İlhami IŞIK
Normal olan durum, normallik denilen şey, toplumsal değerlerde sağlanan konsensüstür; değer biçme ve değerler hiyerarşisinde ortak paydada uzlaşmaktır. Her toplum, toplumsal kimliğini biçtiği değerler üstüne bina eder. Değer ve değer biçmenin olmadığı yerde toplumsal hayat durur. Mevcut ve hala yürürlükte olan sistemin, toplumsal hayatı, kurulduğu günden bu yana durdurmaya çalıştığını binlerce örnekle açıklamak mümkün. Kendisinden başka herkesi siyasetin merkezinden kovan bir zihniyet, elbette toplumsal değerlerde uzlaşmaya yanaşmaz. Durum böyle olduğu için de onu değiştirmek sadece kaçınılmaz olmaz, aynı zamanda kader olur.
Türkiye'de siyasetin ritmi, her zaman bu nabızla attı. Sistem her tür değişime direnip durdu. Ama galiba bu kez kimilerine göre fail değişti. Gerçekte durum öyle midir? Bir bakalım.
''..Ancak bu kez ‘suç’ sadece diğer tarafta değil… Aynı tercihi muhafazakar kanat içinde yapanlar da var. AK Parti toplum tasavvurunu taşımaktansa yeniden cemaatçiliğe dönmeye zorlanıyor. Oysa bu ne AK Parti hareketinin gelmek istediği, ne de Türkiye’yi getirmek istediği noktaydı…''
Bu akıl yürütme biçimiyle aslında söylenmek istenilen şu oluyor; Bir sistemin sürekli olarak kendi sınırlarını sıkıştırırp zorladığını ileri sürmek, ''modernlik projesinin'' kendi kendini sakatlayan bir proje olduğunun başka bir yoldan söylenmesidir. Eğer bu doğruysa o zaman asıl sorulması gereken soru şudur; Liberal Aydınlanma’nın o muhteşem idealleri pratikte niçin asla gerçekleştirilemiyor?
Takdire şayan özgürlük, adalet nosyonları ve diğer göz kamaştırıcı ideallerin gökyüzünden yeryüzüne, ideoloji düzeyinden politik toplum düzeyine iner inmez, amansız bir mantık uyarınca kendi karşıtlarına dönüşmeleri hangi maddi koşullar altında cereyan eder? Bunun, sözgelimi, bireysel özgürlüğün ekonomi alanında gerçekleşmesinin bir bütün olarak toplumda adalet ve eşitlikle birlikte özgürlüğün de zayıflamasıyla alakası olabilir mi? Piyasanın anarşisi zorunlu otoriter bir devlet doğuruyor olamaz mı?
Üzülerek söylemeliyim ki, bu bakış açısının konumlandığı yerden gördüğünü sandığı gerçeklik, içinden geçmekte olduğumuz sürecin gerçek bağlamıyla örtüşmüyor. Hakikatlerin sert kabuklarına ilişkin yorumları hiç de gerçekçi değil. Evet doğrudur; ..''AK Parti güç dengesinde yalnızlaşırken önüne iki alternatif çıktı: Ya Meclis’i güçlendirerek meşruiyetini sağlama alacak, ya da salt toplumsal desteğine dayanarak sistemi zorlayacaktı.''
2002 yılından bu yana bu meclis bizzat AK Parti tarafından yeterince güçlendirilmedi mi? Yine 2002 yılından bu yana girdiği bütün seçimlerden birinci parti olarak çıkan AK Parti yeterli meşruiyet devşirmedi mi? Yok eğer hayır diyorsanız, ya iflah olmaz bir şaşkın ya da o oranda siyasi bir körleşme yaşıyorsunuz! Peki ikinci seçenek ne? ''Toplumsal desteğine dayanarak sistemi zorlamak.''
Bu perspektif ve strateji meşru mudur; Evet. Yasal mıdır? Evet. Peki sorun ne?
Bu bakış açısının sahipleri normalin ya da normalleşmenin ''değerler ve hiyerarşilerde'' uzlaşma olduğunu pekala biliyor. Bugün hala içinde olduğumuz sistemin, kendi çıkarları için bir kısım toplumsal çevreyi, kurulduğu ilk günden bugüne düşman ilan ettiğini bilmiyorlar mı? Biliyorlar. Sırf bu düşman çevreyi denetlemek için ihtiyaç duyulan her tür araçsal akıl biçimlerini, aynı zamanda bizzat insan varlıklarını prangaya vurmak için kullandığını bilmiyor mu? Biliyor. Toplumsal dokunun verili durumu böyle iken ve AK Parti’nin bu doku içinde bu dokunun normalleşmesi için 15 yıl çabalamasını tarih yazmışken; hala. "Ancak bu kez ‘suç’ sadece diğer tarafta değil" demenin anlamı ne?
Suç zaten işlenmiş. Suçlunun yıllar sonra ele geçirilmiş olması bu durumu değiştirmez. Suç işlenmiş ve adalet yerini bulmak zorunda. 16 Nisan’da halkın önüne getirilen sandık, adaleti temin etmek üzere atılan küçük bir adımdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025