İlhami IŞIK
Bütününe baktığımızda, darbe ve darbe kültürünün Türkiye’yi ele geçirme işinde başarısız olduğu aşikardır. Ötekileri boyunduruk altına almakta ya da onlara kötü davranmakta yanlış bir şeyler olduğunu görenlere karşı, darbeci kültür, kalıcı ve ikna edici bir argüman geliştirememiştir. Bugüne kadar bu şekilde idare edebilmiş olmasının tek nedeni, etrafta o tür düşünenlerin, toplumda bir çoğunluğa dönüşmeden hep yalnız kalmalarıdır.
Neredeyse herkes ya da bütün insanlık, bugünün koşullarında bir ülkenin darbe yapılarak, darbeciler eliyle yönetilmesinin yanlış olduğu konusunda hemfikirdir. Sadece neden bu konuda hemfikir olduklarının nedenleri konusunda hemfikir olamazlar? Mesela neyin darbe olarak sayılması gerektiği ya da neyin “iyi niyetlerle, geçici ve doğru” sayılması gereken darbecik olduğu konusunda genel olarak hemfikir olamazlar.
Bir durum özelinde suiistimal ya da açık baskılama ilişkisi görmek, aslında doğal ve kaçınılmaz olarak o durumun yorumunu önermek demektir. Esasında darbeler ve darbeciler; kabak çiçeği gibi bize açıkça görünürler, orada gözlerimizin hemen önünde duran sayfaları açık bir kitap gibi sadece “gözlüklerimizi” takıp okumamızı bekliyorlar.
15 Temmuz gecesi ve “sonrası” Batılı dostlarımızın içine yuvarlandıkları ‘’hemfikirsizlik’’çukurunun ciddi bir arkeolojik kazıya ihtiyacı var. Bilindiği gibi 1952 yılından bu yana Türkiye bir NATO ittifakı üyesi ülke statüsündedir. Üye ülkelerin “sıkıntılı” durumlarına ilişkin, NATO sorumlulukları birer akit olarak kalın kalın harflerle yazılmış ve taahhütlere bağlanmıştır. Türkiye 2004 yılından bu yana AB aday ülkesi statüsündedir. Bu iki hukuki ve meşru durum, nasıl yorumlanırsa yorumlansın bir darbeyi püskürtmüş olan Türkiye’nin yanında saf tutmayı gerektirir.
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Külliye’de yatırımcı işadamlarıyla yaptığı toplantının konuşma içeriklerinden anlıyoruz ki “Bugüne kadar Batılı seçilmiş yetkililerinden hiç kimse henüz ülkemizi ziyaret etmemiştir”.
Doğrusu Batılı dostlarımızın ahlak ve insani kapasite açısından bu kadar sefilleşebileceği, kendilerini bekçisi olarak ilan ettikleri demokrasiye böyle açıkça sırt dönebilecekleri, benim de öngörülerimi aşıyor. Aslında siyaseti nahoş bir şekilde etik sınırlarına çekip orada hapsetmeyi düşünmüyorum; çünkü Batılı dostlarımızın bu durumunu şiddetle eleştirmek için, etik olanlardan daha çok ve daha güçlü olan siyasi argüman ve zeminlere sahibiz.
Ama önce çok temel bir konuda hesaplaşalım; Darbe ve darbecilere karşı sorumlu duruş, sadece bir “görüş” meselesi midir? Bir durumun “darbeci” olup olmadığı konusunu tartışmak; olan biteni yorumlama yoluyla karşı karşıya getirip çatıştırmaktır, ona verdiğimiz öznel tepkileri değil. Durum tarafsız bir noktada durup, aynı belirgin eylem türüne bakarak, sizin “kötü” öznel değer yargısı eklemeniz ya da benim “iyi” öznel değer yargısı eklemem meselesi değildir.
Ahlaki dil, sadece öznel değer yargılarımızı içeren, eylemleri onayladığımız ya da onaylamadığımızı belirtmek için kullandığımız bir grup dilsel ifade kümesinden ibaret değil; bu dil eylemlerin kendi tanımlarının da içine girer. 15 Temmuz da Türkiye’de olan şey darbe yolu ile gerçekleştirilmek istenen bir karşı devrimdi. Unutulmamalı ki bir devletten çok bir toplum saldırıya uğradı. Çünkü meydanlarda silahlı zorbaları karşılayan sivil toplumun ta kendisiydi. Seçimle işbaşına gelmiş bir siyasal iktidarı silah zoru ile gasp etme eylemiydi. Şimdi Bütün Batı literatüründe bu eylemin adı eğer darbe olarak kayıtlara geçmiş ise bugün, çok öznel yargılarınızdan hareketle, darbeye darbe değil lüksüne artık sığınamazsınız. Tekrarlıyorum; 15 Temmuz’da bir devletten çok bir toplum saldırıya uğradı. Çünkü meydanlarda silahlı zorbaları karşılayan sivil toplumun ta kendisiydi. Eğer bu net olgu size hala bir şeyler anlatmıyorsa, ya da bunun ne olduğuna dair bir kafa karışıklığı yaşıyorsanız, artık sizinle bu konuda hemfikir olmamızın hiçbir anlamı ve değeri olmaz.
Büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede “adalet ve demokrasiyi bilimsel bir temel üstünde kurmak imkansızdır” diyorsanız, söze söylemeye can attığım bir çift lafım olacak o zaman; haydi oradan... Müslüman bir ülkede elbette dindar bir demokrasi kurmak mümkündür. Kimlerin kurduğundan bağımsız olarak eğer demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla tanımlıyorsak, o zaman sizin bakacağınız yer inançlarımız değil, inşa ettiğimiz birlikte yaşamın kurum ve kurallarıdır.
(Pazartesi günü kaldığım yerden devam edeceğim)
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025