İbrahim Kahveci
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu 8 aydır neden hapiste? Ya da Ekrem İmamoğlu’nun o veya bu şekilde yakınında bulunanlar neden hapiste?
Kamuoyuna yansıtılan iddialardan dolayı zindana atılamazlar. Çünkü henüz somut bir suç yok; yargı süreci bunu bir karara bağlamış değil.
Zindana atılma kararlarının tek nedeni KAÇMA ŞÜPHESİ…
Evet, bir hukukçu değiliz ama çok basit şeyleri de görebiliyoruz. Kaçma şüphesi adı altında yüzlerce insan şu anda fiili cezalandırma ile hapiste tutuluyor.
Kimin aklına gelirdi koskoca belediye başkanı bu basit gerekçe ile hapse atılacak. Bakın tekrar ediyorum: Suçlama iddiaları başka bir şeydir; tutuklanma nedeni başka bir şey.
Suçlama yaparsınız ama suçlamanız ispat edilene kadar tutuklayamazsınız. O nedenle IBB Başkanı ve etrafında kim varsa kaçma şüphesi ile hapiste tutuluyor.
***
Bu girişi özellikle yazdım. Çünkü görünürde olan ile gerekçe olan çok farklı şeyler. Şu anda hapis cezası fiili bir cezalandırma yöntemidir. İddia edilen suçlamalar karşılıksız çıksa bile Ekrem İmamoğlu fiili şekilde cezalandırılmaya devam ediliyor.
Tabii ki burada isim olarak Ekrem İmamoğlu diyorum ama etrafında yer alan yüzlerce kişi de fiili bir cezalandırma yaşamaktadır.
Fiili cezalandırma sadece hapis mi? Elbette hayır.
Mesela İmamoğlu’nun iletişim kanallarının kesilmesi de fiili bir cezalandırmadır. Görüntüsünden korkan, sesinden korkan, yazmasından korkan bir yargı işleyişi ile karşı karşıyayız. Teröristbaşı Öcalan’a tanınan haklar bile İmamoğlu’na tanınmıyor. O derece yani…
Ve fiili cezalandırılanlar sadece hapse atılanlar mı? Elbette buna da hayır diyeceğiz.
Dışarıda olan ama açlıkla susuzlukla cezalandırılan geniş aile yapıları da bulunmaktadır. Bavul dolusu para iddialarının tamamı boş çıktı ama bu insanların aileleri yoksullukla, açlıkla cezalandırılmaktadır.
Gelin konuyu biraz daha açalım: Şu fiili AÇLIK CEZASINA yakından bakalım.
CEZASIZ CEZA NEDİR?
Bu yazı bir hukuk yazısı değil ama hukukçu görüşü ile desteklenerek sorularımıza cevap arıyoruz.
Avukat Hasan Demir’e bu fiili cezayı sordum… Cevabı basit oldu.
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturmaları vesilesiyle bir kez daha şunu görüyoruz: Tutuklanan veya hakkında malvarlığı dondurma kararı verilen kişilerin, emekli maaşına dahi erişemediği bir uygulama fiilen yerleşiyor. Banka hesabı bloke ediliyor, malvarlığı donduruluyor, “zırnık yok” deniliyor.
Peki bu, hukuken nereye oturuyor? Daha da önemlisi: Bu, vicdanen ve hukuk devleti ilkeleri bakımından nereye oturuyor?
Tedbir adı altında peşin ceza
Önce şu ayrımı net koyalım: Malvarlığı dondurma dediğimiz şey, hukuken bir güvenlik tedbiridir. Ceza değildir, olmamalıdır. Ama kişiyi emekli maaşına dahi ulaşamaz hale getiriyorsanız, o tedbir fiilen cezaya dönüşüyor. Hem de hüküm kurulmadan, mahkûmiyet kararı verilmeden.
Bugün İBB dosyasında tanık olduğumuz tablo tam da bu: İnsanlar hakkında malvarlığı dondurma kararları veriliyor, banka hesapları kitleniyor, emekli maaşları da bu hesaplara yattığı için kişi ay sonu geldiğinde kartını taktığında şunu görüyor:
“Hesabınız bloke edilmiştir.”
Devlet, “suçla mücadele” gerekçesiyle bir yandan malvarlığına el koyuyor, öte yandan o kişinin evinin kirasını, çocuğunun okul masrafını, mutfağını nasıl döndüreceğini hiç dikkate almıyor.
Hukuki dayanak var… Peki ya insani ve anayasal sınır?
Evet, bu uygulamanın bir kanuni zemini var:
• CMK m.128; belirli suçlarda şüpheli veya sanığın taşınmazlarına, banka hesaplarına, hak ve alacaklarına el koymaya imkân tanıyor.
• 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun; BM listeleri, iç listelemeler ve yabancı devlet talepleri çerçevesinde malvarlığının dondurulması rejimini kuruyor.
İBB dosyası gibi soruşturmalarda, ya doğrudan CMK 128’e ya da 6415 ve ona bağlı idari dondurma mekanizmasına dayanılıyor.
Buraya kadar, “kanunsuz tedbir” diyemeyiz.
Ama iş burada bitmiyor. Çünkü aynı 6415 sayılı Kanun’un 13. maddesi, çok kritik bir cümle kuruyor
Malvarlığı dondurulan kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının asgari geçimini sağlamak üzere, MASAK’ın izniyle belirli harcamalara izin verilebilir.
Yani kanun koyucu, “Bu insanları tamamen aç ve açıkta bırakmayın, asgari geçim düzeyinde de olsa bir nefes alanı tanıyın” diyor.
Üstelik bu sadece kanunda değil, ilgili yönetmelikte ve MASAK tebliğlerinde tek tek açılıyor; gıda, kira, konut kredisi, sağlık, eğitim gibi kalemler “asgari geçim” kapsamında sayılıyor, banka üzerinden ödenecek şekilde limitli izinler öngörülüyor.
***
Avukat Hasan Demir şöyle devam ediyor:
“İşin bir de sosyal güvenlik boyutu var. Emekli maaşı haczedilemez diyoruz ama sonra dolanıyoruz.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93. maddesi, emekli gelir ve aylıklarının:
• Nafaka borçları ve
• SGK alacakları
dışında haczedilemeyeceğini açıkça yazıyor. Üstelik borçlunun açık rızası yoksa, icra dairesinin haciz talebini reddetmesi gerektiğini söylüyor.
Yani devlet, normal şartlarda diyor ki: “Bu emekli maaşı, senin asgari geçim kaynağın; bunu keyfi şekilde elinden alamam. Ama öbür taraftan, aynı emekli maaşı banka hesabına yattığı anda, “malvarlığının dondurulması” başlığı altında bir kalemde blokeye uğrayabiliyor.
Sonuç: Haciz yoluyla dokunamadığımız emekli maaşına, “dondurma” etiketiyle fiilen el konulmuş oluyor.”
***
Biraz geçmişe gidiyoruz. Basit arşiv taraması ile karşımıza ne çıkıyor?
PKK yöneticileri meğerse Kandil’de SGK’dan emekli maaşı alıyormuş. Hatta bir dönem FETÖ elebaşı Gülen bile emekli maaşı alıyordu. Hakan Şükür’ün milletvekilliğinden doğan emekli maaşının ne olduğunu hala bilmiyoruz. Lakin 2018’de verilen cevaba bakıldığında her türlü mali haklarının devam ettiğini görüyoruz.
Peki, bu isimler hakkında bu maaşlar olurken İBB’de durum ne?
İktidar medyası öyle bir intiba veriyor ki, sanırsınız İBB’ye yolu düşen herkes zenginlik içinde. Oysa ortada gerçek bir dram yaşanıyor.
“Geçinemiyoruz” diyenleri zaten duydunuz. Hapiste geçinmeyi bırakın, dışarıda kalan ailelerin durumu hepten acı. Birçok çalışan ailesiyle birlikte kira, kredi ve temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi. Bazı çalışanların çocuklarının eğitimleri riske girdi, yöneticilerin evleri satılığa çıkarıldı, emekli maaşlarına ve hesaplarına bloke koyuldu.
İBB’de çalışılırken soruşturma kapsamında tutuklanan memurlar maaşlarının yalnızca üçte ikisini alabiliyor. İştirak şirketi çalışanlarının ise maaşları tamamen kesiliyor, hatta sigorta işlemleri dahi durduruluyor. Bununla birlikte soruşturmada adı geçen yöneticilerin banka hesaplarına ve emekli maaşlarına bloke koyulduğu için aileler temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyor.
Evini satmaya çalışanı mı duymadık yoksa evladının okul taksitini ödeyemediği için okuldan alanı mı? İnanılmaz sefalet, yoksulluk hikayeleri yaşanıyor.
Elbette bunları bilmeyenler ve/veya görmek istemeyenler söylemez… Ama arka planda fiili bir AÇLIK CEZASI ile büyük bir zulüm yaşanıyor.
Bir NOT: Fiili cezalandırma yöntemlerinden biri de bazı tutukluların şehir dışında başka hapishanelere yollanmasıdır. Kilometrelerce uzağa yollanan bu suçsuz insanların aileleri ve/veya yakınları 1 saatlik görüşe bile çok zor şartlarda gidebiliyor. Ya da gidemiyor…
SONUÇ: Teröristlere bile bağlanan emekli maaşları her nedense İmamoğlu’nun isminin geçtiği herkese yasak. Ortada kesinleşmiş henüz net bir yargı kararı olmadan birçok insanın ailesi açlık-yoksulluk çekmektedir.
Yakın tarihte görülmedik bir dram yaşanıyor. Bu zulme kim dur diyecek? Fiili cezalandırma sistemi evrensel hukuka, adalete, vicdana sığmıyor. Bu kadar zulmü reva gördüğünüzde aklınıza insanlığınızı da getirin.
Ve aynaya bir bakın… Acaba ne görüyorsunuz?
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTPrusias ad Hypium’den Akçakoca cezaevine… 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSıra Mansur Yavaş’ta mı? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan artık masada 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDeepfake mi? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni sürecin ilk büyük krizi: CHP’nin İmralı kararı 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAİmralı’ya Gidiş; Tarihsel Bir Eşik ve Yeni Dönemin Habercisi... 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAdaya da gidildi; peki bundan sonraki hamle ne? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEİmralı konusu 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCHP’siz İmralı olur ama çözüm süreci olmaz 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciZindan yetmedi bir de ‘Açlık Cezası…’ 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin toplumsal trendleri: Eriyen orta sınıf, sosyal gettolar, anlık tatmin ekonomisi ve gelec 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖrgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar…. 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİBB İDDİANAMESİ… 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP'ye haksızlık ediliyor 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANİmralı ziyareti fırtınası 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist stratejiye dair hayati tartışmalar 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYDünya gündemi ve Türkiye'de barış sureci 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBravo CHP’ye!!! 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezİBB iddianamesi: İslamî kesimden örnek yorum 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMeclis komisyonu İmralı’ya gidecek ama nasıl… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşuİmralı’ya gidilsin mi gidilmesin mi… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanCHP’nin kendi geleceği ile büyük Kürt imtihanı 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDünya değişirken İBB İddianamesi! 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal eti kimler paylaşıyor? halktv.com.tr şirket şirket ortaya çıkardı 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli’nin dediği olursa 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli neden “gerekirse ben giderim” dedi? 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpEnflasyon raporu: Bozulan diyet ve kredibilite sorunu 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselDezenflasyon havlu mu attı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
13.11.2025
12.11.2025
10.11.2025
4.11.2025
3.11.2025
30.10.2025
28.10.2025