Markar ESAYAN
Türkiye çok hızlı değişiyor.
Bakın, 28 Şubat 1997 Postmodern Darbesi esnasında Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı görevinde bulunan emekli Korgeneral Çetin Saner, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener hakkında söylediği o çirkin sözlerden ötürü mahkemede özür diledi. Saner “Bu şekilde bir şey söyledim ama ayıp etmişim. Bundan hicap duyuyorum. Yakışmadı” diye konuştu.
Sayın Saner, Sayın Akşener için “Söyleyin ona, gelirsem yağlı kazığa oturturum” demişti.
Tam da aynı yıl, İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener, Abdullah Öcalan için “Ermeni dölü” diyor, gelen tepkiler ile sonradan özür diliyordu.
Yukarıdaki konuyla da ilgili olduğu için, Akşener’in, Balçiçek Pamir’e verdiği mülakattaki o bölümü hatırlatmak isterim:
(…)
“Ya pişmanlıklar?”
“Sadece iki tane” diyor. “Demirel’in isteğiyle beni yağlı kazığa oturtma gözdağını veren üst düzey askeri açıklamadım. Bugün pişmanım. İkincisi ise Apo için kullandığım Ermeni dölü lafı. O lafın özrü yok. Ağzımdan çıktıktan sonra bana İngilizce dersi veren çok sevdiğim bir Ermeni teyzenin yüzü geldi gözümün önüne. ‘Ne yaptın’ dedim. Nasıl söyledin bunu Meral? Yakıştı mı? Öncelikle bir kadın olarak yakıştı mı?”
Meral Hanım o sözü sarf ettiğinde ne kadar kırıldığımızı, üzüldüğümüzü hatırlarım. İnsanın doğduğu kendi ülkesinde, ırkı veya bir başka özelliği nedeniyle, kendi bakanı tarafından böyle dışlanmasının yarattığı etki gerçekten çok yıkıcıdır. Kaldı ki, bu türden şeylere çok alışıktık. Belki de Akşener’in kadın olması, anne olması, kendisinden beklentilerin olması tesirini arttırmıştı sadece. Bu ülke değişmez ümitsizliğini yaydığı için.
Ama öyle değil. Eğer buna inanırsak, sorunları sabitlemiş, gelişimi içimizde durdurmuş oluruz.
Bu bir iklim meselesi.
İklim sert ve dışlayıcı olduğunda, ahlaki ve insani değerler ters yüz edildiğinde, hepimiz bu türden sonradan utanacağımız şeyler söyleyebilir, yapabiliriz. Önemli olan hatadan dönmek, bunu samimiyetle telafi etmek. Akşener’in samimiyetine inanıyorum. Umarım Saner de samimidir. Özrüne “O zaman bana dava açsaydı” kaydını eklemesi beni rahatsız etti çünkü. “Dava açsaydı” dediği dönem malum, darbe yılı. Sivil siyasetin sadece azgınlaşan asker değil, “sivil” Demirel tarafından köşeye sıkıştırıldığı yıllar.
Şimdi o “Ermeni dölü” Öcalan ülkenin en önemli barış projesinin mimarlarından. İdam edilmediği için ülkeyi şanslı saydığımız kişi haline geldi. Bu tespitten rahatsız olanlar olacaktır tabii ki. Ama bu, Kürt vatandaşları Beyaz Toroslarla sokaklarda avlayıp dere yataklarında enselerine kurşun sıkan bir devleti değerlendirmeye katmadığımız için olacaktır.
Geçen hafta sonu Diyarbakır’daki o tarihi buluşmanın mimarı Başbakan Erdoğan ise, işte bizim bir daha o türden sözleri etmek, öyle düşünmek ve öyle yapmak zorunda kalmayacağımız yeni iklimin temelini atıyor.
Ve bugünlerde, Erdoğan’ın Diyarbakır buluşmasında “Keşke burada olsaydı” dediği bir başka linç kurbanı sevgili Ahmet Kaya’ya yapılanlar bolca tartışılıyor. O linç gecesini gösteren sahneleri izlerken kanımız donuyor. Olayın günah keçisi olan Serdar Ortaç “Kendimi seyrederken tiksiniyorum, binlerce kez özür diliyorum” diyor. Ve elbette samimi.
Ama o iklim işte… O iklimden kurtulmak mesele. Demokrasi oksijeni azaldıkça, faşizmin karbondioksiti atmosferimizi kaplıyor. İşte, burada siyaset üstü davranıp, ilkesel bir tavırla, demokrasi oksijenimizi arttıracak adımları desteklemek, ileri götürmenin çabasını vermek gerek.
Böyle bir devletle sorunları olan muhalif beyaz Türk kökenli kesimlerin hayalindeki gibi olmasa da, siyaset sahnesine çıktığı günden beri sürekli bir linç güruhunun takibinde olan, o dönem kendi “hatalı” sözlerini de söyleyen, siyah Türk Erdoğan, dindar Erdoğan, öteki Erdoğan, Kasımpaşalı Erdoğan, bu ülkeyi değiştiriyor.
Evet, Çözüm Süreci’ni de Öcalan’la birlikte ilerletiyor. Daha fazla insan öldüren bir devletin yönetimini devraldığını bildiği için, buna artık son vermek isteyen bir iradeyi, büyük riskleri üstlenerek sergiliyor, gerçekçi zeminden popülizm uğruna ayrılmıyor.
Hayat ve insan, asla beyaz veya siyah değil… İyi ki de değil. Hayat daha çok o gri alanlarda. Ama bizi siyah ya da beyaz alana sıkıştırmak istediler, hala da bu çaba devam ediyor. 80 yılı böyle heba ettiler.
Nereden nerelere geldik…
Geçen pazartesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin himayesinde, gençlerin kurduğu Sivilc Düşünce Kulübü’nün tertip ettiği “Barışa Türkü” konserindeydik. Muazzam özenli bir hazırlıkla, Türkçe, Kürtçe, Lazca, Ermenice ve daha birçok dilimizde daha şarkılar dinledik. Barış şiirleri eşliğinde adeta bin yıllık birarada yaşama hikâyemizi hatırladık. Gözlerim dolu dolu dinledim şarkılarımızı, maya, stran ve türkülerimizi. Salonda barışın bu şarkılarla yüreklere indiğini hissettim. Keşke bu konseri tüm illerimizdeki vatandaşlarımız da izleyebilse. Dönemin ruhuna öyle uygun ki! Değerli sanatçı Mehmet Çevik’in şahsında tüm ekibi, Sivilc Düşünce Kulübü’nü ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ni gönülden tebrik ediyorum.
Derdi olmayan, yarası olmayan, değişme arzusu olmayan insanlar, bugünlerin değerini, Çözüm Süreci ve demokratikleşme adımlarının ne ifade ettiğini bilmez.
Hayat ve insan, siyah veya beyaz değil.
“Ne iyi ki”, eski devlet ekseriyetimizi yaralamış da, bugün barışa, kardeşliğe, değişime dertli, yaralı çoğunluk olarak sahip çıkıyoruz. AK Partili, CHP, MHP veya BDP’li olmak ne fark eder? Bizler yaralılar partisiyiz. Yaralarımızı ancak birlikte iyileştirebilir, çocuklarımızın yaralanmayacağı, örselenmeyeceği, pişmanlık duyacakları şeyleri yapmak zorunda kalmayacakları geleceğin barış iklimini birlikte kurabiliriz.
Son yazımda, sinizmle, müzmin kötümserlik, sınıfsal önyargı, kibir ve “bu ülke değişmezcilikle” malul kesimlerin barış treninin son vagonunu yakalamalarını tavsiye etmiştim. Çünkü bu, eski Türkiye’nin ikliminin artığı olan hayali bir ruh durumu. Bu ruh halinin kimseye bir faydası yok. Muhalefet etmek, kötümserlik, kibir ve zamanın ruhunu reddeden bir bataklığa saplanmak değildir.
Hepimiz, hatalarla, zayıflıklarla malulüz. Ama aynı insan, geleceği kurma ve iyi şeyleri gerçekleştirme sihrine de sahip.
Hataları fark etmek iyidir, değişmek daha iyidir, barış ise en iyisidir.
İyi şeylere heves edelim.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019