Markar ESAYAN
Doğrusu Hrant Dink hakkında duygusal bir yazı yazmak istemiyorum. Duygusallığın bir zayıflık emaresi olarak görüldüğü, ağlamanın, duygularını göstermenin, yani çıplak kalmanın insanları ölümüne korkuttuğu bir coğrafyada yaşadığımızdan değil bu. O noktaları çoktan geçtik.
19 Ocak 2007’de çoğu endişelerim, toplumun, cemaatimin eğiliminin aksine tuzla buz oldu bende. Birkaç saniyelik bir şeydi. En kötüsü ölmek, öldürülmekse... “O birkaç saniyeden kaçmak için, insanın hayatı boyunca kendisini saklaması, kılıktan kılığa girmesi ne kadar feci” bir şey diye düşündüm. Hrant da endişelenmişti herhalde. Gidebilecekken gitmemişti ama... Gitmesinin bir çare olmadığını, aslında giderse gerçekten “yok edilmiş” olacağını biliyordu sanırım. Kendisi olmaktan vazgeçmedi. Kendisini terk etmedi. Bu yüzden Hrant Dink o.
Duygusal bir yazı yazmama isteğim, sanırım öfkeli olmaktan kaynaklanıyor. Hrant’ın öldürülebilmiş olduğu kendi ülkemde hâlâ dert anlatma, bunu da “Ermeni olmayanların” hassasiyetlerine dokunmadan yapma, yani Hrant’ı mümkün olduğunca “yerli” ve “bizden” gösterme hâllerini çok itici buluyorum. Buna mecbur kalma hâllerini de... Ama ne yapalım ki, böyle bir ülkem var. Sabretmek ve kaybın ne kadar bize dair olduğunun anlaşılmasını beklemek, hatta buna katkı da sunmak durumundayım. Ama ben bunu bu yolla yapmadım, yapmayacağım da. Hrant’ın acısını ayakkabısının deliğinden görebilen bir ülkede yaşamak kolay değil. Hrant Dink yoksulluktan geliyordu ama, yoksul değildi. Çok başarılı bir işadamıydı aynı zamanda. Buna bile lades dedik.
Altını hep çizdim; Hrant Dink’in öldürülmesi bir milattır. Gözümüze sokulmuş bir “yeniden doğuş fırsatı” veya “artık kötü ecdatları suçlayamayacağımız bir kötülüğü bilinçli seçme”nin yol ayrımıdır. Türkiye şimdi bunun seçimin yapıyor. Kaçış yok.
Kimsenin Ermenilere veya başka sayıca azlara Millet-i Hâkime rolleri kesmesine ihtiyaç da yok. Kimseye emanet değiliz. Böyle bir bakış yeni totaliterlikler doğurur. Bunun da artık fark edilmesi gerekir. “Kardeşlik”, “emanet” gibi kavramlar üzerine yeni hiyerarşiler kurma gayretleri, bu geçiş döneminin bir özelliği olsun, bunları artık terk edelim derim ben. Kibir ve kompleks bir madalyonun iki yüzüdür, her an birbirine dönüşür çünkü.
Hrant Dink cinayetinin tüm yönleriyle açığa çıkması ile Ermeniler daha fazla mutlu ve zengin olmayacaklar, bu ülkenin tüm insanları bu sayede daha demokratik, özgür ve zengin bir ülkede yaşayacaklar. Dink cinayeti aydınlandığında biz Ermeniler özel bir minnet de duymayacağız. En azından kendi adıma ben duymayacağım. Üzerine bir de özür bekleyeceğim. Olması gereken çok geç, çok acı vererek ve pespayece gerçekleştiği için.
Bunun gibi, mesela 36 Beyannamesi gibi bir devlet zulmünün sona erdirilmesi, gasp edilen vakıf mallarının sadece yüzde onunun iade veya tazmin edilmesi karşısında ise inanın gözlerimiz minnetle dolmuyor. O malların hepsini iade edecek devlet. Bu zulmü AK Parti hükümeti kaldırdı, bunu önemseyeceğiz. Ama yarım yamalak işlerin de takibinde olacağız. Her şey tam ve eksiksiz yapıldığında da, dediğim gibi, bunca yıl çekilen, çektirilen acılar için üzerine bir de özür bekleyeceğiz.
Mağduriyet kıskacından ve geçmişin melankolisinden çıkmak da bizlere düşen görev. Ermeni olmanın ne kadar zor olduğundan bahisle sürekli sızlanıp 1915 öncesini yâd etmek, dolu dolu gözlerle mızmızlanmak yerine, bugünü nasıl daha yaşanılır kılarız bunun derdinde olmak lazım. Yapılan iyi işleri yok saymamak, yıkıcı olmadan eksikleri takip ve deşifre etmek, elini taşın altına sokmak ve sonuç almak... Aldığımız her sonuç toplam mutluluğu arttıran bir etkiye sahip çünkü. Hem Ermeni hem vatandaş olunabileceğini görmek, göstermek. Bunun bir kuruş altına razı olmamak. Bu bir ilke meselesi.
Osmanlıyı da öyle yüceltmeye gerek yok. 19. yüzyıl boyunca Anadolu bir mezbaha gibiydi. 21. yüzyılda tebaa sisteminin nimetlerini mi anlatacağız birbirimize, ayıp! Tahta çanlar, her dinî kesimi belli eden ayrı renklerde kıyafetler, Hıristiyanların adının bile Müslümanlık üzerinden gayrımüslim olarak telaffuz edilmesi, bir gayrımüslimin Müslüman karşısında tanıklığının geçersiz olması, kaldırımdan yürüme, Müslümanlardan yüksek ev yapma yasaklarını mı devri saadet kabul edeceğiz?
Bu ülkede yapacak çok iş var daha. Son on yılda çok yol kat ettik. Ama değişim tamamlanan bir şey değildir, bitmeyen bir süreçtir. Sürekli çaba göstermek gerekir. Bir menzil varmış da ona bir gün erişecekmişiz gibi düşünmek insanı yorar, umutlarını tüketir. Yaşam bu çabalama, direnme hâlinin kendisidir. Birey olarak da toplum olarak da bu böyledir. Rahmetli bir akrabam “Bir günlük aş, on günlük çalışma” ister derdi. Pavlus ise “Çalışmayan ekmek de yemesin” diyor.
Biz bugünün işini yapalım, doğru ve vicdani yerde duralım. Gelecek her hâlükârda gelecek. Geleceği ise bugünkü tercihlerimiz belirleyecek.
Nur içinde yat Hrant Ahparik.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019