İlhami IŞIK
Bir zamanlar hepimiz çocuktuk. Çocukluğun o altın çağında kalbimizin içine dokuna dokuna hayatımızın içinden bir sevgi nehri gibi geçen gerçek kahramanlarımızı hiç unutmadık. Bugün bile o insanları minnetle, sevgiyle anıyoruz. Belki çok farkında değiliz ama aslında o insanların dokunuşları, bugün, bizim nasıl insanlar olduğumuzu belirlemiştir. Kişiliğimizin, karakterimizin oluşumunda o masal kahramanlarının büyük etkisi vardır. Zihinsel dünyamız, inanç ve manevi evrenimiz, kalbimizi açtığımız o insanların ağzından çıkan ve duyularımızı harekete geçiren kelamlarının sayesinde biçim almıştır.
Çocuğun beyni, dış dünyadan gelen anlamlar karşısında sadece emici bir sünger gibi değildir; çocuk sevgi ile örülmüş anlama aynı zamanda kalbini de açar. Bir taraftan davranışlar aracılığı ile rol modelini izler, öte yandan sözcükler yoluyla da duygulardan oluşan kendi anlam dünyasını adım adım biçimlendirir.
Çocukluk yılları dahil, hiç kimse hiçbir şeyi bir boşlukta karşılamaz. Herkes bir mana dünyasından geldiği için ötekini kendi mana dünyası içinde karşılar. Bu yanıyla ‘’o daha bir çocuk, hiçbir şey anlamaz’’ demek doğru değildir.
Herkes gibi çocuklar da sorgular ve yine herkes gibi bu sorgulama geriye doğru şematik bir düzen içinde gerçekleşir. Çocuğun sevgi ve bağımlılık temelinde şekillendirdiği kendi anlam dünyası, elbette kendine göre temel ihtiyaçları tarafından belirlenir. Her çocuk arzu eder. Hatta bir adım daha ileri giderek söylemek lazım gelir ki, her çocuk sadece arzudan ibarettir.
Sevgi, bağımlılık ve arzudan oluşan çocukluk dünyası o oranda hassas bir dünyadır. Bu bakımdan ‘’çocuklar çiçektir’’ deyişi hiç de anlamsız değildir. Evet, çocuklar ile çiçekler arasında en büyük benzerlik ikisinin de özenli bir bakıma ihtiyaç duyuyor olmalarıdır. Saksısında solan çiçekler gibi, çocuklar da eğer yeterli sevgi ve ilgiyi görmezlerse solarlar. Kavruk yetişirler. Sorunlu ve arızalı bireyler olarak topluma karışırlar.
Mutlu çocuk kısmen arzuları giderilmiş çocuktur. Bir çocuğun başarılı olması isteniyorsa, mutlak şekilde, kısmi bile olsa bazı arzularının yerine getirilmesi zorunludur. Çocuğun mutluluk üreten karakteri buna bağlıdır. Bu noktada mutluluk ile başarılı olmayı birbirine karıştırmamak çok önemlidir. Başarılı olmanın koşulları başka, mutlu olmanın koşulları ise bambaşkadır. İkisi birbirinden farklı seyirler izler. Elbette hem mutlu olmak hem de başarılı olmak mümkündür. Daha doğru bir ifade ile hem mutlu hem de başarı bir çocuk yetiştirmek imkan dahilindedir.
Ama bir tercih yapmak gerekirse, doğrusu ben mutlu çocuk yetiştirmeyi tercih ederim. Yani imkanlarımı çocuğumun mutlu olması için seferber ederim. Bu düşüncem bir bakımdan mutluluğun başarıya giden yolu daha garantili hale getirdiğine inanmama dayanır.
Her şey bir tarafa çocuğun kalbi bir tarafa; Siz ,siz olun evladınızın kalbine dokunmayı öğrenin. Kalbi olan kelimeler ile çocuğunuzun sevgi şatolarını birer birer inşa edin. İnşa ettiğiniz o şatolarda çocuklarınız başkalarını da ağırlayacaktır. Bundan şüpheniz olmasın.
Çocukları bu rekabetçi ortamda yarış atı gibi yetiştirmenin bir anlamı yoktur. Gelecek kaygısının tek alternatifi çocuklarımızı birer robot gibi, sevgi ve eğlenceden yoksun yetiştirmek değildir. Eğlenmeyen, oyun oynamayan çocuk mutlu çocuk değildir. Oyun oynamayı bilmeyen, iki arkadaşıyla keyifli kahkaha atmaktan imtina eden başarılı çocuk, aslında en başından sorunlu yetişen çocuktur.
Çocuklarımızı çocuk oldukları için, çocuklukları içinde ve saf bir çocuk sevgisiyle sevmeliyiz.
Çocuklarımızın el ve ayaklarının üşümesine izin vermediğimiz gibi zihinlerinin de üşümesine müsaade etmemeliyiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025