İlhami IŞIK
27 Şubat’ta Öcalan tarafından yapılan açıklama ile Soğuk Savaş’ın en azgın dönemlerinde (1978) kurulan ve günümüze kadar devam eden silahlı örgütün (PKK) kendini feshetme çağrısı ile kapanacak bir döneme başladık.
Kurulduğunda kimsenin ciddiye almadığı ve onlarla görünmek istenmediği bir örgüt olan PKK, 1978-1980 yılları arasında bölgede hedef göstermeksizin kullandığı şiddet ile en güçlü örgüt haline geldi.
Gençlerin eline silah vererek onlara bir kimlik kazandırma siyaseti günün Soğuk Savaş stratejisi ile birleşince bölgenin hakimiyetini kazanması çok zor olmadı ve 1980 Eylül darbesi ile doğal olarak en fazla insana sahip olması nedeniyle darbenin en şiddetli hışmına da uğramış oldu.
Hemen hemen bütün kadroları tutuklandı. Sadece kadrolar değil, Kürtler üzerinden de buldozer gibi geçen darbeciler cezaevlerinde en fazla insana sahip olan PKK’ye kadro sağlamak görevini de görmüş oldu.
Diyarbakır cezaevinde işkence ve zulüm altında kalan insanlar ve bununla bağlantılı olarak asker ve polislerin bölgede yapmış oldukları zulümler nedeni ile PKK mağdurların adresi olmaya başladı ve bu durum 15 Ağustos 1984 yılında silahı saldırı ile yeni bir ivme kazanarak günümüze kadar geldi.
Öncesi “bağımsız birleşik Kürdistan” ile başlayan 1993’ten sonra demokratik Türkiye ile devam eden, 1999’da kendini feshedip KADEK adını alan, 2004 yıllarında ilk defa İran, Irak ve Suriye’de partiler kuran, ateşkesin bitirilmesinden sonra 2005’de yeniden PKK olarak kurulan, en üst organı PKK Yürütme Kurulu olan KCK adlı başka bir yapı kuran örgüt, 27 Şubat çağrısı ile bir kongre süreci başlatarak kendini feshedecek.
Bu süreç kimileri tarafından bir yıldır devam eden görüşmelerin sonucudur diye ifade ediliyorsa da bu doğru değil. Hatta daha da ileri gidilerek 20 kişilik ve içinde Anayasa Mahkemesi üyesi de olan bir grup var denilmesi de gerçeği ifade etmiyor. Evet böyle bir grup çalışması var ama bu anayasa değişikliği çalışması yapan bir grup; bu süreçle alakalı bir grup değil.
Bu süreç 2024 Eylül ayında Suriye’de olası gelişmelerin bölgede yaratacağı yeni durumdan ötürü başlayan bir süreç. Nitekim 8 Aralık’ta Suriye’de yönetim değişti ve Esad rejimi devrildi. Esad iktidarının bu kadar kolay devrileceğini onu devirmeye çalışanlar bile beklemiyordu. En fazla Halep’e kadar gidilebilir diye bir öngörü vardı.
Nitekim Türkiye de bu öngörüye dayanarak Esad ile son dakikaya kadar görüşmek istiyordu. Esad’ı reformlara zorlamak ve bir kırılmanın önüne geçmek istiyordu. Bu vesile ile Suriye Kürtlerinin farklı bir pozisyon almaması adına Eylül ayında görüşme trafiği başladı ve Ekim ayında Devlet Bahçeli startını verdi.
Gelişmelerin geldiği boyut ve İsrail’in bölgede tek güce dönüşmesi Hamas ve Hizbullah’ın ağır yara alması ve İran’ın oyun kurucu kabiliyetinin yok edilmesi ile bölge yeni bir siyasal harita içine girdi.
Üstüne Trump gibi bir öngörülemez liderin gelmesi ile beraber Kürt meselesinin şiddet dışında ele alınmasının kendisini dayatması ile başlayan bu süreç 27 Şubat’ta bir final çağrısı ile yepyeni bir boyut aldı.
Türkiye, 2013 yılında geç kaldığı hamleyi bu sefer telafi etmek istediği için süreç çok hızlı ilerlemek durumunda kaldı. Öcalan’ın tarihsel çağrısı ile beraber kapanacak olan bir dönemin alacağı yeni durum aslında çağrının kendisinde çok açık ve net olarak ifade ediliyor.
Her ne kadar Sırrı Süreyya Önder’in küçük notu okuması ile çağrının kendisine bir gölge düşmüş olsa bile çağrının içeriği zaten o notta yazılanların tümünü kapsıyor. Yani ortada bir nota ihtiyacı olamayacak kadar net bir çağrı var.
1978’den beri varlığını sürdüren ve milyonlarca insanı birkaç ülkede etkileme kabiliyetine sahip bir örgütün adına ne derseniz deyin kendini feshetmesinin bir hukuki zemin ve bir demokratik süreçle sonlanmaması mümkün değil zaten. Şiddet ve terör perdesi ortadan kalkınca daha doğrusu böyle bir tehdidin varlığı son bulunca hukuk ve demokratik değişim olmaması mümkün mü? Buna hiç kimsenin hayır diyeceğini sanmıyorum…
Ama özellikle birileri bu barış sürecini bir pazarlık süreci gibi lanse etmek için çok yoğun çaba gösteriliyor
PKK’ yi kuran ve lideri olan Öcalan, “sosyalizm perspektifi ile kurulan ve şiddeti esas alan örgütün artık miadını doldurduğunu ” söylemesine, PKK artık olmayacak ve Kürt meselesi şiddet dışı yol ve yöntemlerle çözülecek demesine rağmen pazarlık var deme ısrarını sürdürmek hiç de iyi niyetli bir yaklaşım değildir.
Yüzyıllık bir sorun olan Kürt meselesi elbette ki yasal ve meşru alanda bir pazarlık konusu olacaktır.
Siyaset pazarlık yapmak için vardır. Partiler niçin var?
Türkiye’de ki bütün partiler Türkiye’nin sorunlarını siyasal arenada pazarlık konusu yapmıyorlar mı? Adalet bir pazarlık konusu değil mi? Daha fazla demokrasi bir pazarlık konusu değil mi? İşçi hakları bir pazarlık konusu değil mi?
Her şeyi pazarlık konusu yapan siyaset iş Kürt meselesine gelince niye kötü bir şey yapıyor olsun?
Belki de esas mesele Kürtlere kendi meselelerini çözmek için bunu bile layık görmemektedir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları













































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025