İlhami IŞIK
Yaklaşık 45 yıldır Kürt meselesini ve PKK’yi izleyen biri olarak son günlerde konuşulan ve tartışılan çözüm süreci ile ilgili kendime soru sorduğumda aldığım cevap ‘evet.’
Cevabın adı başka bir şey olabilir ama bir çözüm ve arayış girişimi var.
Niçin öyle düşünüyorum veya kendime verdiğim cevap neden böyle bir ‘evet’ doğuruyor bunu biraz açmak istiyorum.
PKK bir iç mesele halindeyken hep “ezer geçer ve yok ederim” mantığı egemen oldu.
Bu durum 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgaline kadar bir zaman kazandırdı ama ABD’nin Irak’ı işgali 1999 yılı temmuz ayında kendini fesheden, bütün silahlı güçlerini ülke dışına çıkaran silahtan vazgeçmeyi ilan eden PKK’ye inanılmaz lojistik ile alan hakimiyetini doğurdu ve PKK 1 haziran 2004 yılında tekrar silahlı mücadele kararı aldı.
Tam 5 sene hiç silahın konuşmadığı ve kimsenin ölmediği bir dönemi yaşadık ama devlet PKK’nin kendisini feshetmesini bile bir adım atma ihtiyacı olarak görmedi. Tek bir sembolik adım bile atılmadı. İçeride tutuklu bulunan Leyla Zana ve arkadaşları ancak PKK tekrar silaha başvurduktan sonra 2005’de tahliye edildiler.
Hal böyle iken PKK ise ilk defa 4 ülkede birden örgütlenme imkânını yakaladı. Bu PKK tarihi açısından bir ilkti. PKK İran’da parti kurdu, Suriye’de parti kurdu, Irak’ta parti kurdu. Tüm bunlar ABD’nin Irak’ı işgali ile oldu ve Kürt sorunu Türkiye’nin iç meselesi iken bölgesel bir meseleye dönüştü.
İkinci olarak Arap Baharı’nın kırılması ile beraber PKK, Suriye’de bir toprak parçasını yönetme kabiliyetine ulaştı. Rojava veya Kuzey Suriye’de PKK artık bir toprak parçasını yönetiyordu.
2012 yılı haziran ayı itibarı ile komşu olan 3 devletten ikisinde; yani Irak ve Suriye’de olup biten kırılma PKK’yi büyüten ve Kürt sorununu bölgesel olmaktan çıkarıp uluslararası duruma çeviren bir fotoğrafa dönüştürdü. Son komşu ülke olan İran’daki olası bir kırılmanın PKK’ye hangi mevziiyi kazandıracağı şimdilik meçhul görünüyor.
Karşınızda, artık bir iç mesele değil, her bölgesel kırılmada güçlenen ve imkân ile kabiliyetini artıran bir örgüt var.
Bunları niye anlatıyorum…
Çok uzak bir tarih değil bu yazdıklarım.
Siz bir ülkeyi yönetiyorsunuz, bu olup bitenleri görmeme şansına sahip olabilir misiniz?
Şimdiye kadar görüp yanlış okuyan bir akla şahit olduk.
Galiba bu sefer doğru okuma şansına sahip olmak istiyor bu ülkeyi yönetenler…
2016’dan beri sadece Mersin, Ankara ve İstanbul’da olmak üzere 3 olay dışında 8 yıldır şiddet ve terörün olmadığı bir zaman ölçeğindeyiz.
Bu şartlarda “Gelin barışalım” diyerek Kürt meselesinin yeniden tetikleneceği bir adımı niye atasınız?
Burada bir parantez açarak keskin bir şekilde “böyle bir süreç yoktur ve devlet, Kandil ile İmralı ile hiç görüşme yapmamıştır” diye yırtınanlara sadece tek bir örnek vermek istiyorum:
2007 ile 2009 yılları arasında Oslo’da yapılan hatta Kandil’dekileri uçaklara bindirip Avrupa’ya götüren süreçten kimin haberi oldu?
Eğer 2011’de Adem Uzun’un üzerinden çıkan ses kaydı olmasaydı kim bilecekti o görüşmeleri?
O dönem herhangi bir gazeteci yazsaydı, ona ‘deli ve manipülasyon yapıyor’ denilmeyecek miydi?
Ortadoğu’da her yalanlama yalanlama değildir. Hatta IRA ile görüşmeleri inkar eden İngiliz Başbakanlarını hatırlarsak İngiltere’de, İspanya’da da değildir.
Parantezi kapatalım.
Yeni çözüm süreci ya da adı her neyse ona dönersek…
Bölgede kırılan iki ülkeden (Irak ve Suriye) sonra olası üçüncü ülke olan İran’da oluşabilecek bir kırılmanın endişe yarattığı anlaşılıyor.
Doğal olmayan yanı ise bunu sadece bir endişe ile ifade etmektir. Bunu bir beklentiye dönüştürme kabiliyetini hayata geçirememektir.
Evet, bugün itibarıyla bu dış konjonktürde Kürt sorununu tekrar bir iç soruna ve çözülmüş bir iç soruna dönüştürme imkânı vardır.
Kürtlerin bu coğrafyada istedikleri nettir ve kendi kimlikleri ile yaşamak istiyorlar. Herkesin faydalandığı haklardan kendileri de faydalanmak istiyorlar. Bunu hep kardeşlik çizgisinde götürmek istiyorlar.
Güçlü olmak isteyen ve bölgede söz sahibi olmak isteyen hiçbir devlet bu istekleri kendisi açısından bir kaygı ve endişe kaynağı olarak görmemeli.
Bunun yolu da bölgedeki tüm Kürtleri kucaklayacak yeni ve sahici bir açılım süreci olmalı. Kürtlerin böyle bir adıma ‘hayır’ diyeceğini hiç sanmıyorum. Kaybedeni olmayan bir barış ve açılım süreci bu ülkeyi de bölgeyi de huzura kavuşturur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025