Hüseyin ÇAKIR
Bugün 10 Eylül. Türkiye Komünist Partisi’nin kuruluşunun 97. Yılı.
Türkiye Komünist Partisi (TKP) tarihi ile Cumhuriyetin tarihi yan yana getirildiğinde özetle şu söylenebilir: TKP’nin varlığının Mustafa Kemal tarafından tehlike olarak görülmüştür. 28, 29 Ocak 1921 de yaşanan katliam ile ilk siyasal cinayet ve komünistlerin kanı Cumhuriyetin kuruluş harcına karışmış oldu.
TKP kurulduğu günden itibaren ulusal kurtuluşun sosyal kurtuluş devam ettirmesini hedefliyor. Ancak tek parti ve sonrasında bütün iktidarlar döneminde amansız baskı, tutuklamalarla yüz yüze geliyor.
TKP tarihi tutuklamalar, sürgünler tarihidir. Ayrıntılarına girmeden tarih vermek bile Komünistler açısından durumu ortaya koymakta.
Cumhuriyet tarihinde TKP tutuklamaları: 1922: 1923: 1925: 1927: 1929: 1930: 1931:1932: 1933: 1934: 1935: 1938:1938-1944: 1944: 1946: 1951: 1953.
Bütün tutuklamalar sonucu parti yönetiminin sürekliliği kesintiye uğruyor ve parti içi sert tartışmalarla kopmalar oluyor.
Varlık yokluk mücadelesi veren TKP 1973 ‘de ’60’lı yıllarda yükselen sosyalist hareket ve TİP içinde yer alan bir kesimin TKP’yi arayıp bulmasıyla Atılım yapma kararı alınıyor bu kadrolar aynı zamanda parti yöneticileri oluyorlar.
70 yıl yasaklı ve illegal TKP, Ocak 1991’de TİP-TKP’nin birleşmesi sonrasında yasal komünist parti kurmak için 66 yıl sonra TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın ve TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu (Nabi Yağcı) 16 Kasım 1987’de ikinci Dönüşü yapıyorlar.. Yazının son bölümünde bu Dönüşe değineceğim.
10 Eylül TKP’nin kuruluş hikâyesi…
Komintern’in 21 Temmuz-6 Ağustos 1920’de toplanan ikinci kongresinde kabul edilen Lenin’in ‘Sömürgeler ve Geri Kalmış Ülkelerle İlgili Tezleri’nden 11. tezin beşinci fıkrası ve 12. teze göre Mustafa Kemal’in başkanlık ettiği kurtuluş hareketi, bir burjuva demokrat hareketi olduğundan, ona Komünist rengi verilmesine çalışılmamalı, ama Batılı devletlerle savaşında yardım edilmeliydi. Bunun karşılığında tek şart, Komintern yoluyla Moskova’ya bağlı bir Komünist parti kurulmasına izin verilmesi gerektiği düşünülüyordu.
Öte yandan Mustafa Suphi, 25 Temmuz 1918’de Moskova’da Türk Sol komünistleri I. Kongresi’nin toplanmasına ve Moskova, Kazan, Samarra, Saratov, Rezan, Astrahan gibi merkezlerde Türk komünist teşkilâtları kurulmasına yardım ediyordu. Kasım 1918 ‘de Moskova’da düzenlenen Müslüman Komünistler Birinci kongresine gitmiş ve burada Stalin’in başında bulunduğu Milliyetler Halk Komiserliği’ne bağlı olarak kurulan “Doğu Hakları Merkezi” bürosunun Türk seksiyonu başkanı olmuştur. Bundan sonra 1918 Aralık ayında Petrograd’da yapılan Milletlerarası Devrimciler toplantısına ve 1919 Mart’ında yine Moskova’da toplanan komintern ilk kongresine Türkiye delegesi olarak katılmıştır..
1-7 Eylül 1920 tarihlerinde Bakü’de toplanan Doğu Halklarının Birinci Kurultayı’nın hemen ardından Anadolu’da oluşan Komünist gruplar ve İstanbul’da 22 Eylül 1919’da kurulan Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Parti (Ethem Nejat katılıyor) katılımıyla 10 Eylül 1920 yılında Bakü’de Kızıl Ordu kulübünde 1. Umumi Türk Komünistleri Kongresi toplanıyor. Bu kongre TKP’nin 1. Kongresi olarak kabul edilir.
Belgelerde kongreye 15’i aşkın teşkilattan 74 delege geldi (Kesin oy hakkı olan delegelerin sayısı 32’dir). İstanbul ve Anadolu teşkilatlarından 51 delege gelmiştir. Ötekiler yurt dışındaki teşkilatlardan katılmıştır.
Kongreye delege gönderen teşkilatlar: İstanbul, Ankara, İnebolu, Zonguldak, Ereğli, Samsun, Sivas, Kars, Trabzon, Rize, Erzurum, Eskişehir, Konya, Bayburt, Erzurum, Vezirköprü, Şarki Karahisar. İzmir ve Adana teşkilatlarından seçilen delegeler, buralardaki savaşlar yüzünden kongreye ulaşamamışlardır. Kongreye 51 misafir delege katılıyor. Konuklarla birlikte 125 kişi kongrede hazır bulunuyor.
Kongreden sonra Türkiye’den gelen delegeler dönüyorlar. Kongreden 5 ay sonra TKP Merkez komitesi üyeleri Türkiye'ye dönüş kararı alıyorlar. Dönüş öncesinde Mustafa Kemal ve TBMM ile kurye yoluyla görüşmeler ve yazışmalar yapılıyor.
MUSTAFA SUPHİLERİN DÖNÜŞÜ
Ankara hükümeti ile Moskova çok yakın ilişki içindeler. Artık herkesin bildiği gibi Sovyet altınları ve silahları Mustafa Kemal’e gönderiliyor.
Popülizm de başını almış gidiyor. Başta Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Celal Bayar… olmak üzere Moskova ile kim ilişki kuruyorsa “Yoldaş” diye hitap ediyorlar. .
19 Temmuz 1920’de Doğu Halkları Bakü kongresine TBMM Hükümeti adına İbrahim Tali Bey gözlemci olarak görevlendiriliyor.
Türkiye Komünist Partisi tarafından Anadolu’ya gönderilen Süleyman Sami, Salih Zeki gibi önde gelen üyelerinin Anadolu’da teşkilâtlanma ve ajitasyon çalışmalarına göz yumuluyor.
Bu gelişmeler ve kuryelerle yapılan görüşmelerden gelen haberler, ayrıca Mustafa Kemal Paşa’nın gönderdiği mektup ve Kazım Karabekir Paşa’nın ılımlı yaklaşımları Mustafa Suphi'yi umutlandırıyor ve dönüş kararı alınıyor.
Ankara’nın resmi söylemi; Moskova ile iyi ilişkiler, para ve asker yardımın devamı için şirin görünüyor, hatta Anadolu’da “Sovyet”ler (Şuralar) kurulması açık açık tartışılıyor. 18 Ekim 1920’de Resmi- Türkiye Komünist Fırkası kuruluyor. Kuruculara bakarmısınız: Hakkı Behiç (Bayiç), Yunus Nadi (Abalıoğlu), Eyüp Sabri (Akgöl), İbrahim Süreyya (Yiğit), Muhittin Baha (Pars), Tevfik Rüştü (Aras), Mahmut Esat (Bozkurt), Kılıç Ali, İhsan (Eryavuz), Refik (Koraltan), Mahmut Celal (Bayar), Adnan (Adıvar), Çerkez Ethem, Fevzi Paşa (Çakmak), Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Kazım Paşa (Karabekir), Refet Bey (Bele), İsmet Bey (İnönü) .
Ankara ve Mustafa Kemal, Suphilerin dönüşünden endişe duyuyor. Çünkü:
Komünistlerin İstanbul ve Anadolu’daki örgütlü çalışmaları büyüyor, Yeşil Ordu TKP’ye sempati ile bakıyor. Ayrıca Mustafa Suphi ve çevresi I. Dünya Savaşı’nın Türk savaş tutsaklarını Bakü’de bir Türk Kızıl Ordu birliği halinde teşkilâtlandırmış ve Türkiye’ye göndermek istiyordu. TKP’yi siyasi-askeri birim olarak görüyorlardı.
Bazı çevrelerin çok tartıştıkları ve kabul etmedikleri iki nokta var. 1) Mustafa Suphileri M.Kemal öldürtmedi, bilgisi yoktu. 2) Mustafa Suphilerin dönmeleri için çağırmadı bundan haberi yoktu.
Artık bu tartışma bayatladı, ortaya çıkan belgeler bunların tersi olduğunu kanıtladı.
MUSTAFA KEMAL'İN MEKTUBU
Mustafa Kemal’in Mektuplarından birisi: 13 Eylül 1920 tarihinde “Bakü’de Türkiye İştirakyun Komitesi Hey’et-i Merkeziye Reisi Mustafa Suphi Bey ve Azadan Mehmet Emin Yoldaşlara” “Gaye ve prensip itibarıyla bizimle tamamen müşterek olan Türkiye iştirakyun Teşkilâtından maddeten ve manen hakkıyla müstefid olabilmekliğimiz için teşkilâtınızın münhasıran Büyük Millet Meclisi Riyasetiyle te’sis ve muhafaza-i irtibat eylemesi lazımdır. Türkiye dahilinde tatbik edilecek her nev’i teşkilât ve inkılâbat ancak bu kanal vasıtasıyla yapılabilir.
Aynı hedefe yürüyen Türkiye iştirakyun Teşkilâtıyla tamamen tevhidi mesai edebilmek üzere Büyük Millet Meclisi nezdinde selahiyet-i tammeyi haiz bir murahhas göndermenizi ve Büyük Millet Meclisi tarafından Azerbaycan Hükümeti nezdine murahhas olarak Baku’ye gönderilmiş Memduh Şevket Bey’le te’sis-i irtibat ve tevhid-i mesai eylemenizi rica eder ve bilvesile samimi hürmet ve selâmlarımı takdim eylerim.”
Dönüşlerle ilgili yeni yeni belgeler çıkıyor. (TÜSTAV’dan bu belgelere ulaşılabilir)
Yazışmalar, kuryelerle haberleşmeler sonunda Kominter bilgisi dâhilinde Mustafa Suphi ve TKP heyeti, İsmail Hakkı, Ahmet Cevat (Emre) ve Süleyman Nuri’yi dış ilişkiler bürosu olarak Bakü’de bırakarak 19 Aralık 1920’de Ermenistan üzerinden Kars’a hareket ediyorlar. Mustafa Suphilerin amacı Samsun’a geçip Ankara’ya ulaşmak.
KATLİAMA GİDEN YOL
Bu konuyla ilgili çok şey yazıldı. Bu araştırmalardan çıkarak özetlemek gerekirse:
Bir araştırmaya göre Mustafa Suphi, Ali Fuat Cebesoy’la Kars’ta görüşür. Cebesoy'un Ankara’ya gitmemesi hükümetçe kararlaştırılmış ve bu karar Kazım Karabekir Paşaya bildirilmiş.
Kâzım Karabekir'in, Mustafa Suphi ve arkadaşlarını Ankara’ya göndermek düşüncesinde olduğu, böylece Anadolu dışında macera peşinde koşmamaları sağlanacak ve TBMM Hükümeti’nin gözetimi altında bulunacaklardı. Ne var ki, Mustafa Kemal Paşa, daha önce belirttiğimiz endişelerinden dolayı, Ankara’ya girmelerinin engellenmesini istiyordu.
Bu durum karşısında, Karabekir Paşa’nın önünde iki yol vardı. Ya bunları Anadolu’nun emin bir köşesinde gözetim altında tutacak; ya da sınır dışı edecekti. İkinci yol daha uygundu, fakat Sovyet heyetinin gözü önünde yapılacak böyle bir faaliyet Sovyetlerle ilişkilere zarar verebilirdi. O’nun için önce Erzurum’a gönderilecek ve burada halkın aleyhte tezahüratı ile karşılaşacaklar, böylelikle Mustafa Suphi ve heyeti halkın tepkisi karşısında zorunlu olarak sınır dışı edilmiş olacaklardı.
O dönemde Erzurum Mebusu olan Durak Bey, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Erzurum’da maruz kaldıkları tepkiyi şöyle anlatıyor:
“Efendiler, Erzurum ahalisi lâzım gelen tedabiri ittihaz etti ve Mustafa Suphi ve avanesi Erzurum’a geleceği zaman, halk dükkânlarını kapadı… trene bindirip kovdular.”
Erzurum’da halkın galeyan ve hakaretleri ile karşılaşan Mustafa Suphi ve arkadaşları, önceden hazırlanan plan gereği, halkın saldırısından korunmaları gerekçesi ile şehire sokulmayarak, Trabzon’a yollanmışlar.
Başka verilere ve araştırmalara göre Suphilerin Kars ve Erzurum’dan sonra Kazım Karabekir’in yönlendirmesi ile Trabzon’a yönlendirdiği, bu cinayeti planlayanın Kazım Karabekir olduğudur.
Katliam yapılıyor
Mustafa Suphi ve arkadaşlarını karşılamak üzere Trabzon’daki Rus Sovyet Hükümeti Konsolosu Ali Oruç Bagirov da hazırlık yapmış, 28 Ocak 1921 günü heyetin gelişini bekliyormuş.
Aynı zamanda Trabzon’a gelmişler veya getirilmişler. 28'i 29 Ocak’a bağlayan gece Trabzon iskelesinde bindirildikleri bir motorla Batum’a gönderilmek üzere yola çıkartılıyorlar ve hemen arkalarından bir başka motorla yola çıkan Yahya Kâhya’nın adamları, Sürmene açıklarında Suphileri öldürüp motoru batırıyorlar.
Bu cinayeti işleyenlere karşı tepkiler artınca Yahya Kâhya, Sivas’ta kurulan göstermelik bir mahkemede yargılanır ve delil yetersizliğinden beraat eder. Kâhya, Trabzon’a döndüğünde üzerindeki psikolojik baskılar devam edince, suç ortaklarını tehdit etmeye başlar. Sağda solda ‘Sanki bütün işlerde ben tek başıma mıydım? Daha üstüme varırlarsa her şeyi olduğu gibi ortaya dökerim’ demesi Yahya Kâhya’nın arkasındaki güçleri rahatsız eder. Ansızın Trabzon kışlasına yakın bir yerde Yahya Kâhya, adamlarıyla birlikte pusuya düşürülür ve öldürülür.
Fail ortadan kaldırılır ve katliamın üstünü örtüldü sanılır. Bu katliam aynı zamanda Cumhuriyet tarihinde devletin faili meçhul cinayetlerinin başlangıcı ve yöntemi oldu da diyebiliriz.
SUPHİLERİN CİNAYETLERİNİN ARKASINDAKİLER
Ankara hükümeti bu cinayeti kabul etmedi, mecliste muhalif vekillerin sorularına doğru dürüst yanıt verilmedi ve üstüne gidilmedi.
Durumu araştıran Trabzon’daki Sovyet Rusya Konsolosu Bagirov’ın sorusu üzerine 14 Şubat’ta Trabzon Vali Vekiline Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Batum’a ve hiçbir Sovyet sahiline gelmediğini, dolayısıyla nerede olduğunu merak ettiklerini yazdı. Vali cevabında “Komintern Heyeti’nden hiç kimse buraya gelmedi ve hiç kimse de buradan gitmedi. Bu konuda bizde hiçbir bilgi yoktur” dedi. Dışişleri Komiseri Çiçerin, radyogramla Ankara’dan Mustafa Suphilerin akıbetine dair bilgi talep etti. Ankara Hükümeti ise, Mustafa Suphi ve yoldaşlarının bir deniz kazasında öldüklerine ilişkin açıklamasında ısrarlıydı.
Mustafa Kemal’in olaydaki rolü aydınlanmadı. Yıllar sonra Mustafa Kemal ile yolları ayrılacak olan Kâzım Karabekir uzun bir süre yasaklı kalan anılarında, bu olayla ilgili olarak, ‘hayatımla ve namusumla oynadılar’ diyecekti.
Yine yıllar sonra Mustafa Kemal’in Muhafız Taburu Komutanı İsmail Hakkı (Tekçe) Bey, Yahya Kâhya’yı, 27 Mart 1923’te Mustafa Kemal’in yeminli muhalifi Ali Şükrü Bey’i öldürecek olan Giresunlu Topal Osman’ın iki adamıyla birlikte kendisinin öldürdüğünü açıkladı.
Olayın dünya solculuğu açısından ne anlama geldiğini ise Mete Tunçay şöyle özetlemişti: “Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katli karşısında Sovyetlerin ve Komintern’in takındığı tavır dünya solculuğunun gelişme süreci bakımından bir dönüm noktasıydı. Bu olayda sosyalist anavatanın dış politika çıkarlarıyla bir kardeş partinin varlık sorunu çatışmış ve Komünistler, daha sonra Troçkistler tarafından Stalin’e atfedilen bir ‘fırsatçılık’ kalıbının ilk örneğini vermişlerdi. Hâlbuki bunlar olurken, Lenin resmen ve fiilen Sovyet devletinin başında bulunuyordu.” diyerek çelişkili duruma dikkat çekiyor.
Burada sorulması gereken başka bir soru, Komintern şubesi olan TKP’nin tek başına karar alarak dönüş yapıp yapmadıkları, ikincisi Suphilerin katledilmesi ve ardından devam eden TKP operasyonlarına karşın Sovyetlerin sessiz kalmasıdır.
SBKP veya Sovyet yöneticilerine bu sorular sorulduğunda yanıtlar diplomatik oluyordu: “Sovyetler ile Türkiye arasındaki devletlerarası ilişkilerde, partiler arası ilişkiyi öne alamayız” oluyor. O zaman başka bir soru da soruluyor: Peki Proletarya enternasyonalizmi ilkesi ne oluyor?
Sovyetler burnunun dibindeki NATO üyesi bir ülke ile iyi ilişkiler adına TKP’ye yönelik operasyonlar ve baskılara karşı sesini çıkarmamış hatta kurban etmiştir diye düşünüyorum.
Türkiye’de Kemalist rejimi kalıcılaştırmak için 1950 sonrasında Komünizm korkusuyla komünist partiyi, sol sosyalist hareketi baskı altında tutup yasaklamıştır. Bu anlamda Rusya ve Türkiye hükümetleri, devletleri zımni mutabakat içinde olmuşlardır.
Sovyetlerin bu oportünist tutumu Türkiye solunu etkin ve etkili olamamasında önemli rol oynamıştır.
’66 YIL SONRA BAŞKA BİR DÖNÜŞ: NİHAT SARGIN- HAYDAR KUTLU
Bir başka dönü hikayesi Suphilerin dönüş ve katledilişinden 66 yıl sonra 16 Kasım 1987 yılında yasal komünist partisi kurmak için Nihat Sargın ve parti adı Haydar Kutlu olan Nabi Yağcı uçağa atlayıp Esenboğa havaalanına iniyorlar.
Dönüş öncesinin kısa hikayesi: 7 Ekim 1987’de TİP Genel Başkanı Behice Boran ve TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu Brüksel’de düzenlenen Basın toplantısı ile iki partinin TBKP adı altında birleştiğini duyurdular. Behice Boran “ tarihsel olarak aynı köklere sahip iki parti olarak varlığa son verildi” demiştir.
Brüksel Basın Toplantısından 3 gün sonra, 10 Ekim 1987’de Behice Boran geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
Behice Boran için 15 Ekim 1987 günü 11.00’de Brüksel’deki Belçika-Sovyet Dostluk evi’nde bir tören yapıldı ve Türkiye gönderildi.
Ankara ile yapılan görüşmeler sonucu Behice Boran için TBMM’de tören düzenlenmesi kabul edildi.
Behice Boran’ın ölümü Türkiye kamuoyu ve basınında geniş yankı buldu. 11 Ekim’den başlayarak, gazeteler ve dergiler sayfalarının önemli bölümünü Boran’a ayırdı. Gazetelere ilanlar veriliyor. Hemen hemen bütün köşe yazarları Boran hakkında onun siyasi ve bilimsel çalışmaları, demokrasi mücadelesine yaptığı katkıları anlatan makaleler yazıldılar.
Cenaze ile birlikte Avrupa Parlamentosu sosyalist ve komünist gruplarından temsilcilerin de Türkiye’ye gelerek yapılacak cenaze törenine katılacakları bildirildi. Boran’ın cenazesi Belçika Hava Yolları ile Atina üzerinden Ankara’ya gönderildi.
Bakanlar Kurulu kararıyla 16 Ekim’de TBMM’de tören düzenlendi. TBMM’deki törene Meclis Başkanı adına Özer Gürbüz ve Erdal İnönü, Bülent Ecevit, SHP, DSP, DYP yöneticileriyle birlikte iki bin kişi katıldı.
18 Ekim’de İstanbul Zincirlikuyu’da toprağa verilen Behice Boran’ın cenazesine 20 bin kişi katılmıştı.
Boran ölümüyle komünistlere özgürlük yolunu açmıştı sanki. Bu ortamı değerlendiren birleşen iki parti ortak yönetimi iki Genel Sekreterin 16 Kasım günü Türkiye’ye döneceklerini açıkladılar.
DÖNÜŞLER İÇİN NE DEDİLER?
141-142. Maddeler var iken ve komünist parti kurmak için dönüş kararına sol ve demokrat çevrelerden ilk tepkiler SUPHİLERİN DÖNÜŞÜ ve akıbetinin anımsatılması oldu. Bazıları 141-142 varken dönmek ve komünist parti kurmak hayal ve maceracılık “içeriden çıkamazsınız” açıklamaları yaptılar.
Hükümet ve siyasal kesimlerden: Başbakan Turgut Özal, “Evrenle aynı görüşteyiz bu bir provokasyon işidir. Zamanı değildir. Bu kanunlar olduğu sürece legal faaliyet yapmaları mümkün değildir. Zaten bütün faaliyetleri illegaldir” derken;
Süleyman Demirel (Doğru Yol Partisi Genel Başkanı): TCK’nın bazı maddeleri gereği Türkiye’de komünist partisinin kurulmayacağını, ancak sosyalist parti kurulması için yasak bulunmadığını söyledi.”
Erdal İnönü (Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel Başkanı): Komünist liderlerin Türkiye’ye seçim ortamında geliş nedenlerini anlayamadığını da belirterek ‘Bu geliş tabi bana biraz tuhaf görünüyor’” diye konuştu.
Bülent Ecevit (Demokratik Sol Parti Genel Başkanı): Vatandaşlıktan çıkarılmış olsun veya olmasın yurtdışında bulunan ve haklarında dava açılmış olan kimselere, yurda döndüklerinde tutuklanmayacakları konusunda güvence verilmelidir.”
Alpaslan Türkeş (Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanı): Özal’ı ‘komünizme davetiye çıkarmakla’ suçladı. TKP’lilere kesinlikle kapıların kapatılması gerektiğini’ belirten Türkeş, bölücü komünistlerin cenazesini Türk bayrağına saran bir Başbakan’dan daha ne beklenebilir” dedi.
Vahit Halefoğlu (ANAP Hükümeti Dışişleri Bakanı): TKP ve TİP genel sekreterlerinin Türkiye’ye geldiklerinde gözaltına alınmalarının, Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında ki ilişkileri etkilemeyeceğini” söyledi. “Haydar Kutlu ve Nihat Sargın’ın Türkiye gelişlerini Türkiye’nin içişleri olarak gördüklerini bu nedenle Türkiye’nin Sovyetler Birliği ilişkilerinde bu konuda bir değerlendirmeye gitmeyeceğini” açıkladı.
Ortam böyleydi ancak buna rağmen Özal’ın liberalleşme sözleri AB ile ilişkileri geliştirme arayışının yarattığı yeni bir ortam oluşuyordu, mesela Özal, Kürt meselesini telaffuz ediyordu.
Haydar Kutlu (Nabi Yağcı) dönüşlerinin anlamını şöyle özetlemişti: “Bu yeni durumu görerek Türkiye’nin politik sürecinin aktörü olmak istiyoruz ve süreçlere müdahale edeceğiz, müdahil olacağız, illegaliteye son verip ülkenin kaderinde söz sahibi olacağız. Demokratikleşmenin gelişebilmesi için Komünist parti üstündeki yasağın kalkması gerekiyor, biz fiili durum yaratarak komünist partiyi kurmak için dönüyoruz, her şeyi göze aldık, demokrasi güçlerine ve halkımıza güveniyoruz” diyor.
Dönüş için düzenlenen Brüksel Basın Toplantısı bildirisinde “Biz Türkiye’de demokratikleşme sürecine azami katkıda bulunmak istiyoruz. Genel seçimler öncesinde seçimlere katılacak bütün partilerin, komünist partisinin serbest çalışması konusunda kendi görüşünü belirtmesini ve bu konuyu halkla tartışmasını istiyoruz. Bu adımımızla hangi parti olursa olsun, seçimleri kazanacak olan partinin seçimlerden sonra bu sorunu hemen yeni hükümetin gündemine almasına yardımcı olmak, bu amaçla da söz konusu partinin seçimlerde bu konudaki politikasını halka danışabilmesine olanak sağlamak gerekiyor. Böylece parlamenter demokrasinin sağlıklı işlemesine katkıda bulunabileceğimizi düşünüyoruz.”
DÖNÜŞLER VE SONRASI
Nihat Sargın ve Haydar Kutlu, 16 Kasım 1986’da Saat 14.45’te Münih’ten hareket ettiler. Kutlu ve Sargın'a Türk ve yabancı 14 gazeteci eşlik etti: Saat 15.30’da Ankara Esenboğa Havaalanına indiler. Havaalanında 25 avukat bekliyordu.
Havaalanında gözaltına alınan Kutlu ve Sargın’ın Et ve Balık Kurumu yakınlarında gözleri bağlandı ve elleri kelepçelendi. Emniyet Müdürlüğü’ne yan taraftaki kapıdan girdiler. Otomobilden ayrı ayrı inen Sargın ve Kutlu’nun gözleri siyah bantla kapatılmıştı. ( Konuya ilgi duyanlar ve ayrıntılar için Nihat Sagın’ın “900 gün” kitabına bakabilirler.)
DÖNDÜLER TUTUKLANDILAR VE ÖZGÜRLÜĞÜ KAZANDILAR
900 gün tutuklu kaldılar. İddianamede, 141-142’den Nabi Yağcı’ya 54, Nihat Sargın’a 57 kez ayrı ayrı cezalar istendi.
Bir yandan Kutlu Sargın davası devam ederken, komünist partinin yasallaşması için illegaliteden çıkış adımları atılıyor.
8 Aralık 1990 Cağaloğlu’nda Çağdaş Gazeteciler Lokalinde bir Basın Toplantısı düzenleniyor ve Komünistler yasala çıktıklarını açıklıyorlar. Ardından il ve ilçelerde kendilerini komünist olarak gören açıklamalar devam etti. Tabi aynı zamanda tutuklamalar da başladı ve bu kez savcılıklara “ bende komünistim” ihbarları yapan dilekçeler verilmeye başladı. Ve yüzlerce kişiyi tutuklamayacakları için savcılıklar dilekçeleri almayınca, postayla gönderme eylemleri yaptılar.
Mayıs 1990’da ulusal ve uluslararası dayanışma kampanyanın etkisiyle Kutlu- Sargın serbest bırakılıyor ve Kutlu-Sargın davası 9 Temmuz 1992’de sonlanıyor.
Suphilerin dönüşünde sonra ki 2. Dönüşün amacı gerçekleşiyor, 4 Haziran 1990’da TBKP’nin yasal kuruluşbaşvurusunu yaparak tüzel kişilik kazanmasıyla sonuçlanıyor. Ardından il ve ilçelerde komünist partisi tabelaları asılıyor.
Ancak Anayasa Mahkemesi TBKP Programında Kürt sorunu dolayısıyla kapatma davası açıyor ve 16 Temmuz 1991’de TBKP’nin kapatılmasına karar veriliyor. Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararının Resmi Gazete’de yayınlandığı ay ve günü ilginç: 28 Ocak 1992.
Karar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülmüş ve Türkiye Mahkûm edilmiştir.
PEKİ SONRA NE OLDU…
Kapatma kararı devam ederken ve 141-142. maddeler yürürlükteyken Türkiye Birleşik Komünist Büyük Kongresi 12-14 Ocak 1991’de Ankara’da Maltepe’de yapıldı.
TBKP 1. Kongresi Partinin Geleceği Üstüne Karar ‘da “TİP ve TKP’nin birleşmesiyle sol hareketimizin tarihinde ilk anlamlı birleşmeyi gerçekleştiren TBKP, bununla yetinmemiş, Marksistlerin daha geniş birliği için çaba göstermiştir.
Bugün artık önümüzde oluşumuna ilk günden beri bizim de katıldığımız, programı, tüzüğü ve bileşenleriyle somut bir varlık haline gelmiş olan Sosyalist Birlik Partisi var.
SBP, aynı zamanda bizim partimizdir. SBP’nin özgürleşme davasına, 141-142-163’ün kaldırılmasına katkıda bulunabilmesi. Türkiye’nin demokratik yeniden yapılanmasında rol oynayabilmesi, bu partide yer alan herkesin ortak çabasına bağlıdır.
TBKP’nin en yüksek karar organı olarak Kongre’miz, Partimizin geleceği ile ilgili olarak;
Anayasa Mahkemesi’nde Partimiz hakkında açılan dava devam etiği ve yasal engellerin varlığını koruduğu koşullarda TBKP’nin, bu engeller aşılıncaya kadar, tüzel kişiliğini merkez organlarıyla sürdürmesini, bu sağlanınca tüzel kişiliğinin bütünüyle sona ermesini karar altına alır.
-Bunun dışındaki tüm TBKP üyelerini SBP içinde yer almaya, bu partiyi geliştirip güçlendirmeye çağırır. TBKP üyeleri bu yolla yasakların kalkmasına da daha büyük bir katkıda bulunacaklardır.
-TBKP’nin tüzel varlığının sürdüğü durumda, TBKP üyeliğini devam ettirenler merkez üyesi olarak kalabileceklerdir.”
1936 yılında Musollini Faşizminin iktidar olduğu İtalya’dan aynen alınıp Türk Ceza Kanunu’na giren 141 ve 142 ve 163. Maddeleri, 31 Ocak 1991 - Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırıldı.
Kaynak: “Solda Yenilenme Deneyimi ve TİP-TKP Birliği” Belge Yayınları 2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018