Levent Gültekin
Türkiye’nin son altı yedi yılı bir roman olarak yazılsaydı kimse inandırıcı bulmazdı.
Kurumların birer birer etkisiz hale getirilmesi, medyanın bütünüyle iktidarın kontrolüne geçmesi, rejimin değiştirilmesi, TBMM’nin etkisizleştirilmesi, bütün yetkinin tek bir kişide toplanması…
Bütün bunlar olurken muhalefetin beceriksizliği, stratejik akıl yoksunluğu…
Evet tüm bunlar bir romanda anlatılsaydı okur “Koca bir ülkede bu gidişatı değiştirecek, stratejik aklı gösterecek kimse yok muydu? Yok canım hiç gerçekçi değil” derdi.
Hele romanda, muhalefetin her seçimde aynı hataları tekrar edip farklı sonuçlar beklediğini okuduğunda “Bu kadar olmaz deyip”kitaptan büsbütün uzaklaşırdı.
Sinema filmi olsaydı “İktidarı da muhalif kesimi de aynı şeyleri yapıp aynı sonuçlar alıp duruyorlar, yaratıcılıktan uzak böyle sıkıcı film mi olur” der, kimse izlemezdi.
Evet roman olarak yazıldığında bile inandırıcı gelmeyecek, film olarak çekildiğinde bile saçma bulunacak kadar tuhaf durumu gerçek hayatta yaşıyoruz.
Bu saçma romanın son bölümünü yerel seçimler oluşturuyor.
Yine aynı hatalar, aynı yanlışlıklar yapılıyor ama farklı sonuç bekleniyor.
Fazla uzattım. Konuya geleyim.
Muhalefet cumhurbaşkanlığı seçiminde yanlış bir politika uyguladı.
Bir seçimin meşru sayılması için gerekli asgari demokratik şartlardan hiçbiri mevcut değildi.
Buna rağmen muhalefet “Adam kazandı” cümlesiyle biten, sanki normal seçim yapılıyormuş gibi halaylı, türkülü bir seçim kampanyası yaptı.
Ülkenin tek adam rejimine geçişi ne yazık ki muhalefetin özensizliği, strateji yanlışlığı, akılcı bir siyaset uygulayamaması neticesinde demokratik bir meşruiyet kazandı.
Şimdi yeni bir seçime gidiyoruz.
Medya yine bütünüyle iktidarın kontrolünde.
Yargı iktidarın ağzının içine bakıyor.
Devletin bütün imkanları iktidar partisinin önüne serilmiş.
İktidar, seçim öncesi YSK üyelerinin görev süresini uzatarak anlaşılmaz bir karara imza attı.
İktidarın İstanbul adayı Meclis başkanı. Anayasa’nın 94’üncü Maddesi’ndeki açık hükme ve bu hüküm dayanak gösterilerek yapılan itirazlara rağmen Meclis başkanlığından istifa bile etmiyor.
Yani alenen Anayasa’yı hiçe sayıyor.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi iktidar, çıkardığı KHK’larla belediyelerin önemli yetkilerini cumhurbaşkanlığında topladı. Dahası belediyelerin kasasının anahtarını cumhurbaşkanlığına verdi. Belediye başkanlığını anlamsızlaştırdı.
Hal buyken muhalefet bütün bunlar yokmuş, her şey normalmiş gibi seçim kampanyası yürütüyor.
Muhalefette ciddi bir politika belirleme sorunu var.
Mesela muhalefet parti yetkilisi basın toplantısı düzenleyip “Cumhurbaşkanı meşru değil” dediği gün İstanbul adayları cumhurbaşkanından randevu talebinde bulundu.
Anlıyorum, bütün bunları iktidarın yaymaya çalıştığı kutuplaşmayı azaltmak amacıyla yapıyorlar.
AK Parti seçmenine ulaşmak, yaratılan kamplaşmayı kırmak için yapıyorlar.
Fakat kutuplaşmayı azaltalım, iktidar partisi seçmenine ulaşalım derken mevcut rejime, anlayışa, bu anlayışın siyasi aktörlerine ve o aktörlerin yaptıklarına meşruiyet kazandırmak gibi bir açmaza düşüyorlar.
Otoriter yönetimlerde bütün olumsuzluklara rağmen her seçim gidişatı tersine çevirmek için büyük bir imkan.
Bu imkan doğru kullanılmadığında her seçim mevcut iktidarı ve anlayışı meşrulaştırıcı bir işleve bürünüyor.
Evet, kutuplaşmayı azaltmak gerekiyor.
Peki bunun yolu ülkede her şey normalmiş gibi davranmak mı?
Seçim kampanyalarında hukukun yok edilmesini, rejimin değiştirilmesini, Anayasa’nın hiçe sayılmasını mesele olmaktan çıkarıp yerel hizmetlere vurgu yapmak mı?
Kaldı ki kutuplaşma niye var?
Kutuplaşmanın tek nedeni kimlik, inanç, ideoloji meseleleri mi?
Ülkedeki gidişata karşı ya da taraf olmanın hiç mi anlamı yok?
Demek istediğim şu: Medya yok. Hukuk yok. Anayasa yok. Seçim güvenliği yok.
Rejim değişmiş. Devletin bütün imkanları bir partinin inisiyatifine bırakılmış, bir ülkenin kaderi bir kişinin iki dudağı arasına teslim edilmiş. Ülkeyi saran ağır bir yolsuzluk ve yoksulluk var.
Böyle bir ortamda yapılan seçimleri salt belediye seçimi görmek, ona göre kampanya yapmak, keskin, kutuplaştırıcı olmayalım diye tüm bu antidemokratik durumu görmezden gelerek politika belirlemek olacak şey mi?
Yerel hizmet elbette önemli. Fakat şu anda ülkenin en önemli sorununun kimin daha iyi yol, köprü yapacağı, kimin trafik sorununu daha iyi çözeceği kimin şehirleri daha güzelleştireceği meselesi olmadığını hepimiz biliyoruz.
Diğer taraftan kutuplaşmayı azaltmanın tek yolu cumhurbaşkanıyla görüşmek, her şey normalmiş, ülkede olağanüstü bir durum yokmuş gibi davranmak mıdır?
AK Parti seçmeniyle bütün olmak, onlara ulaşıp konuşmak, o insanları da gidişattan duyulan endişenin ortağı etmek için ‘Cumhurbaşkanı ile aramızda bir sorun yok’ mesajı vermek midir?
Ya da rejim değişikliği, Anayasa’nın hiçe sayılması, medyanın yok edilmesi konu edilmeyerek mi AK Parti seçmeniyle bağ kurulacak?
Eğer ortada bu tür sorunlar yoksa tek sorun şehirleri kimin yöneteceğiyse AK Parti seçmeni belediye seçimlerinde niçin para musluğunun başında oturan iktidar partisine değil de muhalefetin adaylarına oy versin ki?
Evet cumhurbaşkanının şahsıyla bir sorununuz yok ama ya yaptıklarıyla?
Hukuku tanımamasıyla, Anayasa’yı hiçe saymasıyla medyayı bütünüyle kontrolüne almasıyla rejimi tek adam rejimine dönüştürmesiyle de sorununuz yok mu?
Peki ne öneriyorum?
Otoriter yönetimler altında bile her seçim gidişattan memnun olmayanlar için bir fırsat.
Bu nedenle bu seçimler salt belediye başkanlığı seçimi olarak görülmemeli.
Ülkede olup biteni, esas sorunun nereden kaynaklandığını topluma anlatmanın bir fırsatı olarak görülmeli.
Bunu yaparken de kutuplaşmayı azaltmak ile ülkede olup biteni meşrulaştırmak arasındaki farkı ortaya koymalı.
Bunun için, bu seçimlerin salt belediye başkanlığı meselesi olmadığını, esas sorunun siyaset anlayışındaki otoriterlikten kaynaklandığını halka anlatmak için bir fırsat var önümüzde.
Kutuplaşma tuzağına düşmemek, özenli, dikkatli bir üslupla olup biteni topluma anlatmak, duyulan endişeye toplumun bütün kesimlerini ortak edecek söz ve eylemlerle olur.
Yoksa her şey normalmiş, bu seçimlerde salt belediye başkanlığı seçimleriymiş gibi davranarak değil.
Hele “Bakın cumhurbaşkanı ile aramızda hiç sorun yok” diyerek hiç değil.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023