! diyen eski “yoldaşlar” Carl Schmitt'in tezlerini Türçeye çevirip Türk tipileştiriyorlar. Schmitt, Nazileri destekleyen çoğunluğu teorileştirdi, teorisinin özü: "Çoğunluğun istediği her şey demokrasidir" Schmitt daha sonra bu tezini yanlışladı ve Nazi partisinden ayrılıp Nazilere karşı mücadele etti.
Carl Schmitt Kim di Peki:
1 Mayıs 1933 tarihin de Nasyonal Sosyalist Parti( NSDAP- Nazi)'ye katıldı; hızlı bir şekilde Hermann Göring tarafından Preußischer Staatsrat (Prusya Devlet Konseyi) ve kasımda Vereinigung nationalsozialistischer Juristen (Nasyonal Sosyalist Hukukçular Birliği) başkanlıklarına atandı.
Haziran 1934'te, Schmitt kendi gazetesi Deutsche Juristen-Zeitung (Alman Hukukçular Gazetesi) için baş editör oldu. Nazilerin ırkçı teorilerini eleştirdi. Schmitt, Reichsfachgruppenleiter (Reich Profesyonel Grup Lideri) görevinden istifa etti.
"Devletin Bekası" adına demokratik rejimi "parçalanma-bölünme" olarak gören devlet içindeki bir güç, MHP'nin itelemesiyle, AKP'yi Milli Görüş ideolojisinden de daha geri bir noktada Türkçü- siyasal İslamcı sentezle devleti otoriter olarak yeniden yapılandırmayı amaçlıyor.
Bu tamamına erer mi? Ermez mi? Maç devam ediyor. Devlet içindeki çatışma sürüyor günün sonu nasıl bitecek göreceğiz. “Eski yoldaşlar” derin devletin bir kanadının Kürt kimliği başta olmak üzere Türkler dışındaki bütün kimlikleri yok sayan ( Bahçeli devlet için, Türklüğün bekası için Evet derken)otoriter sistem kurulmasına destek verdiklerinin farkındalar mı acaba diye hatırlatmak isterim.
AKP’li olanlara sözüm yok.
2017'nin AKP'si artık 2007 ve 2010'ların AKP'si değil. Ergenekon'un aklanmasından sonra ve 15 Temmuz darbe! girişimi sonrasında, güvenlikçi politikalar ve OHAL ilanından sonra keyfe keder bir iktidar zuhur etti. Anayasa değişikliği ile, OHAL hali normal hale getirilmeye çalışılıyor.
İçinde yaşadığımız zamana, gözüne mil çekilmiş veya iktidarın nimetleri paylaşanlar "iyi, güzel, vesayet kaldırılıyor" vs... vs.. diyebilir.
Çocuklarımızın, torunlarımızın bugünkü bir sistem ve politik ortamda yaşamasını istemiyorsak; Hayır demek, bir türlü ucunu yakalayamadığımız demokrasi, demokratik sistemi yakalamak için fırsat olabilir.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018