Markar ESAYAN
Taraf’tan Sümeyra Tansel çok başarılı bir gazetecilik yaparak, Gökçeada ve Bozcaada’da Rumca eğitimi yasaklayan bir kanunun hâlâ varolduğunu ortaya çıkardı. 1927 yılında, Lozan Anlaşması’nı çiğnemek pahasına çıkarılan “Bozcaada ve İmroz Kazalarının Mahalli İdareleri Hakkındaki Kanun”un 14. maddesi’ne göre adada Rumca tedrisat yasakmış. Bu acı gerçeği hayırlı bir gelişme vesilesiyle öğreniyoruz. Gökçeada Rum İlkokulu Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilen izinle yenileniyor ve eğitim vermeye hazırlanıyor. Ancak Tek Parti döneminden kalan bir hayalet bu hayırlı gelişmeyi gölgeliyor. Yasakçı kanun 1951 yılına kadar yürürlükte. Menderes hükümeti bu kanunu kaldırıyor, ancak 1964’te Kıbrıs krizi ile Yunanistan’la gerilen ilişkilerle, yasak tekrar uygulanmaya başlıyor. Tabii aynı yıl binlerce Yunanlı ve Rum vatandaşın yanlarına 20 dolar alarak 24 saat içinde sınır dışı edilmesi gibi daha vahim olaylar da var.
Herhalde bakanlık bu konuya bir çözüm bulacak. Adada açılan okula gidecek Rum çocuğunun bulunmaması, bu girişimin göz boyama amaçlı yapıldığı anlamına gelmemeli. Bu gelişmeleri, Kültür Bakanı Ömer Çelik “Geçmişte azınlıklara karşı yapılan bazı yanlışlıklar artık sözkonusu değil. Türkiye, tüm kimlikleri, tarihsel mirası koruyan bir demokrasi hâline gelmiştir”diyerek yaptığı dönün çağrısı ile birlikte okumak lazım. Evet, bugün Gökçeada’da okula gidecek Rum öğrenci yok. Ama neden geri dönüşlerle burada yeniden bir Rum popülasyonu oluşmasın? Nitekim Gökçeada’da doğan ve okulun kurucusu olan Anna Koçumal okulun açılıyor olmasını şöyle değerlendirmiş: “Bu okulda altı yıl okudum. Çok seviyorum bu köyü fakat böyle olmasaydı daha iyi olurdu. İnsanlar birdir. Ayrım olmaması gerekir. Allah birdir. Olan şeyleri geçtik. Şimdi hayırlı, uğurlu olsun. Okulumuz açılıyor. İnşallah yakın zamanda talebeleri de bulacağız. Okulun eğitime başlayacak olması, gençleri Gökçeada'ya döndürür. İleride ortaokul ve lise de olur inşallah. Burada yaşayan herkes birarada yaşar. Bize bu izni verdiği için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne çok teşekkür ediyoruz. Tam 49 yıl sonra eğitim-öğretim başlayacak.”
Okul diyerek geçmeyin. Bu Tek Parti zihniyetinin azınlıkları göçertme projesinin önemli bir stratejisiydi. Adalarda sözkonusu kanunu uygulanmaya başladıktan sonra, çocuklarına Rumca eğitim aldıramayan Rumlar kısa sürede adaları terk etti. Dolayısıyla bu yasaktan vazgeçilmesi bir yana, dönüşün şartlarının oluşturulmaya çalışılması, Tek Parti zihniyetinden ciddi bir kopuşu ima ediyor. Belki Türkiye eskisi gibi yüzbinlerce Rum, Ermeni, Süryani ve Musevi’nin yaşadığı bir yer olmayacak, ancak bu iradenin kendisi, Türkiye demokrasisine çok önemli bir katkıda bulunacak.
Çok değil, 2008’de Brüksel’de konuşan dönemin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül “Bugün eğer Ege’de Rumlar ve Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi” diye soruyordu. Bu söylem, zihniyetin sadece ulusalcı-kemalist zihinlerde yer bulmadığı, siyaset ve toplumun önemli bir bölümüne sirayet ettiğini de gösteriyordu. PKK ve Kürt sorununun çözülme aşamasına gelmesi, bu zihniyetin terk edilmesiyle mümkün olurken, barış süreci ilerledikçe, zihniyetin kendisini de daha hızlı evirme gücüne kavuşacak. Yani çift geçişli bir süreç bu. Sorunu, sorunlu paradigmayı terk ederek çözerken, çözüm sürecinin kendisi de o zemine geri dönüşün mümkün olmadığı farklı bir zihniyeti ülkenin ana zemini hâline getiriyor. Yani demokrasi olmadan barış mümkün değil tezi, birbirinin içine geçerek, özneleri değiştirerek, öznelerin kendisini şekillemesine de izin vererek, içine hayatın akışını, çelişkilerini de katarak ilerleyen bu gerçekliği kaçırıyor. Söylem çok gösterişli, ancak hayatta bir karşılığı yok.
Savaş paradigmasından barış paradigmasına geçmek kolay değil. Eski alışkanlıklar, hiç değişmeyeceğine inandığımız dengeler, statükolar, mertebeler sarsılıyor. Bu ülkede iyi bir şey olmayacağına, bu ülkenin halklarının da iyi bir şey üretemeyeceğine, başlarında hep iyi bilen eli sopalı mürebbiyelerin olması gerekliliğine dair o üstenci bakış da hayatta kalmaya çalışıyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019