Markar ESAYAN
Rus şair Aleksander Blok, 'Şiir kargaşadan uyum' yaratır diyordu. Bu alıntıyı kullanan Andrey Tarkovski ise, 'İnsan, karmaşık olandan kaçıp her şeyi basite indirgemeye kalkışmamalıdır' demişti tehlikeyi görerek. Sanırım şiire en yakın diğer sanat da müzik olmalı. Resim, heykel ve edebiyata doğru bu imkânlar gittikçe kısıtlanıyor. Şiir ve müzik ise, karmaşık olandan kaçınmadan, onun bir hediye olduğunu vaaz eden azizler gibiler.
Çünkü söze, şekle gelmeyen başka şeylere sahibiz. Onlar varlar ve ifade edilmek zorundalar.
İnsan karmaşık şeyleri sadeleştirmeye, kaosu düzen haline getirmeye meyilli. Bu sadece, her şeyi ölçüp biçen, kurallara bağlayan, sayılara ve istatistiklere indirgeyen modern dünyanın özelliği değil. İnsan var olduğundan beri bu eğilimi gösteriyor. Ama bu, şiirsiz bir dünya gibi, ruhsuz, türlü imkânlarını ve mevhibelerini kaybeden bir insan-lık çıkarıyor karşımıza.
Karanlıktan korkan küçük çocukların ruh hali neyse o durumdayız. Her şeyin sınırlarını bulmak, keşfetmek ve işgal etmek hırsıyla doluyuz. Ya da yorganı kafamıza çekip, gerçeklerden kaçmak…
Ölçeği yavaşça büyütelim.
Fransız modeli bahçe düzenlemesinde, tüm ağaç ve bitkiler geometrik bir düzen içinde, hepsinin şekillerine müdahale edilerek yeniden yaratılır. Çam, meşe, ladin bilumum ağaç ve çalı bitkileri, makaslanarak yuvarlak, kare, üçgen ve uzun dikdörtgenlerle hizaya sokulur. Sürprizlere ve öngörülemez olana yer yoktur. Böylelikle, insanın müdahale ettiği, nizama soktuğu bir doğanın içinde bulursunuz kendinizi. Bu bahçeden asla kovulmayacaksınızdır. Çünkü bahçe O'nun değil, sizin yarattığınız, size ait bir yerdir.
Amaç aynı olmakla birlikte, Britanya ekolü bambaşkadır. 'Tahakkümün estetik sinsiliği' diyebiliriz buna. Usta ellerle düzenlenmiş Britanya ekolü bir bahçeye girdiğinizde, doğanın size bahşettiği ve beş milyon yıldır neredeyse hiç değişmemiş bir vahşi güzelliğin içine adım attığınızı düşünürsünüz. Eğri büğrü yükseltiler, biçimsiz çukurlar, tekinsiz engebelerin üzerinden size aniden gülümseyen kır çiçekleri, heybetli bir ağaç, hemen onun arkasında gizlenmiş ve birden bire ortaya çıkan orta boy, şekilsiz, 'doğal' bir göl…
İçinde yüzen tropik rengârenk balıklar sizi asla kuşkulandırmaz.
Oysa, en az Fransız modeli kadar sentetik ve her yönüyle insan eliyle dönüştürülmüş bir bahçedir bu. Sadece 'fetih' gizlenmiş, O'nun alternatifi olmak yerine, O'nun taklidi yerine geçilmiştir.
Modern fethin bu iki ayrı yüzü, bahçe dizaynında olduğu gibi sömürge yöntemlerine de aynen yansımıştır. Fransa, sömürgelerine uygarlığını götürmek için en keskin yöntemleri seçer, her şeyi yeniden ve kısa sürede baştan kurmaya çalışır. Britanya ise, yerel halkın nizam, inanç ve geleneklerine dokunmaz, saygılı gözükür, ama onların özgün anlamlarının içini tedrici şekilde boşaltarak yeniden kurar. Fransız modelinin keskinliği insanlara direnme şansı tanırken, Britanya modelinde bu şans çok daha azdır. Çünkü direnişi dönüştürür, devşirir. Bunu ancak Gandi gibi filozoflar fark edebilir.
Ölçeği tekrar küçültelim…
İnsan…
Diğer bahçelere nasıl giriyoruz biz?
Diğer bahçelere hangi amaçla giriyoruz biz?
Diğer bahçelere 'hangi hakla' giriyoruz biz?
Nazik bir davetle mi, kapıyı kırarak mı?
Bahçeyi ele geçirmeye mi, sahibini onurlandırmaya mı?
Kaba kuvvetle, kazma ve kürekle mi, yoksa daha incelikli bir planla mı 'bizim' ediyoruz o bahçeyi?
Bahçelerimizi birleştirmek, darlıkları genişletmek mi amacımız, yoksa hepsini bizim kılmak mı, fethetmek mi?
Ve böylelikle en devasa darlığı yaratmak… Öyle ki, tüm bahçeler yok olsun, bir tek bizim bahçemiz olsun dünya. Ve biz, onun güzel mi çirkin mi olduğunu dahi bilemeyelim artık, diğerleri olmadığı için.
Hikâyenin ölçeği büyük veya küçük, fark etmiyor. İnsanın içinde başlıyor tüm hikâye ve tercihlerimizle hayatımız ve dünya belirleniyor.
Korkularımız, hırslarımız, tutkularımız, amaçlarımız bize dair, insani duygular. Onlar olmazsa insanın bütünlüğü olmaz. Ancak dünyayı sahiplenme duygusu, bu duygularımızı hedef alır. Asla gerçekleşmeyecek bu istek yüzünden, bu duygularımız üzerinde aşırı yoğunlaşır, onları duygular bütünlüğünden kopararak yoldan, baştan çıkarırız.
Azılı bir sömürgeci işte böyle doğar. Ondan sonra bir kadını, bir bahçeyi veya bir kıtayı işgal etmek arasında bir fark yoktur. Boyutu imkânlar, koşullar ve rastlantılar belirler sadece.
Kadın da, bahçe de, dünya da asla onun olmayacaktır. Hepsi birlikte mahvolacaktır.
Arkasında zift gibi koyu bir şüphe birikintisi bırakarak.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019