Hüseyin GÜLERCE
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun başı yine dertte. Partisinin Merkez Yönetim Kurulu toplantısında yaptığı seçim değerlendirmesinde, AK Parti'nin başarısını gölgelemek için uçuk bir örnek vermiş.
Akşam gazetesinin haberine göre Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin aldığı yüzde 50'lik oyu, 38 yıl önce Stockholm'de yaşanan tuhaf banka soygunu olayıyla açıklamış. Söz konusu olayda, rehineler, soyguncuların tarafına geçmiş ve "bizi kurtarmayın" diyerek, polise direnmişlerdi. Yargılama safhasında da aralarında para toplayıp soygunculara destek vermişlerdi. Sayın Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye oy verenleri, "mağdurun, kendisine zulmedene hayranlık duyması" anlamına gelen ve "Stockholm sendromu" olarak adlandırılan psikolojik rahatsızlık içinde olmakla itham ediyor. Yani AK Parti halkı eziyor, ülkeyi kötü yönetiyor ama halk gidip yine ona oy veriyor. Bir nevi hastalık hali... Tepki görünce Sayın Kılıçdaroğlu, ifadelerine açıklık getirdi ve "AK Parti'ye oy veren bütün seçmeni değil, bir kısım seçmeni kastettiğini" belirtti.
Lafı uzatmadan hemen diyeyim. Bu ülkede Stockholm sendromu falan değil, aslında CHP sendromu, daha yaygın olarak da vesayet sendromu var. Bu ülkede bir kesim, yüz yıldan beri, kendilerini desteklemeyen büyük halk kitlesine; 'sağlıksız', 'aklından zoru olanlar', 'cahil-cühela takımı', 'göbeğini kaşıyanlar', 'bidon kafalılar' muamelesi yapıyor. Son seçimden önce de aynı hakaretler, küçümsemeler, aşağılamalar, horlamalar yapıldı. Bence asıl sendrom, asıl hastalık, bunlarınki olmalı. Çünkü halkın yarısının tercihini yanlış görmek, kendisine dönüp, 'acaba bizim bir hatamız olabilir mi?' diye düşünmemek, sağlıklı bir yaklaşım değil. Sizin gibi düşünmeyenleri, sizin oy verdiğiniz partiye oy vermeyenleri eleştirebilirsiniz. Ama kendini akıllı zannedenler, AK Partili seçmen için, 'kömüre, bulgura oy verdiler, tabii hastanelerde artık sosyal güvenlik kapsamında olanlardan para alınmıyor' derse, birileri de onların aklına şaşar kalır...
Türkiye değişti, şehirler değişti. Sanayicileri, büyük işadamları, medyası, üniversiteleri, sivil toplumu, siyasetteki temsilcileri değişti. En önemlisi, devam eden Ergenekon ve Balyoz davaları ile vesayet-demokrasi kavşağında asırlık ezberler bozuluyor. Geçmişin darbecileri hesaba çağrılıyor, darbe teşebbüsü iddiasıyla emekli ve muvazzaf generaller, amiraller tutuklanıyor. Yüz yıldır olmayanlar oluyor. Yüzde 50'yi, sendromla izah etmeye kalkmak, kafayı kumdan çıkarmamakta direnmektir, o kadar...
Vesayetçilere söylüyorum. AK Parti gerçeği, geçici değil. Bu yüzde 50, yüzergezer oylar değil. İnsanlar istikrara, hizmete, gönlüne girenlere oy veriyorlar. Yüz sene önceki, elli sene önceki, hatta on sene önceki Türkiye yok. Değişen, gelişen, halkı demokraside şuurlanan yeni bir Türkiye var. Kabullenmemekte direniyorsunuz ama Türkiye'nin, geldiği noktadan geriye dönüşü söz konusu değil.
Demokratikleşme, kazandığı hiçbir mevzii geri vermeyecek. Üniversiteler, artık vesayetin hınk deyicisi olmayacak. Medya, bugün geldiği noktadan geri gitmeyecek. Gazete patronları, ülke yönetimine ortak olmaya kalkmayacak. Kimse genel yayın yönetmenlerini, başbakan, bakan tayin eden güç odaklarına dönüştüremeyecek. Yarı resmi sivil toplum kuruluşları, mahşerin atlıları gibi ortaya çıkamayacak. Yüksek yargı, vesayetin emniyet supapları işlevini göremeyecek. Herkes haddini bilecek. Generaller, gazetelere, telefonla aynı manşetleri attıramayacak. Böyle şeyler, bir daha asla olmayacak, olamayacak. Genelkurmay'ın internet sitelerine artık elektronik muhtıralar konamayacak. Türkiye Cumhuriyeti başbakanlarına söven, onlara ayağa kalkmayan gururlu generallere rastlanmayacak...
Seçim kaybettikçe, halkı aşağılama hastalığından artık vazgeçilmeli. Halka hakaret edenler değil, onu anlamaya çalışanlar, onunla sandıktan sandığa "oydaş" olmak yerine, gönüldaş olanlar kazanacak...
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019