Hüseyin GÜLERCE
Bir gazete patronu, bir cemaat lideri hükümetin yıkılmasını neden ister? Bir işadamı neden hükümet yıkmakla övünür? Hem de bu övünmeyi bir başbakanın yüzüne karşı yapar? Bir cemaat lideri, neden Cumhurbaşkanına durmadan beddua eder, lanet okur, hakaret eder? Neden Sayın Erdoğan’a, “Ebu Cehil, Firavun, Nemrut” göndermesi yapar? Neden mümin bilinen, “ben müminim” diyen bir insanı münafıklıkla itham eder? Bir gazete patronunun, bir cemaat liderinin ittifak ederek kin ve nefretle, ellerindeki medya gücünü düşmanca kullanması, hükümetle uğraşması, daha öte cedelleşmesi makul müdür?
Cumhurbaşkanı tarafından teröre destek vermekle itham edilen Aydın Doğan ve Fethullah Gülen’den bahsediyorum.
Önceki akşam, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Kanal 7-Ülke TV ortak yayınında soruları cevaplarken şöyle dedi:
“15 yıl önce ülkeyi medya patronları yönetirdi, hükümet kurup yıkarlardı, eli cebinde başbakanlarla konuşanları görmedik mi, ben kendisiyle (Aydın Doğan’la) görüştüm, biz dedi öyle dönemler oldu hükümet getirdik, hükümet götürdük. Bizzat söyledi, Sayın Demirel, Özal, Tansu Hanım için bu tür şeyleri söyledi. Ben de Conrad Oteli’ndeki görüşmede, ‘Kusura bakma ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım, hak bildiğim şeyden taviz vermem’ dedim. Şu ana kadar devleti isteğiniz gibi yönettiniz, hakkınız olanı alırsınız olmayanı da hiçbir zaman alamayacaksınız, bunu bilesiniz...” dedim.
Sayın Erdoğan bu yönde bir açıklamayı daha önce de yaptı. Aydın Doğan bu konuda hala suskun. Sükût ikrardan gelir. Aydın Doğan’daki kabadayılığa bakar mısınız, bir Başbakanın yüzüne isim sayıyor; Demirel, Özal, Çiller diyor. Getirdik, götürdük diyor. Bu düpedüz bir başbakanı tehdittir. “Sen de ayağını denk al” demektir... Evet, Sayın Erdoğan kendine yakışan cevabı vermiştir ama bir gazete patronunun bu cüreti nereden geliyor? Bir işadamı nereye yaslanır, nereden güç ve teminat alır da Türkiye’nin başbakanına böyle konuşabilir? Tekrarlıyorum, Aydın Doğan bu konuda susuyor. Konuşması gerekir. “Alışmıştık, öyle geldi, öyle gidiyordu, bize hesap soran çıkmıyordu. Biz de hukuk, meslek ahlakı takmıyorduk, yanlış yaptık, özür diliyorum” demesi gerekir.
Keza Fethullah Gülen. Bu ülkede hemen herkes, Cumhurbaşkanlarından Başbakanlara, Gülen cemaatini şu son üç yıla kadar dine hizmet hareketi, Türkiye’yi kendi değerleri üzerinde ayağa kaldırma hamlesi olarak biliyorduk. 7 Şubat MİT krizinden itibaren, Gezi olaylarına destekten tutun, seçimlerde CHP ve HDP’ye omuz vermeye kadar... Günlerce HDP’li bir hükümetin kurulması için gayretkeşlik yapmaya kadar... ABD’de Türkiye aleyhine Senatörleri kapı kapı dolaşarak imza toplamaktan, MİT tırları üzerinden “terör örgütlerine yardım yapılıyor” kumpaslarıyla Türkiye’yi dışarıya jurnallemeye kadar... Şimdi gözler açıldı. Cumhurbaşkanına, Başbakana hükümete bu düşmanlık; dershane yüzünden, Bankasya yüzünden, kurban derisi yüzünden yapılamaz.
Bir gazete patronu gazetecilik dürtüsüyle, bir cemaat lideri sadece cemaatimi koruyayım endişesiyle bunları yapıyor olamaz.
Nedir bu işin aslı? Bir gazete patronu ve bir cemaat lideri, Türkiye’de hükümetin yıkılması için neden bir savaş cephesinde ittifak eder?
Okuyucularımızın Kurban Bayramını tebrik ediyorum.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019