Lale KEMAL

Terör patlamış, muhalefet iç hesaplaşma derdinde
13.01.2016
1656

 Uluslararası terör tehdidi, içerideki devşirmeleriyle birlikte çoktandır Türkiye'yi kapsama alanına aldı.

Yanı başımızda Suriye'de ve Irak'ta toprak işgal eden IŞİD, önce Suruç sonrasında da Ankara tren garındaki canlı bomba saldırılarıyla eylemlerini Türkiye topraklarına taşıdı. Ama IŞİD'in bu saldırılarında hedefi Kürtler  ve sol gruplar oldu. Türkiye Kürtlerini,  Suriyeli Kürtleri de dışlamadan kazanmak yerine, Kürt sorununa silahsız çözümde önemli bir aşama olan Dolmabahçe mutabakatı yok sayıldı. Sonrası malum, ülkenin batısı halen duyarsız kalsa da ülkenin güneydoğusundaki şiddetli çatışmalar, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun geçenlerde NTV'ye yaptığı açıklamada dikkat çektiği üzere, yalnızca duygusal kopuşu değil fiziksel kopuş riskini de barındırıyor. Korkarım bu kopuşlar risk olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşebilir.  

 PKK'nın bir kolu olan TAK, geçtiğimiz günlerde Sabiha Gökçen Havalimanı'na yapılan saldırıyı üstlendiği açıklamasında Türkiye genelinde terör saldırıları yapacağı uyarısında bulunmuştu. Dün Sultanahmet'te yapılan bombalı saldırıyı, bu satırlar yazıldığı sırada üstlenen olmadı, belki TAK belki de IŞİD, bu aşamada bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında saldırının Suriye kökenli canlı bomba olduğunu söylemekle yetindi.  Ama bildiğimiz bir gerçek var o da, Türkiye'nin terör tehdidi altında olmasına karşın Suruç'tan başlayarak bombalı saldırıları önleyici bir istihbarat mekanizmasının iyi çalışmadığı, soruşturmaların sonuç alıcı biçimde sağlıklı yapılmadığı.

Böyle zamanlarda, her ne kadar siyaseten Türkiye'deki kötü gidişatı durdurabilecek güçleri ve belki de iradeleri yok denecek kadar az da olsa muhalefet partilerinin seslerini yükseltmelerine ihtiyaç var. Ne var ki, gerek ana muhalefet CHP gerekse küçük muhalefet MHP, iç hesaplaşmalarla meşguller.  HDP deseniz zaten Meclis'ten atılmaya çalışılıyor.  

1 Kasım seçimlerinde yaşadıkları hezimete rağmen MHP liderliği, değişim isteyenlerin taleplerine kulak tıkıyor, bu partideki liderlik savaşı sanki karakolda bitecek.  Gerçi partinin değişmesi talebinde bulunanların, bu taleplerinin ne ölçüde demokrasiyi geliştirmeyi amaçladığı da bir hayli tartışmalı.

 Ankara'da dolaşan söylentilere göre,  seçmenin, haziran seçimlerinde ortaya koyduğu koalisyon kurulması iradesini yok sayarak 1 Kasım seçimlerinde AKP'ye iktidarı adeta gümüş tepside sunan MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin, liderliğini koruması için iktidar çevreleri, bu partinin tabanı nezdinde yoğun bir kampanya yürütüyorlar.

 Gelelim CHP'ye; bu hafta sonu kurultay yapacak, genel başkanlık için Kılıçdaroğlu'na bir, iki rakip çıktı ama parti tabanından gerekli desteği alamadılar.

CHP, hazirana göre kasım seçimlerinde oylarını çok az artırabildi, kronik hale getirdiği seçim hezimetleri adeta makus talihi oldu.          

Gerçi CHP grup başkan vekillerinden Engin Altay,  10 Ocak Pazar günü Habertürk'e verdiği demeçte, partinin ilk kez samimi bir özeleştirisini yaptı, bunlar kulak ardı edilemez cinsten.

Altay'ın açıklamalarından birkaç satırbaşı;

“65 yıldır devleti yönetmedik ama devleti kutsadık. Devleti her şeyin üstünde tuttuk. Bakın bu bir itiraftır, devleti kutsadık, vatandaşı unuttuk. “Varsa yoksa devlet” dedik. Toplum bunu gördü. Dinsiz, devletçi, darbeci ve seçkinci olduğumuz algısı var. Özellikle Anadolu'daki halk bizi böyle görüyor. CHP, şimdi bu imajı yıkmalı.”

Ne var ki, CHP, 1 Kasım seçimlerinde Meclis'e taşıdığı kimi isimlerle, yukarıda alıntı yaptığım söylemlerinin inandırıcılığına gölge düşürdü.

Vatandaşı unutup devleti kutsaya kutsaya meydanı boş bıraktınız, terör patladı. Ne diyeyim?..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar