Hüseyin GÜLERCE
Milli Eğitim Bakanı Sayın Avcı, dershanelerin kapatılmasını, hem de kesin bir dille yeniden gündeme getirdi. AK Parti hükümetinin pek çok kararını anlamaya, izaha çalıştım.
Amma şu dershaneler konusundaki ısrarı anlamadım, anlayamıyorum. Böylesine büyük bir yanlışı, haksızlığı nasıl göremez, nasıl anlayamazlar? Darbe dönemlerinde, hışımla bu kurumların üzerine gidilmesini anlıyorum. Ülkeye, eğitime hizmet eden insanların, imam hatip liselerinin önünün kesilmesi için dershanelerin hedef seçildiğini hepimiz biliyoruz. Amma bu hükümet, dershaneler kapatılırsa, imam hatip liselerinin, hem de katsayı adaletsizliğinden daha vahim bir şekilde önünün kesileceğini nasıl göremiyor, anlamıyorum, anlayamıyorum. Dershaneye gitmeyen bir imam hatip öğrencisi için tıp, mühendislik, işletme, ekonomi, hukuk, siyasal tahsili yapmak, özellikle Türkiye’nin en gözde üniversitelerine girmek adeta imkânsız hale gelecek.
Dershaneler konusuna, önyargılarla hasmane yaklaşmak ne vicdana sığar, ne sorumluluk duygusuyla bağdaşır. Ben eğitim ve öğretimin çeşitli kademelerinde, hem de ortaokuldan sonra öğretmen olma heyecanı ile yetişmiş biri olarak bulundum. Edirne Erkek İlk Öğretmen Okulu’nda iki yıl okuduktan sonra, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nu ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik-Matematik bölümünü bitirdim. Yalova Lisesi’nde fizik öğretmenliği ve müdürlüğü yaptım. Bursa Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevinde bulundum. Fiilen de on yıl kardeşimle kendi dershanemizde dershanecilik yaptım. Hatırlatmamın sebebi şu: Masanın her tarafında bulundum.
Bugün ilk ve ortaöğretimde temel problemler var. En önemlisi öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının olmayışıdır. Polis, subay akademiden yetişiyor. Öğretmen nereden yetişiyor? En kıymetli varlıklarımızı, çocuklarımızı küçücük yaşlarda kime emanet ediyoruz? Karakter nedir? Temsil kabiliyeti nedir? Şefkat, anlayış, hoşgörü, nezaket var mıdır? Branşında yeterli midir? Dersini öğrenciye anlatmada, onların seviyesine indirmede, izah etmede sanat ve kabiliyeti nedir? Bunlara bakıyor muyuz?
İkincisi, bütün okullarda aynı kalitede öğretim görülüyor mu? Sayın Bakan Avcı, dershaneleri kapatıp merkezî sınavları okullarda yapacak. İşte şuraya yazıyorum; Türkiye’de öğretimin acıklı, ayıplı manzarası da o zaman ortaya çıkacak. Takke düşecek, kel görünecek. Üstelik öğretmenler de aynı okulda birbirine düşecek. “Senin sınıf şöyle dökülmüş, falanın sınıfı böyle başarılı…” Ayıklayın bakalım pirincin taşını…
Üçüncü problem, ortaöğretimle üniversite arasında doku uyuşmazlığı var. Siz lisede öğrenciyi fizik, matematik, kimya, biyoloji, Türkçeden 40 dakikada 5-10 soruluk sınavlara tabi tutun. Sonra da üniversite sınavında 25 dakikada 20-25 soruyu cevaplamak zorunda kalsın. Yıllardır bu terslik seyrediliyor, sonra da “öğrenciler neden dershaneye gidiyor” diye soruluyor…
Saymaya yerim yok. Dershaneler bütün bu açıkları kapatan, aslında öğretimdeki ayıpları örten, aksaklıkları, eşitsizlikleri olabildiğince kısa sürede gideren şu andaki en doğru kurumlardır.
Dershanelerin kapatılması büyük bir yanlış olur. Öğretmeni yetiştirin, bütün ülke sathında öğretimde kalite eşitliğini sağlayın, yıllara yayarak isterseniz dershanelere olan ihtiyacı ortadan kaldırarak -ki bu asla mümkün olmaz- hedefinize ulaşmaya çalışın. Değilse, teşebbüs hürriyetine, demokrasiye, kendinize, ülkeye, çocuklarımıza da yazık edeceksiniz…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 6 maddede İstanbul seçimi
9.05.2019 - Bahçeli, neden açıklama ihtiyacı duydu?
2.05.2019 - Aklımda İstanbul, ufkumda büyük düzlük…
18.04.2019 - İmamoğlu-medya patronları…
11.04.2019 - Bir kalkışmanın daha taşları döşeniyor
4.02.2019 - Sandığa gidişimizden korkuyorlar…
28.03.2019 - Yavaş yavaş gidiyor…
14.03.2019 - Akşener’in çamuru Erdoğan’a yapışmaz
9.02.2019 - Trenden inenlerle yeni parti mi?
9.02.2019 - Ya oğlu babasını savunuyorsa
1.02.2019
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Ro$ev sîtav
Ilginç bir degerlendirme.. BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan anlatıyor: "Bugün, mahkemelere bu kararı aldıranlar, bir süre önce, MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidanı da tutuklamak istediler, onun da ifadesini almak istediler. Ama Sayın Hakan Fidan onlara teslim olmadı, bu anlayışa teslim olmadı. Eğer bunu başarabilselerdi arkadan, Sayın Başbakanı da aynı şekilde belki tutuklamak için mahkemelere götürecekler, savcı karşısına çıkaracaklardı ama Sayın Başbakan da bu konuda direndi. Evet, direnmeseydi, süreç bu şekilde bu noktaya gelmeyecekti. Onlara pabuç bırakmayacağız, herkes bunu böyle bilsin. Kimsenin gücü bu ülkede artık bu barışın, bu çözüm sürecinin engellenmesine yetmeyecektir. Bu operasyonları yapanlar da aynı zihniyettir, bu operasyonların arkasında da çözüm sürecini sabote etmek vardır. Evet, net söylüyorum: Hükümetin gücünü azaltmak, diz çöktürmek istiyorlar. Biz bunu anlamayacak kadar apolitik değiliz, biz bunları çözemeyecek kadar politikanın, siyasetin uzağında değiliz." İlk defa yeni Türkiyenin dinamik güçleri aynı siyasi aks üzerinde buluşuyor. Silah devreden çıktıkça bu buluşmalar çok daha güç kazanacak ve Türkiye çok daha hızlı bir değişim sürecine girecek.