İbrahim Karagül
Türkiye, kendisini durdurmaya, dar bir alana hapsedip etkisizleştirmeye dönük çokuluslu bir irade ve müdahaleler zincirini kırmak için ölümcül bir mücadele veriyor. Ortada bir direnmehali, söz konusu saldırılara ve büyük projeye göğüs germe hali, savunma ve yalvarış yerine taarruz ve meydan okuma hali vardır.
Türkiye, özellikle Gezi teröründen bu yana devam eden çokuluslu saldırılarla içeride çetin bir mücadeleye girişti. Saldırılar savuşturuldu, etkisiz hale getirildi. Bir nevi Milli Mücadele verildi. Artık içerideki operasyon alanları daralınca saldırılar dışarıya, Türkiye’nin etki alanlarına yöneldi.
İçeriden vur, olmazsa sınırdan kuşatmaya al
Fırat Kalkanı harekâtı, İdlip operasyonu, Afrin’i temizleme hesapları ve Barzani referandumuna karşı pozisyon alışın nedeni işte bu kuşatmayı yarma çabasıdır. Türkiye bunu yaparken yine bir milli mücadele vermiş, vermektedir. Güney’den yaklaşan çokuluslu saldırı dalgalarına karşı koymuş, koymaktadır. Çünkü 15 Temmuz saldırısı ile Güney’de hazırlanan cephe tek bir cephedir, Türkiye’yi çökertme, içeriye hapsetme, yeniden rehin alma girişimidir.
Yeni hedefleri, Arapları Türkiye’ye karşı kışkırtmak
Irak ve Suriye’de ABD-İsrail projeleri etkisini kaybetmeye başladığı anda Türkiye’ye karşı yeni bir cephe, daha güneyden inşa edilmiştir. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) üzerinden, özellikle de Muhammed bin Zeydüzerinden yeni bir Türkiye karşıtı dalganın temelleri atılmıştır. BAE-S. Arabistan-İsrail “ekseni” her ne kadar İran yayılmasına karşı geliştirilmiş gibi görünse de aslında ana hedefi, gizlenen hedefi Türkiye’dir.
Bu sefer ana hesap Türkiye ile Arapların karşı karşıya getirilmesidir. ABD ve İsrail, Arap dünyasında geniş etkisi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’ye karşı, 20. Yüzyılın argümanlarını harekete geçirmiş, Arap milliyetçiliği üzerinden geçmişin önyargılarını bugüne taşımıştır. Baas yönetimlerinin yaygaraları üzerinden Arap sokaklarını Türkiye’ye karşı kışkırtma süreci başlatılmıştır.
Kirli ortaklığın ilk kurbanı Kudüs oldu
BAE’nin doğrudan ABD ve İsrail istihbaratı ile yürüttüğü kirli kampanya Araplarda Türk düşmanlığı üzerine kurgulanmış, bu işbirliğinin ilk kurbanı Kudüs olmuştur. Temel hedef, ülkemizi, Arap dünyası ile bağlarını koparıp yalnızlaştırma, içeri kapanmaya zorlamaktır.
Ama Türkiye, bütün bu çokuluslu müdahalelere karşı asla geri adım atmamış, savunma yerine taarruza geçmiş, onlar ne kadar içeri kapanmaya zorlasalar o kadar dışarıya, bölgeye, coğrafyaya yönelmiş, şaşırtıcı bir çıkış ve etkinlik alanı oluşturmuştur. Bu mücadele bir iç politik mücadele değildir. Bu ülkenin, gelecek savunması, gelecek hesabıdır. Dolayısıyla, bu mücadeleyi kıracak, zayıflatacak her girişim, değersizleştirecek her çıkış, tavır ülkemizin bu büyük mücadelesine zarar verecektir.
O sevgi, o coşku bir şov değildir..
Cumhurbaşkanı’nın üç Afrika ülkesine yaptığı ziyaret, özellikle de ABD ve İsrail’in bazı Arap yönetimleriyle birlikte kurduğu Kudüs komplosunun boşa çıkarılmasıyla, Müslüman ülkelerde başlayan coşkunun ilk göstergesi oldu. Sudan Meclisi’nde ve Hartum Üniversitesi’nde CumhurbaşkanıErdoğan’a ve Türkiye’ye yönelik göz yaşartıcı sevgi, bir şov değildi. Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına uzanan geniş İslâm coğrafyasında aynı duygu ve hassasiyetin olduğunu söylemeliyiz.
Bu, Müslümanların sembollerine tuzak kuranlara, şehirlerini harabeye çevirenlere, ülkelerini yağmalayanlara duyulan öfkenin sonucudur. Sesi kısılmış, ürkütülmüş, tehdit altına alınmış, şantajlara maruz bırakılmış Müslüman ülkelerin, diri bir ses, bir güven, bir çıkışbulduğunda, onurlu bir yürüyüş başladığında, haklı bir mücadele ortaya koyulduğunda nasıl bir coşkuyla ayağa kalktığının, kalkabileceğinin göstergesidi
Erdoğan büyük tarih yürüyüşünün öncüsü
İşte Türkiye, bütün coğrafyayı harekete geçiren ülke oldu, vakur bir duruş sergiledi, özgüven aşıladı. Ülkelerimizin, toplumlarımızın sahipsiz olmadığını gösterdi. Yumruklarımızı sıktığımızda bir gücün ortaya çıkabileceğinin örneğini oluşturdu.
Şüphesiz Erdoğan, Müslüman dünyanın gözünde büyük bir devrimcidir, büyük tarih hesaplaşmasının öncüsüdür. Selçuklu-Osmanlı tarihini ve iddialarını bugüne taşımış, küresel iktidar alanının yeniden biçimlendiği bir dönemde 21. Yüzyılın iddialarının temsilcisiolmuştur.
Artık “Türkiye ekseni” diye bir gerçek vardır
Türkiye, siyasi söylemiyle, duruşuyla, kendisi ve coğrafyayı kurtarmaya dönük mücadelesiyle öncü ülkedir. Yine tarihi bir hesaplaşmanın ana eksenidir. 20. Yüzyılın başında bayrağın düştüğü topraklar, 21. Yüzyılın başında o bayrağı yeniden kaldırmaktadır. Meselenin özeti budur, ülkemize yönelik çokuluslu saldırıların ana gerekçesi de budur. Çünkü Türkiye, kendisine içeride rehin almaya çalışanlara karşı hem içeride hem de coğrafyasında mücadele bayrağını açmış, yüz yılın hesaplaşmasını başlatmıştır. Onlar ülkemizi içeriden vurmaya çalışırken Türkiye bütün coğrafyaya sarılarak cevap vermeyi bilmiştir.
Sevakin Adası: Kudüs’ü işgal edenlerle uğraşın..
Bu böyle devam edecektir. Her ne kadar, kendilerine bölgesel destek bulsalar da, içeriden ortak bulsalar da, terör örgütlerini yardıma çağırsalar da devam edecektir. Bir süre sonra Arap dünyası kendilerine kurulan yeni tuzağı görecek, bu tuzağın Arap ülkelerini ve topraklarını parçalamanın nihai adımı olduğunu anlayacak, “Arap-İsrail ittifakı”nın yol açacağı yıkımı fark edecek ve Türkiye’nin bayraklaştırdığı mücadele çizgisine yaklaşacaktır.
Sudan’daki Sevakin adasına yönelik Arap dünyasında başlatılmak istenen tartışma tamamen Batı’nın ve İsrail’in provoke ettiği bir tartışmadır. Onlara “Türkiye yayılmacı” diyenler bu coğrafyada dokunmadıkları, zarar vermedikleri ülke bırakmamış, birçok ülkeyi parçalamış, sonsuz savaşlara sürüklemiştir.
Kudüs’ü işgal edenlere ses çıkarmayanlar, Mekke ve Medine’yi rehin almaya hazırlananlara ses çıkarmayanlar, Arap dünyasının her köşesini askeri garnizona dönüştürenlere ses çıkarmayanlar birilerinin talimatıyla Türkiye’nin etki alanını genişletmesinden telâşa düştüler.
Türkiye askeri üs kurmasın ABD-İsrail kursun, öyle mi?
Bu telâş onların değil, patronlarının, biz biliyoruz. Türkiye’nin nüfuz alanını genişletmesinin kimleri rahatsız ettiğini, uykularını kaçırdığınıbiliyoruz. Onlar ülkemizi içeride bitirmeye çalışırken bizim coğrafyayı ayağa kaldırmamızın ne anlama geldiğini biliyoruz.
Neymiş, Türkiye askeri üs kuracakmış!Tabi ki kuracak, kurmasın mı? ABD mi kursun, İsrail mi kursun? Onlara neden ses çıkarmıyorsunuz. ABD ve İsrail Sudan’ı bombalarken neden ses çıkarmıyordunuz? Onlara niye bir söz söyleyemiyordunuz?
Kudüs savunması, Mekke ve Medine savunması bu..
Türkiye ulaşabildiği her yere ulaşacak, ulaşmak zorunda. Zira bu bir ülke savunmasıdır, coğrafya savunmasıdır. Savaşı sınırlarımıza kadar getirenlere verilecek cevaptır, bölgenin gücünü göstermektir. Başka da hiçbir yol yoktur. Öyle uysallıkla, uzlaşmayla, boyun eğmeyle, teslim olup yalvarmayla gidilecek bir yol yoktur. O dönem, o yüzyıl kapanmıştır artık.
Somali’de varsak, Suriye’de varsak, Katar’da veya Sudan’da varsak o toprakları savunmak için, korumak için, Kızıldeniz-Basra Körfezi arasındaki Müslüman ülkeleri paramparça edecek yeni saldırılara karşı pozisyon almak için varız. Kendileri teslim olanlar bize nasihat etmesin, onlar yapabiliyorsa Türkiye’nin büyük mücadelesine ne kadar destek verebilirler ona baksınlar.
Bugün Kudüs’ü nasıl savunuyorsak, koruyorsak yarın Mekke ve Medine’yi öyle savunmak, korumak için oralardayız, bunu bir yere yazın!.
Bu, 21. yüzyılın sesidir, coğrafyaya yayılacaktır..
İşte Türkiye’nin bu hassasiyeti, duruşu, mücadelesi bir tarih yürüyüşüdür. Dünyanın yeniden şekillendiği, küresel iktidar alanının yeniden biçimlendiği bir dönemde, bizim coğrafyamızı bunun dışında tutmaya çalışanlara, tarih dışına itmeye çalışanlara verilen güçlü bir cevaptır. Bu, emperyal bir hayal değil, bir savunma kalkanı inşasıdır.
Tarih bizi yeniden çağırmıştır, omuzlarımıza yine o yükü yüklemiştir. Tam da bu dönemde dostun-düşmanın kim olduğu netleşmektedir. Her büyük tarih kırılmalarında netleştiği gibi.
Bu ses, büyük bir medeniyet mücadelesidir. Bir onur ve özgürlükmücadelesidir. Sesi o kadar güçlü ki, Afrika’nın derinliklerinden Ortadoğu’nun sokaklarına, Pakistan’dan Malay dünyasına kadar yankılanmaktadır. İşte biz bunun 21. Yüzyılın sesi olduğuna, küresel hesapları altüst edeceğine, o çokuluslu projeleri boşa çıkaracağına, bu coğrafyadan destansı bir yükseliş dönemi başlatacağına inanıyoruz.
Umutluyuz ve bunu hiç kaybetmeyeceğiz. Çünkü tarih bazıları için çöküşe, bizim için ise yükselişe geçmiştir. Bu yüzden milletimiz bu büyük hesaplaşmayı kazanacaktır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021