Levent Gültekin
Seçimin başarısızlığının faturasını ödemeye kimse yanaşmıyor. Bu durumda istifa etmek de vatandaş olarak bize düşüyor.
Şaka bir yana… Bu bir dertleşme yazısı. Biraz uzun oldu kusura bakmayın lütfen…
Benimle dertleşmek isteyen okurlarım yazıyı sonuna kadar okuma zahmetine katlanabilir.
2002’de AK Parti kurulduğunda muhafazakâr mahallede büyümüş, 30 yaşında bir gençtim.
AK Parti’yi kuran kadroların büyük bir kısmıyla kişisel olarak da tanışıyordum.
Mahalleden kopuş
Fakat AK Parti’yi kuran kadronun kendilerini olduklarından farklı gösterme çabaları, mahallenin yakından tanıdığı bazı problemli isimleri el üstünde tutmaları, “Siyaset bunu gerektiriyor” diyerek kolaylıkla yalan söylemeleri…
Tüm bunlara bakmış, “Burada tuhaf şeyler oluyor” diyerek AK Parti’yle arama kendimce mesafe koymuştum.
Mesafeli olmam onların yapıp ettiklerine daha eleştirel bakmamı da sağladı.
AK Parti’ye mesafem doğal olarak mahalleyle de ilişkilerimi etkiledi.
AK Parti’nin yaptığı yanlışlar, ortalıkta dolaşan yolsuzluk iddiaları, haksızlıklar, hukuksuzluklar ve tüm bunlara sessiz kalan İslamcı aydınların halini görünce kişisel olarak o mahalleden kopuş sürecim de hızlanmıştı.
Zihinsel dönüşümümün başlangıcı
‘Onurlu Çıkış‘ kitabımda ayrıntılarını anlattığım olaylar neticesinde 2010’da, yani 38 yaşındayken muhafazakâr mahalleyle bağım da bütünüyle kopmuştu.
Bu sadece bir fiziksel kopuş değil, aynı zamanda zihinsel dönüşümümün de başlangıcıydı.
Hayata din üzerinden bakmayı bir tarafa bırakmış, dinin başka ahlakın başka olduğu gerçeğini kabul etmiş, meseleleri evrensel değerler üzerinden yorumlamaya başlamıştım.
Hem AK Parti’nin yaptığı yanlışlara hem de koca bir mahallenin bu yanlışlara sessiz kalmasına isyan etmek için 2010’da kendimce bir mücadele vermeye, yani yazmaya ve konuşmaya başladım.
Amacım bir mahalleden kopup başka bir mahalleye geçmek değildi.
Bunu birçok yazımda ve konuşmamda şöyle ifade ettim: “Artık mahalleler yok, Türkiye var. Hepimiz mahallelerimizi terk edip benimsediğimiz değerleri koruyarak ‘bu ülkenin evladı’ ortak paydasında buluşabiliriz.”
Savunduğum değerler
Fakat hem AK Parti’nin yaptığı yanlışların bende yarattığı öfke, hem ülkenin karşı karşıya kaldığı durumun yarattığı endişe üslubumu da etkiledi.
Benimsediğim üslup hiç istemediğim halde o mahallenin insanları ile arama bir mesafe koydu.
Halbuki amacım o mahalleden insanlara ulaşmak ve yaşadığım endişeye onları da ortak etmekti.
Esasında savunduğum değerler belliydi.
Dürüstlük, özgürlük, eşitlik, adalet, laiklik, demokrasi, insan hakları çerçevesinde şekil almış bir Türkiye hayaliyle yazıp konuşuyordum.
Almancı sendromu
Her ne kadar bir mahalleden çıkıp başka bir mahalleye gitmedim desem de süreç doğal olarak beni muhalif mahallenin bir parçası haline getirdi.
Fakat benim durumum hani derler ya ‘Almanya’da yabancı, Türkiye’de Almancı‘ tam da böyle olmuştu.
AK Partili seçmene ulaşmak ve derdimi anlatmak için birazcık dikkatli ve özenli üslup kullanmaya çalıştığımda parçası göründüğüm muhalif mahalleden kimilerinin gözünde sürekli, ‘eski mahallesine geri dönmeye çalışan biri‘ ithamlarına maruz kalıyordum.
Çünkü onların gözünde her zaman ‘eski İslamcı’ydım.
AK Partililerin gözündeyse mahallesini satmış, üç kuruş için karşı mahalleye geçmiş biri gibi görünüyordum.
Doğru bildiğimi kendimce yazmaya, anlatmaya, bu bitmez tükenmez şüpheleri umursamamaya çalıştım.
Dediğim gibi o mahallede büyümüştüm ve AK Parti kurucularının çoğu eski arkadaşımdı. Buna rağmen bu insanlara itiraz etmeye ilk günden başlamıştım.
Çünkü dürüst ve namuslu olmayı, hangi gerekçeyle olursa olsun yalana, iftiraya, manipülasyona ihtiyaç duymamayı, toplumu ayrıştırmamayı ve ülke yararını her türlü çıkarın üstünde tutmayı önemsiyordum.
Yeniden sorgulama
Bu amaçla yazıp konuşurken yukarıda da dediğim gibi doğal olarak AK Parti’ye muhalefet edenlerle yan yana düşmüştüm.
Fakat bu seçim sürecinde gördüklerim, duyduklarım, yaşadıklarım bir kez daha kendimi sorgulamama neden oldu.
Bir yanlışa, bir kötülüğe itiraz edeyim derken istemeyerek de olsa başka bir yanlışın, başka bir kötülüğün parçası haline gelmiştim.
İdeolojik kazanım için ülkeyi gözden çıkarıyorlar, cennete gitmek için insanların hayatını cehenneme çeviriyorlar, sırf iktidar olmak için her türlü yalana, iftiraya, ayrımcılığa başvuruyorlar diyerek AK Parti’yi eleştirmiş ve tüm bunlara suskun kalan muhafazakâr mahalleyle arama mesafe koymuştum.
AK Parti’nin iktidar olmak için yalan söylediğini, iftira attığını, manipülasyon yaptığını, oy uğruna ülkeyi bile gözden çıkardığını biliyorum, bunu defalarca eleştirdim.
Fakat bu seçimde benzer şeyleri ne yazık ki muhalefetin de yaptığını gördüm.
Neler neler…
Öyle yalanlar söylediler, öyle iftiralar attılar, öyle manipülasyonlar yaptılar ki bu muhalif mahallenin bir parçası olmaktan derin bir utanç duyduğumu hissettim.
Dahası AK Parti’nin yaptığı kötülüklere sessiz kalıyorlar diyerek İslamcı aydınları sert sözlerle eleştirmiştim.
Benzer bir durumu burada da yaşadım.
Muhalif siyasetçiler açıkça yalan söylüyor, iftira atıyor, manipülasyon yapıyorlardı ama muhalif aydınların çoğunluğu bu durumu dert etmiyor, “Seçim daha önemli, şimdi bunları konu edemeyiz” diyerek tıpkı geçmişte İslamcıların yaptığı gibi her türlü ahlaki yoksunluğu görmezden geliyorlardı.
Mesela muhalefet ülkenin kader seçimini kişisel çıkar ve parti yararı için açık bir at pazarlığına dönüştürdü, hiç kimse bunu dert etmedi.
Mesela HÜDA PAR, babası, eşi, kardeşi olmayan yoksul kadınların devlet tarafından ekonomik olarak desteklenmesi projesini anlatmak için ‘Kadınların sahiplendirelim‘ gibi saçma bir başlık kullanmış. Kastedilen şey açık olduğu halde muhalefet büyük bir manipülasyonla -benim kızım dahil- bu ülkenin milyonlarca kadınını korkuyla teslim aldı.
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi… neredeyse bütün muhalefet daha önce HÜDA PAR ile görüştüğü, yakınlaştığı, yakınlık kurmak istediği halde sırf seçmeni korkutmak, oyunu almak için adeta canavar muamelesi çektiler. HÜDA PAR’ın savunduğu düşünceler yeterince çağdışı olmasına rağmen seçmeni korkutup oyunu almak için iftirayla canavarlaştırma yolunu seçtiler.
Muhalefetin en gözde ekonomistlerinden biri Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Efendim bu 418 milyar dolar rakamını lütfen kullanmayın, bunu açıklamakta zorluk çekiyoruz, çünkü böyle bir para yok” dediğinde Kılıçdaroğlu, “Olmadığını ben de biliyorum ama halk tuttu, artık vazgeçemeyiz bundan” diyerek yalan olduğu açık bir veriyi propaganda malzemesi yapmaktan geri durmadı.
Kılıçdaroğlu, yaklaşık 10 yıl önce bir basın toplantısı düzenlemiş, Mustafa Sarıgül’ün Şişli belediyesinde büyük yolsuzluk yaptığını anlatmış ve partiden ihraç etmişti.
Yolsuzluk yapmakla suçladıkları birini bu seçimin adeta kahramanı haline getirdiler.
Bir taraftan iktidarın yolsuzluklarından şikâyet ederken diğer taraftan ‘kendi hırsızları’nı el üstünde tuttular.
“Ben HDP’liyim” diyen gencecik bir kız çocuğuna, “Aaa hiç katile benzemiyorsun” diyen bu ülkenin en ırkçı, en bölücü siyasetçisiyle sırf iktidar için ittifak yapıp onun ırkçı söylemlerini siyasetin merkezine taşıdılar.
Erdoğan’ın ve ona yaklaşan siyasetçilerin ilkesizliklerini ağızlarına sakız ederken kendi ilkelerini birer birer ayaklar altına aldılar.
İktidar mensupları zaten yeterince yalan söyleyip yanlış işler yapıyordu.
Bu yetmezmiş gibi kimi muhalifler Erdoğan’ın ve iktidar mensuplarının sözlerini bağlamından koparıp açıkça manipülasyon yaptılar.
“Bunu niçin yapıyorsunuz” diyenlere de, “Onlar yapıyor, biz de yapıyoruz” diyerek onlardan bir farkları olmadıklarını gösterip zerre kadar ahlakı olmayan bir savunma mekanizması geliştirdiler.
Ellerindeki anketlerde seçimin tehlikede olduğu açıkça görüldüğü halde “Yüzde 60’la kazanıyoruz” diyerek bütün topluma açıkça yalan söyleyip insanların umudunu sömürdüler.
‘Liyakat‘ dediler fakat listeleri eş dost, tanıdıklarla doldurdular.
‘Demokrasi ve özgürlük’ dediler ama ‘Gözünün üstünde kaşın var’ diyen herkesi linç ettiler.
Daha önce, “Bir partinin genel başkanı aday olamaz, olursa nasıl namusu üzerine yemin edecek” diyen, sonra bütün ülkeye kendi adaylığını dayatan birinin kendi sözünü bu kadar açıkça yemesini zerre kadar dert etmediler.
Kimi HDP’liler seçim sürecinde yaptıkları bölücülük temalı açıklamalarla hem muhalefete hem ülkeye büyük zarar verdi; HÜDA PAR’ı yerden yere vururken tek bir gün dönüp HDP’ye “Sen ne yapmaya çalışıyorsun” diye itiraz etmediler.
Daha yaşanabilir bir Türkiye hayali yaratıp toplumu buna ikna edeceklerine, yalanla, manipülasyonla gençleri kandırdılar, kadınları korkuyla teslim aldılar.
Kısacası muhalefetin iktidar karşısındaki ahlaki üstünlüğünü hovardaca harcadılar.
Ve ne yazık ki muhalif aydınların yazarların çoğu bu saçmalığa tek bir itiraz etmedi.
İtiraz edenleri de kripto AKP’li olmakla suçladılar.
AK Parti seçmenine ‘koyun’ dediler ama destekledikleri siyasetçilerin kendilerine koyun muamelesi çekmesini zerre kadar sorun etmediler.
Ne yapacaktım?
Evet tüm bunları gördüğümde, “Ben tam olarak neyin parçasıyım?” sorusunu sormaktan kendimi alamadım.
İktidar olmak için siyasette her şeyi mübah gören bir anlayışı sorun etmiyor olsaydım daha ilk yıllarında AK Parti’ye itiraz etmez, hayatımı yıkıp mahalleyi terk etmezdim.
Muhalefetteki bütün bu ahlaki yozlaşmaya ses çıkarmayanlar bir konuşmamda gelen soru üzerin belki zamansız görülecek, “Erdoğan’ın bu dönemde daha yumuşak bir yönetim anlayışı benimseyeceğini düşünüyorum” yorumuma bakarak beni gizli AK Partili olmakla suçladı. İftira attılar, hakaret ettiler.
Ne yapacaktım?
Erdoğan daha sertleşecek, ülkeyi daha büyük bir yıkıma sürükleyecek diyerek milyonlarca genci daha büyük bir karamsarlığa mı sürükleseydim?
Ülkemiz daha iyi olsun diye tek kuruş menfaat elde etmeden 15 yıldır yazıp konuşuyor, şehir şehir dolaşarak kendimce bir mücadele veriyorum.
Kendilerini kandırıyorlar
Bunca konuşmama, ettiğim sözlere, savunduğum değerlere değil, yaptığım basit bir yoruma bakarak beni ‘öteki‘ ilan edip geçmişime hakaret etmeye başladılar.
15 yıllık bunca emeğime, savunduğum değerlerin açıklığına rağmen beni bile kabul etmekte zorlananlar Erdoğan’ın ayrımcılığından şikâyet ediyorlar.
Dahası AK Partililere, “Aramıza katılın” gibi samimiyetsiz çağrılarının niçin karşılık bulmadığına da şaşırıyorlar.
Bütün bunları bir yanlıştan, bir kötüden kurtulup başka bir yanlışa, başka bir kötüye ortak olmak için yapmadım.
Bu seçim ne yazık ki kötü ile bir başka kötünün yarışı oldu.
Güçlü olan kötü kazandı.
Bu toplum iyiye, namusluya, dürüste oy vermedi diyenler kendilerini kandırmaktan başka bir şey yapmıyor.
İster iktidar olsun ister muhalefet, dürüstlükten taviz veren, iktidar olmak için her türlü ilkesizliği ve ahlaksızlığı meşru gören, yalanı, iftirayı sorun etmeyen, toplumun bütünüyle sahici bir duygusal birliktelik kurmayan, gerçekten özgürlükçü ve demokrat olmayan bir siyaset anlayışının hiçbir sorunu çözemeyeceğini düşünüyorum.
Sırf muhalif olduğum için ülkeye yararı olmayacak, ilkesiz, değersiz, ahlaki hassasiyeti zayıf bir siyaset anlayışının bir parçası olmak da görülmek de istemiyorum.
Devam…
Yazmaya, konuşmaya, benimsediğim değerlere aykırı davranan, bu ülkeye zarar veren herkesi dilim döndüğünce eleştirmeye devam edeceğim.
Hangi kimlikten, hangi inançtan, hangi mezhepten, hangi yaşam tarzından olursa olsun toplumun bütününün eşit, özgür, dostça kardeşse yaşadığı, inancın, mezhebin istismar edilmediği, demokrasinin, hukukun olduğu, özgürlükçü laikliğin esas alındığı bir Türkiye hayalinin peşinden koşmaya devam edeceğim.
Kimseden değilim, kimsenin de yanında değilim.
Hangi inançtan, hangi kimlikten, hangi partiden olursa olsun bu ülkenin daha iyi olması için çalışan, didinen, endişe duyduğu için gözüne uyku girmeyen, dürüstlüğü, namuslu ve ilkeli olmayı önemseyen milyonların bir parçasıyım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023