Markar ESAYAN
Devam edeceğim demiştim, ediyorum.
Türkiye 1912-13 yıllarında İttihat ve Terraki’nin troykasının, yani Enver, Talat ve Cemal Paşalar, parti içinde yaptıkları darbe ile Prens Sabahattin liderliğindeki Osmanlıcı liberalleri devirerek bugünün Türkiyesi’nin temellerini attılar. Dürtüleri korku, kibir ve hayalperestlikti. Bir yandan Balkan Savaşı ile Anadolu’ya sıkışmanın klostrofobisini yaşarken, diğer yandan Almanya ile savaşa girerek kaybedilen milyonlarca kilometre karelik toprakları geri kazanmanın derdindeydiler. Buna pozitivist-Darwinci bakış açısını da eklediğinizde ortaya Dr. Frankenstein’ın canavarı çıktı. Bir ölüm makinesi… Irkçı, dini araçsallaştıran, insanı bir meta olarak gören, halkları kendi kıtaları farz eden, ırksal, dinsel farklılıkları etnik temizlik için kışkırtan bir ölüm makinesi.
Bu izleği deşifre etmeye çalışmam, aynı zihniyetin cumhuriyete sirayet etmiş olması ve Kürt sorunu gibi bir felaketi yaratmış olmasıdır. Allahtan Kürtler Müslümandı. Yoksa zaten onlar da 1915 yılında ölüm konvoylarına katılırdı. Ancak Kürtlerin1915’te Ermeni işinde tetikçilik yapmaları ve din birliği nedeniyle cumhuriyetin asimilasyon politikaları ile eritilecekleri düşünüldü. Daha kırılgan ve sayıca daha az olan Çerkes ve Lazlarda bunda başarılı da olundu. Ama Kürtler bu yöntemlerin müsbet karşılandığı, içten ve dıştan tepki almadığı karanlık zamanları büyük bedeller ödeyerek de olsa atlattılar, bugüne eriştiler.
AK Parti bu anlamda doğru bir yol izledi. Dinî birliği, savaş ve suç ortaklığı için suiistimal eden İttihatçıların yaptığının tam tersini yaparak, İslam’ın evrensellik ve barış yönü ile Müslüman eğilimi yüksek Kürt kesimlerine güven aşıladılar. Yani bu bir çeşit panzehir oldu. Bunca yıllık ölüm ve işkence belleği, Ergenekon’un savaşın devam etmesine yönelik bunca çabasında, bu dar boğazı bu formülle aştılar. Açılım tavsamış, yavaşlamış ve eksik olsa da, dindar Kürtler AK Parti’ye güven kazandılar. Bir muhatap bulduklarına, aynı fikirde olunmasa da müzakere ederek itilafları aşacaklarına ikna oldular. Bu kazanımın geri alınması artık pek mümkün değil.
Tabii ortada bir de PKK-BDP gerçeği var. Bir yandan elinde silah tutarken, diğer yandan siyaset yapmanın çelişkisi, AK Parti’nin devleti değiştiren, açılımı başlatan parti olarak PKK-BDP’nin tek muhatabı olması, ama aynı zamanda yörede ciddi bir siyasi rekabet içinde olmaları ciddi bir tutulma yarattı. Arada İslam’ın moderatörlüğü de geçerli olmayınca, güven tahkim olmadı. BDP ve çevreleri AK Parti’den ne gelirse reddetme eğilimi içine girdiler. Bu reddediş, Ergenekon davasını desteklememeyi, Temizöz Davası’nı bile görmezden gelmeyi getirdi. Bu siyasi yokluk Öcalan tarafından doldurulmaya çalışılıyor. Ama PKK’nın bölgede kendi diktatörlüğünü yitirmek yerine savaşa ne pahasına olursa olsun devam etmeyi isteyen, Öcalan’ın umut vaat eden açıklamalarından hazzetmeyen bir kesimi de var. Ama Öcalan bu savaşın aslında bittiğinin farkında. İttihatçı paradigma artık son günlerini yaşıyor ve Öcalan, tam bu tepe noktasında imkanları değerlendirmek gerektiğini, zamanın aleyhte çalıştığını biliyor. Silah kullanmanın artık dünyada hiçbir gerekçesi yok. Açılımın getirilerini PKK-BDP küçümseyebilir ama, bunu dünya önemsiyor. Demem o ki, hala muhatap olma değerine sahipken barışı sağlayan kişi olma ve pazarlıkta en çok tavizi almanın hesabını yaparak Öcalan en doğru noktada duruyor. Yoksa biliniyor ki, savaşa devam etmek ve şiddetin dozunu arttırmak gerekecek. Sadece asker öldürmek, gerilla cenazelerini arttırmak kafi olmayacak. Şehirlere girmek, çok ölümlü büyük eylemler yapmak gerekecek. Bunu yapmak zor olduğundan Ergenekon güçleri ile daha açık bir işbirliğine gidilebilecek.
Öcalan’ın reddi ve şiddete dönüş, PKK’nin tabanını tamamen yitirmesi demek.
Diğer yandan sansasyonel suikastlar da gündeme gelebilir. Nitekim Taraf yazarı Emre Uslu, Önder Aytaç, AK Partili Burhan Kuzu ve Rojin polis tarafından korunmaya alındı. Böyle bir vampirliğin hiçbir destek bulması beklenemez. Öcalan’ın net bir açıklama yapıp, örgüte bu konuda acilen mesaj vermesi gerekiyor. Devleti pazarlığa zorlarken, şiddeti ima eden, açıkça ölümü telaffuz eden bir taktiğin artık hiçbir “getirisi” yok çünkü.
Ogün’ün zokasını yutanlar
Hrant Dink tetikçisi Ogün Samast yargılandığı çocuk mahkemesine bir mektup gönderdi, malumunuz. Mektupta çok edebi bir dille cinayeti işlediğini, ama bunu Emin Çölaşan gibi yazarların, Hürriyet ve Vatan gibi gazetelerin kışkırtıcı yayınlarını okuyarak yaptığını söyledi. Aklı epey karışık yazar, gazeteci ve avukatlarımız da konu Çölaşan ve Hürriyet antipatisi olunca zokayı yutuverdiler. Bu yazıyı tabii Samast yazmadı. Bu bir tuzak. Basının günahlarını ters yüz ederek iki şeyi planlamaktalar. İlki Gül’ün kurdurduğu DDK ile cinayetin arka planına düşmeye hazırlanan ışığı engellemek, diğeri de Çölaşan gibilerini mağdur ederek, Ergenekon’da yaşanan Şener-Şık benzeri bir tsunami ile davayı sulandırmak.
Ergenekon’da kavga kızıştıkça, eski ve deşifre olmuş kaba yöntemler yerine, prestijli değerler istismar edilerek kullanılmaya başladı. Ahmet Şık meselesi ve YGS balonu da bunlar arasında.
Seçime kadar artarak devam edecek bu seçilmiş çılgınlık.
Saf ve titrek kalpli aydınlarımız hazırlıklı olsunlar.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Operasyon çökünce...
9.05.2019 - Kızgın demiri soğutma yöntemleri...
2.05.2019 - Müzik ve terör örgütü listelerinin benzerlikleri...
24.04.2019 - Taşın altına elini yine Erdoğan koydu...
21.04.2019 - Millet İttifakı neye kuluçka oldu?
18.04.2019 - Organize kötülüğün peşini bırakmayacağız...
16.04.2019 - CHP'nin 2019 resmi
13.04.2019 - Mazbata fetişizmi neye delalet?
10.04.2019 - 31 Mart’ta Türkiye neyi başardı?
3.02.2019 - Bu seçimin adaletsizliği…
28.03.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları















































































attila meraküm
Bozulmanın bu kadar yaygınlaştığı,ilkesizliğin ilke haline geldiği,yalanın bininin bir para olduğu günümüzde İLKELERİ savunmak bana biraz Don-kişotu hatırlatıyor ama Sayın Altanı yürekten kutluyor ve yaşasın onuncu ve devam edecek olan köy halkı diyorum.Dağınık ilkelileri toparlama sürecindede Sayın Altana başarılar diliyorum.İnşallah emekleri boşa çıkmaz......
murat ufacık
Ahmet Altan şikedeki asıl amacın kazanmak olduğu söylüyor bu kesin fakat maçı kazanmak mı yoksa bahis oyunlarını etkileyeceği için para kazanmak mı asıl hedef şüpeliyim..