İlhami IŞIK
HEP, ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP, HDP, DBP
Yukarıda alfabetik kodlar ile temsil edilen Kürt partilerin sekizi ya Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldı ya da haklarında kapatılma davası açılırken mecburen kendisini feshetti.
Sekiz partiyi, partiler mezarlığına göndermek büyük bir direncin varlığını anlatır. Direncin ilgi alanı çözüm değil, kontrol etmektir; çünkü Kürt meselesi, Türk siyasetinin bir parçası değil, kontrol ihtiyacının özü de siyasete dayanmaz.
Devletin devamlılığında Kürt meselesi iktidar bloklarının stratejik malzemesidir. Devlet aygıtını ele geçiren, siyasi irade, iktidarı realize ederken, iktidar terkibi için, bu sorunu merkeze alır. İktidar blokları için Kürt meselesi asla ciddi bir tehdit olmadı ama aynı iktidar blokları için Kürt meselesi en elverişli malzeme olma niteliğini korudu.
1970’li yıllardan sonra askeri vesayet, iktidar ortaklığını ve siyasetteki ağırlığını Kürt meselesi üstünden tahkim etti. “Düşük yoğunluklu savaş” kavramı kamuoyu ile paylaşılan, bu ihtiyacın rasyonel hale getirilmesinin adıydı.
İşler bütünüyle kontrolden çıktığında, yapılan askeri darbelerin de öncelikli argümanlarından biriydi. Aslında bütün askeri darbeler, çıplak bir biçimde, devletin Kürt meselesini nasıl araç sallaştırdığının trajik hikayesidir. Askeri darbeler bu bahiste iki olguyu tescil etti.
Birincisi, devlet, askeri bakımdan bütün Kürt potansiyelinden daha güçlü ve daha baskındır. Dolayısıyla askeri varlığıyla, Kürt potansiyeli, hiç bir zaman ciddi bir tehdit boyutuna ulaşmadı.
İkincisi, yine Kürt potansiyelinin devlet yargısını aşma imkânı hiç oluşmadı. Devlet istediği partiyi istediği zaman kapattı, istediği siyasetçiyi yine istediği zaman da mahkum etmekte hiç beis görmedi.
Bunun anlamı şudur; Kürt meselesi, askeri ve hukuki bakımdan hiç kontrol dışına çıkmadı ve bir tehdide dönüşmedi.
PKK tehdit ve terörü bile, her zaman bir kontrol altında oldu. Durum bugün bile değişmiş değildir.
Açılım ve İmralı görüşmeleri, devlet için bir çözüm arayışı değildi. Her iki süreç de, iktidarın blok mevzilenmesi ihtiyacına karşılık gelir.
Açıkça söylemek gerekirse, Kürt meselesinin çözümü için, Türkiye Cumhuriyeti’nin genlerinde bir reformist damar yoktur. Aynı nedene bağlı olarak, Türk siyaset sınıfı da bu bahiste, devleti aşabilecek bir perspektife hiç sahip olmadı. Devletin üç halinden biri olan bürokrasi, özellikle de güvenlik bürokrasisi, Kürt meselesinin varlığından beslenir.
Herkesten daha çok devlet, Kürt meselesinin bir bölünme meselesi olmadığını çok iyi biliyor. Bölünme bu stratejinin demir eldiveni. Esasen Türkiye Cumhuriyeti, devlet yönetimini Kürtlerle paylaşmak istemiyor. Bu mana da Kürt meselesi, bu isteksizliğin resmi mazereti oluyor.
Türkiye Cumhuriyeti çok iyi biliyor ki, Dünya da Kürtler için bir devlet kurma peşinde değildir. Kürt meselesi dünya için bir siyasi mesele değildir. Dünya Kürt meselesini hala insan haklarına dair bir demokrasi meselesi olarak görüyor.
Kerkük ve Afrin hadiseleri bunun açık kanıtlarıdır. Dünya dört tarafı düşman devletlerle çevrelenmiş bir Kürdistan’ın büyük bir maliyeti olduğunu biliyor. İsrail tecrübesi bunun somut örneği.
Şimdi asıl soru şudur; Ekonomik, siyasal, askeri ve hukuki olarak, çok daha güçlü ve elverişli konumda olan devlet, neden hala bölünme siyasetinin arkasına saklanmaya devam ediyor?
Devlet, neden hala kendi egemenlik alanında varlığını sürdüren yasal ve meşru bir Kürt partisini kapatmanın planlarını yapar?
Galiba artık Kürt meselesi, Türk siyasetinin bir parçası olma niteliği kazanmaya başlıyor.
Kürtler sürekli kapatılma tehditliyle karşılaşmalarına rağmen, yasal süreçlerden kopmama iradesi gösterdi. Bu bile kendi başına Kürtlerin demokrasi ile olan ilişki ve niyetlerini açıkça ortaya koyuyor. Kürtler demokrasi istiyor. Kürtler siyasi partiler aracılığıyla siyasetin bir parçası olmak istiyor. Devlet de çözüm sürecinde bunu istemiyor muydu?
Ee o halde?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025