İbrahim Kahveci
Tarihi süreçte büyük imparatorluklardan bölgesel yönetimlere, ardından yine birleşik devletlere varan bir yönetim tarzı gelişti. Avrupa’da bir çok ülkenin son birlik kurma fikri, 1900’lü yılların başlarında fiiliyata erdi.
Örneğin Almanya, 1900’lere gelmeden önce 38 parçaya ayrılmış, farklı yönetimler altındaydı. Prusya önderliğinde başlayan birlik hareketi yine ilk olarak “Alman Gümrük Birliği” ile başladı. Ekonomik birliğin ardından kısa sürede siyasal birlik de sağlanmış oldu.
Keza benzer hareketler farklı ama, yakın tarih içerisinde İtalya’da ve adım adım İspanya’da gerçekleşti. Her iki ülke de kendi birliğini iç çatışmalar ve dış savaşlar eşliğinde gerçekleştirdi.
Birliğini sağlamış olan Avrupa, iki dünya savaşının ardından bu sefer kıtasal birliğe yöneldi. Doğu Blok’u ülkelerine rağmen “Kömür Birliği” olarak başlayan ve ardından AET (Avrupa Ekonomik Teşkilatı) olarak süren süreç, artık bir AB (Avrupa Birliği) projesi olarak devam etmektedir.
“Gümrük Birliği” ile başlayan bu ekonomik sürecin artık bir siyasal birlik haline dönüştüğünü görüyoruz. Ortak para birimi, ortak parlamento gibi kurumlar yanında giderek daha merkezileşen bir süreç yaşanıyor. Ama bu merkezileşme sürecinde aynı zamanda yerelleşme isteklerini de karşılayan bölgesel idareler hala gelişmektedir. Daha çok yakın zamanlarda verilen bölgesel idareler, otonom yönetimler, bağımsız bütçeler, yerel özerklikler; merkezileşme ile yerelleşme kavramlarının bir arada yürüdüğünü göstermektedir.
ZENGİN-FAKİR FARKI
Dünya’da 1900’lü yılların başında sanayi devriminin ilk adımı sonrasında yaşanan gelir dağılımı bozukluğu yeniden hortlamış durumda. Toplam zenginlik olarak 1900’lerin çok ilerisinde olunsa dahi, bu zenginliğin paylaşım sorunu artık dayanılmaz noktalara varıyor.
En zengin yüzde 1’lik kesim, toplumun geri kalan kesiminin geliri ve servetine eşit bulunuyor. Merkezi yönetimlerin hesap verebilirlikten uzak borç yığınları, bölgesel yönetimlerin de üzerinde ek yük olarak artıyor.
Bir tarafta çalışarak-üreterek-eğitimle kalkınan kesimler; diğer tarafta görece oldukça geri kalmış bölgeler. Kimse yüksek gelirini diğer fakir bölgelerle uzun yıllar içerisinde paylaşmak istemiyor. Kimse gelir dağılımındaki adaletsizliği merkezi yönetim kuralları ile sürdürmek istemiyor.
Aslında bir çok ülkede yaşanan aşırı partilerdeki yükseliş süreçleri de bu tablonun bir uzantısı olarak görülebilir. Gelir dağılımı bozulan toplumların radikalleşmesi ve çözümleri uç noktalarda aramaya başlaması hiç de yabancı olmadığımız bir tablo... Almanya’da Hitler iktidarının oluşmasında 29 ekonomik buhranı önemli katkı sunmuştur.
KATALAN ZENGİNLİĞİ
İspanya ekonomisinin yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan Katalan Bölgesinde daha yüksek bir refah seviyesi göze çarpıyor. Kişi başına gelir 30 bin euro ile AB ortalaması üzerinde seyrederken, İspanya bütününde gelir 24 bin euroda kalmaktadır. İşsizlik oranı ise İspanya’da yüzde 20’nin üzerinde iken, Katalan Bölgesinde yüzde 14’lerde seyretmektedir.
Katalan Bölgesi aslında İspanya’nın sanayi üretim bölgesi olarak görülmektedir. Ülke genelinde yüzde 12’lerde seyreden sanayinin payı, Katalan Bölgesinde yüzde 18’in üzerindedir. 2015 verileri ile Katalan Bölgesi GSYH’sı 215 milyar euro iken sanayi üretimi 38 milyar 754 milyon euro düzeyindedir. Katalan Bölgesinde sanayinin payı 2001 yılında yüzde 25 düzeyindeydi.
MERKEZİN YÜKSEK BORCU ve SAVURGAN BÜTÇE AÇIĞI
Küreselleşme ve getirdiği mali yükümlülükler özellikle merkezi yönetimleri ağır borç yükü altına almıştır. Borç sorunu açısından İspanya özel olarak incelenmesi gereken bir ülkedir. 2008 küresel kriz geldiğinde kamu borcunun milli gelire oranı sadece yüzde 39,4 seviyesindeydi. İspanya Merkezi Yönetiminin özellikle özel sektörün dış borcunun bankacılık sektöründeki batıklarla kamulaşması sonucu, kamu borcu hızla artmıştır. 2010 yılına gelindiğinde İspanya’nın kamu borcu milli gelirinin yüzde 60,1’ine ulaşırken, bu oran 2012 yılında yüzde 84,4’e çıkmıştır.
2015 itibariyle İspanya Merkezi Yönetimin kamu borç oranı yüzde 99,2 ile adeta patlama yaşarken, Katalan Bölgesinin kamu borç oranı sadece yüzde 35,3’de kalmıştır. (Veriler: Source: Idescat-ekonomi.gov.tr)
Bütçe açığı/GSYH oranına bakıldığında da 2008 yılında İspanya merkezi yönetiminde bu oran yüzde -4,4 iken, Katalan Bölgesinde yüzde -2,5’da kalmıştır. 2015 yılı itibariyle bütçe açığı Merkezi Yönetimde yüzde -5,1 iken Katalan Bölgesinde yüzde -2,7 olarak gerçekleşmiştir.
Özet olarak Merkezi Yönetim borç stoku ve bütçe açığı Katalan Bölgesinin nerede ise iki katı düzeyinde devam etmektedir. Bu ağır mali yükü paylaşmak ve bu borcun altına girmek bölgesel yönetimler için gelecek sorunu olarak tepki çekmektedir.
TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARETİ (2015 - MİLYON EURO)
İspanya’ya ihracat: 4.744
Katalunya’ya ihracat: 1.204
İspanya’dan ithalat: 5.077
Katalunya’dan ithalat: 1.208
İspanya’nın 20 özerk bölgesi içerisinde en fazla ticaret yaptığımız yer Katalan Bölgesidir. Dış ticaretimizin de yüzde 19’unu otomotiv sektörü gerçekleştirmektedir. İkinci sırada ise yüzde 18 pay ile plastik yarı mamuller almaktadır. Hazır giyim ile makine ve aksamları yüzde 7’şer pay almaktadır.
BAĞIMSIZLIK ve BİRLİK İSTEKLERİ
Hafızamızı fazla zorlamadan Avrupa’daki bağımsızlık isteyen bölgelerini düşünelim: İlk aklımıza gelen bölgeler İskoçya ve Galler... Daha bir kaç yıl içinde bu bölgelerde referandumlar yapıldı.
Diğer bölgeler ise, geçen hafta oylama yapılan İtalya’nın kuzey bölgeleri... Venedik yeniden başkent olmak istiyor mesela.
Fransa’da Korsika meselesi tam bitti mi? Hatta İspanya’da daha 3-4 yıl önce BASK Bölgesi silahlı bağımsızlıktan vazgeçti. Belçika’da Flamanlar ayrılığı konuşuyor. Çünkü, ülkenin en zengin kesimi onlara ait.
Ama bağımsızlık istekleri ile ayrılık ve bütünleşme süreçleri de aynı zamanda yaşanıyor. Mesela İngiltere AB’den ayrılığı oyladı ve görüşmeler devam ediyor. Oysa aynı dönemde AB benzeri NAFTA gibi birlikler oluşmaya devam ediyor. AB-ABD arasında TTIP antlaşması ise epey yol almıştı...Şimdilik sadece duraklama var diyebiliriz. Uzakdoğu ve Asya kanadında ise Şanghay Beşlisi alternatif olarak yükseliyor. Bir tarafta bölgesel bağımsızlık istekleri; diğer yanda küreselleşmenin gerektirdiği ortak ekonomik birlikler. Galiba Dünya bu yeni düzenden epey ders almak durumunda.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025