İlhami IŞIK
Basit bir soru sorarak, İran’ın Kürt meselesini adeta rehin alan o büyük etkisini biraz daha tartışma konusu yapmak istiyorum. Ortadoğu ölçeğinde Kürt meselesini, Kürt coğrafyasının üç parçasında kuşatma altına alan ülke kimdir diye bir soru sorulsa, muhtemelen, bu soruya muhatap olan herkes önce hem irkilir hem de, apaçık gözler önünde olan bu gerçeğe, gerçeğin talep ettiği ölçüde ilgi göstermediği için, ilgisiz kaldığı için biraz utanır. Sorunun yanıtı bellidir; İran.
25 Eylül 2017 yılında Kürdistan bölgesel yönetiminin yaptığı referandum sonrası, Fransızların deyimiyle kaleyi içeriden fetih eden kimdi? İran. Kürdistan Yurtsever birliğini ayartıp Haşdi Şabi ile Kerkük’ü işgal eden güç İran’dı ve İran dahil dünyadaki bütün siyasi güçlerin bildiği diğer hakikat ise Kerkük’süz Kürdistan’ın hayal olduğudur. İran sadece Irak merkezi devletini kontrol etmiyor, Kürtlerin iki başlı ve iki parçalı vaziyetini de sonuna kadar kullanıyor.
Bilindiği gibi aynı İran Suriye’de Esad’ı ayakta tutan ilk güçtü. Hala da ısrarla Esad rejimini, Rusya ve ABD’ ye rağmen enerjik biçimde destekliyor. Suriye’deki gelişmeleri kontrol altına almak için, kendi eliyle kurduğu Lübnan Hizbullah’ını harekete geçirmekte hiç tereddüt göstermiyor. ABD’nin uyguladığı ekonomik ambargoyu, İran, Hizbullah’ı bir araç olarak kullanarak sadece delmedi, Suriye ticaretini deyim uygunsa bir bütün olarak Lübnan’a taşıdı.
Kürtler, İran’daki Kürt coğrafyasını “Rojhilat” diye tanımlıyor. Irak’taki parçayı “Başur” ve Suriye’deki bölümü de “Rojava” olarak ifade ediyor. Bu üç bölgenin de muktediri kim? İran.
Şimdi İran'ın Bakur denilen, Türkiye bölgesindeki gölgesini anlamak için kısaca bir geçmişe bakalım.
2009 yılında AK Parti, milli birlik ve beraberlik adı altında bir açılım projesi başlattı. Epey cüretkâr biçimde başlayan bu süreç, aynı hızla çöktü. Ama süreci başlatan güçler, görünürdeki hüsrana rağmen diyaloğu kesmediler.
2011 haziranında Öcalan İmralı’da yaptığı açıklamada “bir barış konseyi oluşturma aşamasına geldik" diyordu.
Birkaç gün sonra yani 16 Temmuz da üç olay aynı anda gerçekleşiyordu.
1- Kandil de Murat Karayılan’ın İran tarafından gözaltına alındığı haberi dünya ve Türk medyasına düşüyordu.
2- Diyarbakır’da bir düğün salonunda birileri “demokratik özerklik" ilan ediyordu.
3- İmralı ateşkesi Silvan’da askerlerin yakılması ile son buluyordu.
Ve 2012 haziranında Suriye’de Kürtlerin varlığını reddeden, bir ev için bile tapu vermeyen Esad Rejimi, Rojava’yı PYD’ye teslim ediyordu. Ki o güne kadar PYD’nin Kürt örgüt ve partileri içinde en zayıf olanı olduğunu biliyoruz.
Bu gelişmeyi bir iki ay izleyen AK Parti iktidarı, 12 Eylül'de Libya’da ABD elçisinin öldürülmesinden hemen sonra, 16 Eylülde çözüm surecinin ilk adımını Hakan Fidan’ın İmralı'ya gitmesi ile atıyordu.
Ama geç kalınmıştı.
PKK Suriye’de toprak yönetiyordu.
Bu PKK tarihinde bir ilkti.
Ve bu mevzi onun için en önemli kazanımdı.
PKK açısından Türkiye’deki Kürtler ve Kürtlerin kazanımları artık öncelikler arasında değildi.
Sırf bu kazanım yüzünden, hala hiç kimsenin izah edemediği hendek savaşını başlattı.
Her gelişme Rojava’daki kazanıma feda ediliyordu.
Kürt meselesini yakından izleyen herkesin bildiği sır da Rojava’nın PKK’ya bırakılmasını sağlayanın Kasım Süleymani’nin olduğuydu.
Kürt meselesine çözüm arayanlar, çözüm denklemindeki büyük İran gücünü hesaba katmadan mesafe alamazlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025