İlhami IŞIK
Derler ki, Batı’nın tarihinde iki çıkış (kaçış) belirleyici olmuştur; Aineias’ın yanıp yıkılan Troya’dan çıkışı ve Musa’nın baskıcı Mısır’dan çıkışı. Bu kaçışlardan biri Roma’nın kuruluşuna diğeri de Tevrat aracılığıyla Tanrı’yla ittifakın kurulmasına uzanan ve bir kültüre dönüşen gelişmenin başlangıcı oldu. Böylece yaklaşık 3000-3300 yıllık Batı kültürünün temelleri atılmış oldu. Benedict Anderson’un “Hayali Cemaatler” ile Eric Hobsbawm’ın “Hayali Gelenekler” adlı dev eserleri, bellek, kimlik, mit ve politik tasavvur arasındaki ilişkiyi, eski kültürler temelinde ama günümüzü de anlamamıza imkan veren bir ilkesellik biçiminde ele aldılar.
Böyle bir yazı başlangıcını tercih etmemin bir sebebi var; eğer yamacıma bir daha yaklaşır ve etrafımda biraz daha sıkıca toplanırsanız; ben de eski zaman hikayecileri gibi size, gerçek, yaşanmış ve sonuçlarını bugün daha net görebildiğimiz bir hikayeyi ağız tadıyla anlatmayı denerim. Bu hikaye Katalanlar, Basklar ve Kürtlere dairdir.
1930 yılında İspanya’da Cumhuriyetçilerin seçimleri kazanmasıyla birlikte ülkedeki siyasi atmosfer çok gerildi. Nitekim bu gerilim 1936’da bir iç savaşa dönüştü ve yüzbinlerce insanın ölümüyle 1938 yılında son buldu. İç savaşı Cumhuriyetçiler kaybetti. General Franko, tam kırk yıl sürecek faşist diktatörlüğünü ilan etti. Kırk yıl boyunca İspanya’da hiç genel seçimler yapılmadı. Kırk yıl boyunca her talep koyu bir şiddetle bastırıldı, işkence bu zalim diktatörlüğün en belirgin simgesi haline geldi.
1938 yenilgisiyle birlikte, ülkedeki etnik kimlikler, kültürel belleklerinin mirasına bağlı olarak, varlıklarını korumak amacıyla değişik yol ve yönetmeler denediler. Katalanlar, kiliselerine, stadyumlara ve onları hayatta tutacak mesleklerine sığındılar. Kiliselerini sadece dini ihtiyaçları için kullanmadılar; kiliseler hem sosyal bağları güçlendiren mekanlar oldu, hem de Katalanca’nın geliştirilmesi için adeta laboratuvar görevi gördü.
Ama Katalan kültürünün ruhu ve mirasını koruyan en büyük arena, hiç kuşku yok ki stadyumlar oldu. Özellikle Camp Nou her on beş günde bir sadece yüzbinleri ağırlamıyordu, her maç adeta siyasi birliğin inşasında büyük bir politik miting görevi de görüyordu; günlük hayatın akışkanlığı içinde Katalanlar bir taraftan mesleklerini geliştiriyor, diğer taraftan birliklerinin çimentosu olan kiliselerine gidiyor ve futbol maçlarında da politik zindeliklerini koruyorlardı.
Basklar ise büyük bir öfke ile Franko rejimini elde silah dağlara kaçarak karşıladılar. Elbette Bask ülkesinde Baskaca mücadele biçimleri yürütüldü ama baskın karakter şiddete dayalı çözüm arayışı olduğu için, hayat daha sert, daha yoksul ve kıraç kaldı.
Franko rejimi öyle ağır baskılar geliştirdi ki, ömrünü 40 yıl uzatabildi. Özellikle İspanyolca’nın dışındaki diller üstünde inşa ettiği cendereler inanılmazdı. Öyle ki, hem Katalanlar hem de Basklar ve tabii İspanyadaki diğer etnik kimlikler, ana dillerini rahat konuşmak için evlerinin pencerelerinden feragat edip, pencerelerini duvarla örmek zorunda kalıyorlardı. Çünkü İspanyolca’nın dışında başka bir dille konuşmak büyük suç ve ağır yaptırımları vardı.
1975’de Franko ölünce, İspanya devlet olarak yeniden kendini inşa etti. 1978’de kabul edilen yeni anayasaya göre ülke 17 özerk bölgeye ve 2 özerk şehire ayrılarak idari ve siyasi olarak federal bir yapılanma kazandı. Madrid’deki merkezi hükümetle senkronize çalışan özerk bölgeler, kendi kendilerinin yönetimi için bölgesel parlamentolar oluşturdu ve herkes ana dilinde eğitime geçti.
Katalanlar bu yeni duruma hemen adapte oldu ve kısa bir sürede anadilde eğitime geçtiler. Ama Basklar aradan 20 yıl geçtikten sonra ancak anadilde eğitim yapma imkanı buldular. Bunun biricik sebebi Bask ülkesinde egemen olan şiddetin kendisiydi. Şiddet herhangi bir toplumsal kurumlaşmaya hem izin vermiyordu hem de değer. (Devam edeceğim.)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025