İbrahim Kahveci
Milli duygular toplumu bir arada tutan ve toplum tarafından oldukça kabul gören hislerdir. Milli söyleme, milli davaya kim karşı çıkabilir ki?
Biz burada sosyolojik bir durum analizi yapacak geniş bir bakış açısında olmayacağız. Lakin genel anlamı ile milli hislerle hareket eden bir toplumun ekonomik sonuçlarına değineceğiz.
Hazine ve Maliye Bakanı Sn Berat Albayrak ekonomik büyüme için demokrasinin ‘illa’ şart olmadığı anlamında Çin örneğini vermişti. Aslında bu örnek kısmen doğrudur. Güney Kore’nin büyük kalkınma programını 1961-1979 arasında ülkeyi yöneten darbeci diktatör Park Chung yazmış ve uygulamıştır.
Almanya örneğine bakalım.
1. Dünya Savaşından mağlup çıkmış ve borç ödeyen ülke oldukça ağır ekonomik şartlar altındaydı. Almanya’da Adolf Hitler’e liderliği de zaten bu ağır ekonomik şartlar hazırlamıştı.
Hatta, Hitler iktidara geldiğinde de ekonomide çok ciddi başarılar elde etti. Üretim açısından Almanya yeniden ekonomik toparlanmaya bile başladı. Ardından çok kısa sürede de bir küresel güç merkezi oldu.
ABD’de ise Donald Trump iktidara geldiğinde de ekonominin ilk döneminde başarı beklendiği yazıldı. Ama sonra...
Ya sonra...
Mesela Güney Kore’yi hatırlayın. 80’ler nasıl da sancılı geçti. Sistemin oturması, devletin yeniden işlemesi çok ciddi bunalımlara neden oldu.
Filipinler diktatör Ferdinand Marcos sonrası kendisini toparlayamadı. Devlet işleyişi çökünce sistem bir daha refaha ulaşacak şekilde ayağa kaldırılamadı.
Almanya ise Hitler ile çok büyük bedel ödedi.
İtalya’da Mussolini ilk döneminde ekonomiyi canlandırmış ama sonra yıkım üstüne yıkıma yol açmıştır. Sonrası tabii ki bu yıkımı örtmek için savaşmak olmuştur.
***
Yazının girişinde çok ama çok uç örnekler verdiğimi kabul ediyorum. Yukarıdaki örneklerin hiçbiri bize yönetim açısından uymuyor. Ama yönetimde devlet kavramı ve gelecek bakışında bazı örnekler alabiliriz.
Mesela bir devlette kurumlar ve kurallar yıkılırsa ne olur? Ya da, devlet yönetiminde kurumlar yerine kişilerin öne çıkması nasıl bir sonuç oluşturur?
Partili Cumhurbaşkanlığı sistemini bu açıdan sorgulamamız gerekiyor. Aslında şahsım olarak parti seçiminden ziyade sistem değişiminin Türkiye açısından çok zor şartlar oluşturacağını Nisan 2017 Referandumu esnasında sıkça yazıp söylemiştim.
Keskin virajımız orasıydı...
İkinci nokta ise “Milli değerler” dir.
Birinin eksikliğini diğeri tamamlıyor.
Toplum söylem olarak kendini aşırı özgüvende ve gururlu hissediyor. Özellikle varoş ve kırsal açıdan Dünya’ya meydan okumak çok büyük bir varlık haline geliyor.
Hiçbir şeyimiz olmasa bile bu manevi varlıklar bize yetebiliyor.
***
Donald Trump için daha iktidara geldiğinde “sonrası felaket” raporları yazıldı. Yani kimin ne yapacağını ve sonrasının ne olacağını bilimsel olarak buluyorlar.
Devlette kurumlar ve kurallar rafa kalkınca sonrasının ne olacağı da analiz edilebiliyor. Milli söylemlerin kullanılması ile toplumun sürükleneceği çıkmazlara da çok örnek var.
Bu yolların kapısı daha fazla yoksulluk daha fazla işsizlik olarak açılıyor.
Tarih bu örneklerle doludur.
Bugün sosyal devlet adı altında yatırımları bir kenara bırakıp, yardıma muhtaç bir toplum oluşturabiliriz. Toplumu daha çok borçlandırarak siyasete de bağımlı hale getirebiliriz.
Bütün bunlar bir siyasi arena için başarı hanesine yazılabilir. Ama ya Ülkenin geleceği? Ya Milletin refah beklentisi?
İşte onun için yaklaşık bir aydır EVLATLARINIZI düşünün diye yazıyorum.
Bugün kendimiz için bazı realist davranışları rafa kaldırdığımızda aslında evlatlarımızın geleceğini de rafa kaldırıyoruz.
***
Bugün gururumuzu okşayacak oldukça fazla kimliğe dayalı milli söylem atmosferinde yaşıyoruz.
Bu atmosferde realist davranmak çok zordur. Toplumların da duygusu çok yüksek olduğundan beklenen realite gelmeyebilir.
Hep verdiğim bir örneği tekrar edeceğim: Türkiye’de 15+ yaş üstü işsizlik oranı yüzde 5,0’e geldiğinde iktidarlar sallanmış ama 5,1’e geldiğinde baraj altına bile itilmişler.
2019 yılı toplamında 15+ yaş üstü işsizlik oranı yüzde 7,3 gibi muazzam bir yüksekliğe çıkmış ama sandığa eskisi gibi yansımamıştır. Toplumun tercihi ekonomik realite dışına çıkmıştır.
Mesele şudur: 15 Temmuz gibi hain FETÖ darbe girişimi şartlarında bu hal anlaşılabilir bir durumdur. Bu bir duruşu sergiler.
Lakin bugün artık evlatlarımız için yarınımızı düşünerek daha müreffeh bir geleceğe karar vermeliyiz.
Bu yolda muhalefeti dahil bütün siyaseti yeniden sorgulamalı ve hizaya sokmalıyız. Aksi halde gururlu ve işsiz bir ülke olarak yarınımızın ne olacağını bilmeden günübirlik yaşamaya devam ederiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025