Hüseyin GÜLERCE
Arap Baharı’nın rüzgârları Suriye’ye dayandığında Baas rejimi panikledi. Bilhassa Kaddafi’nin başına gelenler, Beşşar Esed’i çok etkiledi.
Türkiye hemen ön aldı. Suriye’nin, Libya gibi olmaması için o dönemde Dışişleri Bakanı Davutoğlu, evinden daha çok Şam’a gitti. Genel seçim önerdi. Halkın seçtiği yönetim etrafında bir çözüm aranması için ısrarcı olundu. Suriye derin devleti, iktidarı bırakmaya yanaşmadı. Oğul Esed’i öne çıkartıp, kendi insanlarını çoluk çocuk demeden öldürmeye başladılar. 30 bin can gitti. Yüz binlerce Suriyeli komşu ülkelere, bu arada Türkiye’ye sığındı.
Suriye’deki diktatörlük, Mısır gibi, Libya gibi neden düşmedi? Çünkü Amerika ve AB mesafeli durdular. Türkiye insani açıdan, en uzun kara sınırının önemi açısından öne çıkmak zorundaydı. Türkiye’nin hatası, çok öne çıktı ve yalnız bırakıldı.
İkincisi, Libya’yı destekleyen yoktu. Hâlbuki Suriye, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi iki üyesi Çin ve Rusya tarafından desteklendi, destekleniyor. Ama asıl önemli olan İran’ın Suriye’ye sağladığı silah ve mühimmat desteğidir. Nedense Türkiye’nin, muhaliflere desteğini dile getirenler İran’ın, özellikle Irak üzerinden sağladığı silah desteğini görmezden geliyor.
Suriye üzerinde küresel aktörlerin hangi hesaplarla ve nasıl bir ittifak içinde olduklarını bilmiyoruz. Uluslararası ilişkilerde görünenden çok, görünmeyen siyasetin ağırlığı vardır. Perde gerisinde İsrail, ABD, Almanya, İran, Irak, Suriye ne yapıyor, bilemezsiniz. Bölgemizde ve uluslararası ilişkilerde geleceğin en önemli ülkelerinden biri Türkiye’dir. Türk dünyasının ve İslam coğrafyasının yıldızı parlayan ülkesi Türkiye’dir. Türkiye, küresel barış için anahtar ülkedir. Türkiye öne çıkarsa, Türk dünyası, İslam coğrafyası ve Afrika ülkeleri öne çıkar. Savaşlardan, sömürüden, açlıktan, adaletsizlikten mecali kalmamış dünyamız için hayır ve barış adına yeni bir denge unsuru doğar.
ABD ve genelde Batı, Rusya, Çin böyle bir denge unsurunu ister mi? Mesela, Saddam’ı bahane ederek Irak’ı mefluç hale getiren ABD politikasının, şimdi süper bir yalan olduğu ortaya çıktı. Saddam’ın, dünyayı tehdit eden nükleer gücü bulunmadığını herkes gördü. Ama sonuç ne oldu? Irak, ABD’nin değil, İran’ın kontrolüne geçti. Zahirde İran’a karşı gürleyip esen ABD dış politikası, bölgede İran’ı güçlendirmiş oldu. Acaba, Türkiye’nin önünün kesilmesi adına, İsrail lobisinin zamirinde arzu ettiği gerçekleşmiş olamaz mı? Zira İran’a bir İsrail-Batı müdahalesi, Türkiye’yi bölgede birinci güç haline getirir… Asıl soru şudur: Böyle bir Türkiye istenir mi? Dolayısıyla İran’a bir müdahaleden daha çok, İran ile Türkiye’yi, Suriye üzerinden karşı karşıya getirme ihtimali daha yüksektir.
Mesele Suriye, Suriye’deki rejimin devrilmesi meselesi falan değildir. Dünyanın en kritik ve stratejik bölgesinde güç oyunları oynanıyor ve hepsinin ortasında, büyüyen Türkiye’nin önünün kesilmesi planları var. Türkiye ve İran, asla karşı karşıya gelmemelidir. İran, Suriye’nin ağır tahriklerine engel olmalıdır. Suriye, İran’dan cesaret almasa, Türkiye topraklarına tek bir top mermisi atamaz. Suriye bizim topraklarımıza mermi atmadıkça da, Türkiye karşılık vermez ve savaş ihtimali ortadan kalkar. Bugün Suriye’nin tahrikleri sonucu gerilim tırmanır, savaş boyutuna geçilirse, bunun en büyük vebali İran’ın olur. Müslüman ülkeleri (İran ve Irak’ı) daha önce on yıl harp ettirenler, bugün bir benzeri için asla tereddüt etmezler. NATO Genel Sekreteri’nin Türkiye’ye dünkü destek açıklamasını, olumlu bulalım ama samimiyetini de sorgulayalım.
Savaş Türkiye’nin, İran’ın, Suriye’nin ve Irak’ın, kimsenin yararına değildir… Ama “savaş istemiyoruz” deyip, ne istediğini söylememek de çözüm değil. Keşke Sayın Erdoğan’dan 50 yıl önce bir Başbakan; “ister isen sulhu salah, hazır ol cenge...” deseydi de, milli savunma sanayimizi kurabilseydik. Tank tamiri için İsrail’e, heronlar için Amerika’nın gözünün içine bakmasaydık…
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019